Logo

3. Hukuk Dairesi2023/868 E. 2023/973 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, davalı doktor ve hastanenin yanlış teşhis ve tedavileri nedeniyle gözünde görme kaybı oluştuğunu iddia ederek maddi ve manevi tazminat talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Bilirkişi raporunda davacının yaşadığı mağduriyetin tıbbi müdahale hatasından değil, komplikasyondan kaynaklandığı ve davalıların kusurunun bulunmadığı belirtildiğinden davacı tarafın karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/29 E., 2022/251 K.

DAVA TARİHİ : 14.11.2011

KARAR : Davanın reddi

KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davacı vekili

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Davacı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; böbrek taşı kırdırmak için gitmiş olduğu Özel Medical Park Hastanesinde gözünde oluşan ağrı nedeniyle de muayene olduğunu, yapılan yanlış teşhis ve tedaviler sonucunda sol gözünde %100 görme kaybının oluştuğunu, estetik olarak da gözün çıplak kullanılamayacak bir hal alarak renginin grileştiğini, tek gözüyle yaşamaya çalıştığını, davalı doktorların gerek teşhis gerek tedavi sürecinde özen yükümlülüklerine yerine getirmediklerini, hastane, ilaç muayene ve ameliyat masrafları yönünden de maddi zarara uğradığından olay tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte 1.000 TL maddi, 250.000 TL manevi tazminata karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ... Hiz. A.Ş. vekili; hastanede bulunması gereken tüm unsurları bulundurarak, tıp bilimi ve uygulamasında ortaya çıkan yeni gelişmeleri takip ederek, gerek tıbbi gerekse tıbbi olmayan personelini seçerek son derece titiz davrandığını ve üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirdiğini, bu aşamadan sonra tüm çabaların gösterilmesine karşın hastada ortaya çıkan olumsuzlukların tıbbi hata kaynaklı olmayıp komplikasyon olarak nitelendirilmesi gerektiğini, her hekimin kasıtlı davranışlarının kanıtlanmadığı sürece mutlak olarak hasta yararına sağlık hizmeti verdiğinin kabul edilebileceğini, ceza soruşturmasında da tıbbi müdahale hatası veya benzeri hukuka aykırı bir eylemin bulunmadığına karar verildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı ...; hastanın böbrek taşı kırdırıyor olmasının katarakt ameliyatına engel bir durum olmadığını, gelişen bu sürecin tıbbi hata sonucu değil ameliyat sonrası gelişen bir komplikasyon sonucu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı Kartalmed Sağlık Hizmetleri Merkezi San. ve Tic. Ltd. Şti., ... ve Ertan Sunay vekili; hastanın son hali ile müvekkilleri arasında illiyet bağının kesildiğini savunarak, davacı tarafından ispatlanamayan davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 16.12.2014 tarihli ve 2011/537 E., 2014/528 K. sayılı kararıyla, dava konusu olayda davalı doktor ve hastanenin kusurlarının bulunmadığı, katarakt ameliyatının tıp kurallarına uygun yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 12.11.2013 tarihli ve 2013/14847 E., 2013/15812 K. sayılı ilamla; Mahkemece alınan Adli Tıp ve Üniversite Kurulu bilirkişi raporlarının hüküm vermeye elverişli olmadığı, raporda sol gözde meydana gelen mantarın ne zaman oluştuğu, katarakt ameliyatından önce olup olmadığı, bu ameliyatta ve sonrasında yapılan tahlillerin, tanının, ameliyat kararının doğruluğu ve yerindeliğinin tartışılmadığı, hasta kayıtlarının düzenli tutulup tutulmadığına da yer verilmediği belirtilerek; göz hastalıkları konusunda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir üniversiteden alınacak, akademik kariyere sahip üç (3) kişilik bilirkişi kurulundan, yukarıdaki saptamalar ışığında davalı hekimlere atfı kabil bir kusur olup olmadığı hususlarında, nedenlerini açıklayıcı, davacı tarafın itirazlarını karşılayacak mahiyette, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, davalıların kusurlu olup olmadığının belirlenmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, bozma ilamına uyularak alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davacı hastada diabetes mellitus hastalığı mevcut olduğu için bu durumun ameliyat sonrası enfeksiyonları kolaylaştırıcı bir faktör olarak değerlendirildiği, sol gözde olunan katarakt ameliyatından yaklaşık 5 ay sonra esas tanının konulabildiği, bu gecikmenin tek başına katarakt ameliyatını yapan doktorlara yüklenemeyeceği, hastanın tüm tedavilerini özel hastanelerde yaptırdığı dolayısıyla her türlü doktor ve tıp kurumuna erişimin olduğu, sağ gözün ameliyatını da bu süreçte daha sonra dava ettiği doktor Dr. ...'ye yaptırdığı, hastanın sol gözünde yaşadığı mağduriyetin ameliyatını yapan ve tıbbi tedavisinde bulanan Dr. ..., Dr. Murat Hacımustafaoğlu ve Dr. ...'ın ihmal, hata veya özensizliğine bağlanamayacağı, tazminata konu olayda davalı doktor ve hastanelerin kusurlarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Dairenin 10.11.2022 tarihli ve 2022/5984 E., 2022/8711 K. sayılı kararıyla, Mahkeme kararının

onanmasına karar verilmiştir.

V. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran

Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri

Davacı vekili; böbrek taşı kırdırmak için gitmiş olduğu davalı hastanede tesadüfen gözde oluşan ağrı nedeniyle yapılan yanlış teşhis ve tedaviler sonucunda sol gözünde %100 görme kaybı oluştuğunu, davalı Dr. Murat Hacımustafaoğlu’nun gerekli dikkat, özen ve hassasiyeti göstermeyerek vücuttaki mevcut enfeksiyona rağmen doğrudan ameliyat önerdiğini, öykü alma, muayene ve teşhis yükümlülüğünü yerine getirmediğini, her ne kadar mevcut durumun komplikasyon olduğu belirtilmiş ise de tıbbi hata olarak değerlendirilmesi gerektiğini, oluşan sonuç ile davalılar tarafından yapılan tıbbi müdehale hataları arasında illiyet bağının bulunduğunu, hükme esas alınan raporun yeterli açıklıkta olmadığını ileri sürerek; onama kararının düzeltilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, doktor ve hastane kusuruna dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı Kanun) 390 ıncı maddesine göre; vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. Buna göre vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur.

2. Aynı Kanun’un 321/1 inci fıkrası gereğince mesleki iş gören vekil özenle davranma zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafifte olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yol seçilmek gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Gereken özen görevini göstermeyen vekil, 818 sayılı Kanun’un 394/1 inci fıkrası uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Ancak tıbbın gerek ve kurallarına uygun davranılmakla birlikte sonuç değişmemiş ise doktor sorumlu tutulmamalıdır.

3. Değerlendirme

Mahkemece bozma ilamına uyularak alınan 27.01.2022 tarihli bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu, gerek maddi gerekse manevi tazminata hükmedilebilmesi için hukuka aykırı bir eylem, bir zarar, bu zarar ile eylem arasında illiyet bağı ve kusur bulunması gerektiği, alınan bilirkişi raporunda davacının yaşadığı mağduriyetin herhangi bir dikkat ve özen eksikliğine dayanmayan komplikasyon olduğunun tespit edildiği dikkate alınarak, davalıların eylemi ile meydana gelen zarar arasında davalılara yüklenebilecek bir kusur bulunmadığının anlaşılmasına göre davacı tarafın karar düzeltme talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Karar düzeltme talebinin REDDİNE,

Aşağıda yazılı para cezasının karar düzeltme isteyene yükletilmesine,

05.04.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.