"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1078 E., 2022/2492 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 22. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/8 E., 2019/449 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili ve feri müdahil vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı ve feri müdahilin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli ve fer'i müdahil vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 08.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat Ayten ... ile davalı vekili Avukat ...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili; müvekkilinin İstanbul İli, Fatih İlçesi, ..... Mah. 668 ada, 24-25 ve 42 parsel nolu taşınmazlardaki hisselerini 09.09.2013 tarihinde 374.976,67 TL bedelle davalıya sattığını, davalının satış bedelini vekaleti olmayan 3. şahıs olan ...'na ödediğini kabul etmişse de söz konusu satış bedelinin davalı tarafından müvekkiline ya da temsilcisi ...'na ödenmediğini, 09.09.2013 tarihi itibariyle satış bedelinin ödenmemesi üzerine davalının temerrüde düştüğünü, icra takip tarihine kadar işlemiş yasal temerrüt faizi alacaklarının 139.244.76 TL olduğunu ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla icra takibine vaki itirazın iptali ile alacak üzerinden %40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
2. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; dava dışı ... tarafından müvekkiline ödenen bedelin ...'in şahsi borcu olduğunu, ...'in müvekkilini temsil ya da ilzama yetkisi bulunmadığını, müvekkilinin alacağı hisse bedelinin 374.976.67 TL olup, ...'in yatırdığı rakamın bu bedele tekabül etmemesinin de iddialarını doğrular nitelikte olduğunu, işbu bedelin hisse bedeline dair ödeme olduğuna dair herhangi bir açıklama ya da ihtirazi kaydın da olmadığını belirterek davanın kabulünü istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı vekili; hissedarların dava konusu parsellerin satış işlemi ile ilgili olarak ... ve ...'na vekaletname verdiklerini, davacının verdiği vekaletname ile ...'nu vekil tayin ettiğini, her iki vekilin de satış bedelini alma(ahzu kabz) yetkilerinin olduğunu, ilgili parsellerin satış bedellerinin her bir hissedara ayrı ayrı yapılmayarak toplam satış bedelinin müvekkili Vakıf tarafından ...'nun hesabına ödendiğini, davacının hissesine isabet eden 374.976,67 TL'lik satış bedelinin de devir işleminin yapıldığı 09.09.2013 tarihinde ödendiğini, ...'nun da tapuda satışın yapıldığı gün hisse satışları nedeniyle davacının payına düşen bedeli davacının hesabına yatırdığını, imzalanan resmi satış senedinde satış bedelinin tamamının alındığının yazılı olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı yanında feri müdahil olarak yer alan ... vekili; tapu resmi kaydının hukuki vasfının incelenmediğini, davacı vekilinin satış bedelini aldığını ihtirazi kayıt olmaksızın kabul ettiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının, İstanbul İli, Fatih İlçesi, .......... Mahallesi, 668 ada, 24 parsel de 1/96; 25 parselde 7/144; 42 parselde 1/48 hissesini dava dışı .......na vermiş olduğu vekaletnameye istinaden davalı Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfına satışının yapıldığı, söz konusu hisse devirlerini tapuda gerçekleştirdiği, davalı tarafça taşınmaz satış bedelinin davacının vekili olmayan ...'na ödediği iddia edilmişse de vekaleti olmayan şahsa yapılan ödemede davalının kusurlu olduğu, bahsi geçen banka havalesinde herhangi bir açıklamanın bulunmadığı, havalenin bu hali ile borcun ödenmesi anlamına geleceği, davalı tarafından satış bedelinin 3. kişi durumunda olan dava dışı ... tarafından ödendiği iddialarının ispat edilemediği, davalının kusurlu bir şekilde vekaleti olmayan ...'na yaptığı ödeme nedeni ile borcunu ifa etmiş sayılmayacağı, borcun 3. kişi ... tarafından davacıya ödendiği iddialarının ise kanıtlanamadığı anlaşılmakla, takip tarihinden önce davalının temerrüte düşürülmediği, alacak miktarının likit olduğu belirtilerek, davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul 30. İcra Müdürlüğünün 2017/34055 E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 374.976,67 TL asıl alacak üzerinden devamına, takip tarihine kadar işleyen yasal faiz talebinin reddine, asıl alacağı takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, 374.976,67 TL asıl alacağın %20'si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı ve fer'i müdahil vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı vekili; resmi satış senedinde satış bedelinin tamamının alındığının tartışmasız olduğunu, davacının satış bedelinin kendisine ödenmediğine yönelik iddialarını kendi vekili olan ...'na yöneltmesi gerekirken müvekkili Vakfa yöneltmesinin hukuka aykırı olduğunu, dosyaya sunulan banka dekontlarından da görüleceği üzere aynı gün satıştan hemen sonra davacının hesabına yatırılan paranın satışın karşılığı olduğunu, yapılan bu ödemenin taşınmaz satışından kaynaklandığının tartışmasız olduğunu, bu nedenle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davacının davasının usulden reddini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
2. Fer'i müdahil vekili; dava konusu taşınmazların satışından kaynaklı taşınmaz satış bedellerinin alınmadığı iddiası ile ilgili olarak aynı tapu işlemi sonucu ve aynı vekil ... tarafından gerçekleştirilen satışlar ile ilgili davacı tarafça emsal olarak gösterilen davanın reddine karar verildiğini, bu sebeple söz konusu kararın emsal alınarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; vekaleti olmayan şahsa yapılan ödemede davalının kusurlu olduğu, aynı nitelikte Yargıtay emsal kararında vurgulandığı üzere davalının vekaleti olmayan dava dışı 3. kişi ...'na yaptığı ödeme nedeniyle borcunu ifa etmiş sayılmayacağı, borcun 3. kişi ... tarafından davacıya ödendiği iddialarının ise kanıtlanamadığı anlaşıldığı gerekçesiyle, davalı ve feri müdahilin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili ve fer'i müdahil vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, Bölge Adliye Mahkemesi kararında dekontlarda açıklama yazmadığını ileri sürülmüşse de dosyada yer alan banka ödeme dekontlarında dava konusu parsel numaraları (24,25,42 parsel) ve ilgili taşınmazların alımı için ödeme yapıldığının açıkça yazdığını, davacıya yapılan banka havalesinde bir açıklamanın olmamasının gerçeği değiştirmeyeceğini, zira davacının da bu havalenin başka bir nedene dayandığını ispatlayamadığını, satış günü ve satıştan hemen sonra yapılan ödemenin "borcun ödenmesi olduğunu" iddia etmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tanık beyanlarına neden itibar edilmediğinin de gerekçelendirilmediğini, ifanın bizzat borçlu tarafından yapılmasında alacaklının menfaati olmadıkça borçlunun borcunu üçüncü kişi vasıtasıyla ifa edebileceğini, icra inkar tazminata hükmedilmesinin de doğru olmadığını, kararı kabul anlamına gelmemekle birlikte Yerel Mahkemenin davanın kısmen kabulüne karar vermesine ve talepleri olmasına rağmen reddettiği miktar üzerinden lehlerine tazminata hükmedilmemiş olmasının da hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Fer'i müdahil vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, davacı tarafça ileri sürülen ve iddiasını ispatlayabilecek herhangi bir delilin olmadığını, taşınmazların satış bedelinin davacıya bizzat davalı Vakıf tarafından ödenmesinde davacının menfaatinin bulunmadığını, bu kadar yüksek bir meblağın taşınmazların satış günü olan 09.09.2013 tarihinde havale edilmiş olmasının bu havalenin taşınmaz satış bedeli olduğunu gösterdiğini, davacının Mahkemece isticvap edilmemesi ve yemin deliline dayalı olarak dinlenmemesi sebepleriyle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmiş olması hukuka aykırı olduğundan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklanan satış bedelinin ödenmediği iddiası ile tahsiline yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 46 ncı ve 102 nci maddesi.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun (HGK) 09.06.2004 tarihli ve 2004/4-362 E., 2004/347 K. sayılı kararı.
3. HGK'nın 13.06.2019 tarihli ve 2017/19-928 E., 2019/658 K., 01.03.2017 tarihli ve 2015/1048 E., 2017/380 K. sayılı kararları.
4. Dairemizin 29.11.2022 tarihli ve 2022/1786 E., 2022/9048 K. sayılı ilamı
5. Dairemizin 10.07.2023 tarihli ve 2022/6498 E., 2023/2058 K. sayılı ilamı
3. Değerlendirme
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 46 ncı maddesinde; "Bir kimse yetkisi olmadığı hâlde temsilci olarak bir hukuki işlem yaparsa, bu işlem ancak onadığı takdirde temsil olunanı bağlar.
Yetkisiz temsilcinin kendisiyle işlem yaptığı diğer taraf, temsil olunandan, uygun bir süre içinde bu hukuki işlemi onayıp onamayacağını bildirmesini isteyebilir. Bu süre içinde işlemin onanmaması durumunda, diğer taraf bu işlemle bağlı olmaktan kurtulur." denilmiştir.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun(HGK) 09.06.2004 tarih 2004/4-362 E.-2004/347 K. sayılı kararı şu şekildedir; "818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 457 ve ardından gelen maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal nitelikçe bir ödeme vasıtasıdır. Havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin aksini, havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını ileri süren havaleci (muhil) bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür." şeklindedir.
3.''Hemen belirtilmelidir ki, alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İİK’nın 67. maddesi anlamında ‘haksız’ ise de, ‘kötü niyetli’ olarak kabul edilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak yoktur." (HGK'nun 13.06.2019 tarihli ve 2017/19-928 E., 2019/658 K., 01.03.2017 tarihli ve 2015/1048 E., 2017/380 K. sayılı kararları.)
4. Tarafların iddia, savunma, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesine, yukarıda belirtilen hukuk kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçeler ile vekil olmayan kişiye yapılan ödemenin ifa yerine geçmeyeceği, kötü niyet tazminat koşullarının da oluşmadığının anlaşılmasına göre de davalı vekili ile feri müdahil vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.02.2024 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.