"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen itirazın iptali davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleşen davalarda davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 05.12.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekilleri Avukat ..., Avukat ... ... ve Avukat...ile davalı vekili Avukat ...'nun sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili asıl davada; davacının davalı ... Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.nin ... İli ... İlçesinde devam eden ... Projesinden 2+1 ve 3+1 olmak üzere iki daireyi dava dışı ...'den 16.11.2015 tarihinde temliken satın aldığını, tüm ödemeleri eksiksiz yerine getirdiğini ancak davalı tarafın sözleşmelerde belirlenen süreye rağmen taşınmazları teslim etmediğini, 20.04.2016 tarihinde noter ihtarnamesi keşide edilerek davalıya akdin haklı feshinin ihbarı ve ödenen bedelin de faiziyle beraber geri ödenmesinin ihtar edildiğini, davalı yanın da cevabi ihtarnamesiyle akdin feshini kabul ve taşınmazları 01.06.2016 tarihinde teslime hazır olduklarını, bu tarihte taşınmazların davacı tarafından teslim alınmadığı takdirde ödenen satış bedellerinin gerekli kesintiler yapılarak ihtarının tebellüğünden itibaren 90 gün içinde iade edileceğinin belirttiğini, davalı tarafın ödemede kesinti yapmasının kabul edilemeyeceğini, yapılan ödemenin diğer takipten kalan kısmının tahsili amacı ile ... 26. İcra Müdürlüğünün 2016/15788 numaralı dosyasında başlattıkları icra takibine, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatı talebinin kabulüne dair karar verilmesini talep etmiştir.
2. Birleşen davada davacı vekili; asıl dava ile birleştirilmesi talebi ile dava konusu teslim edilmeyen taşınmazlar için ödenen bedelin tahsili için ... 5. İcra Müdürlüğünün 2016/13510 numaralı dosyasında başlatıkları takibe davalı tarafın haksız itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatı talebinin kabulüne dair karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının icra takibini söz konusu borç muaccel hale gelmeden önce açtığını, davacının talep ettiği faiz tutarının haksız olduğunu, ayrıca davacının davalı ile akdettiği herhangi bir sözleşme bulunmadığını, dava konusu taşınmazlara ilişkin 09.11.2012 tarihli sözleşmenin davalı ile... arasında akdedildiğini, dolayısıyla sözleşmeyle ilgili yükümlülüklerin ihlal edildiğini ileri sürebilecek tek kişinin... olduğunu, davacının bu sözleşmeyi 16.11.2015 tarihinde Hech’ten temlikname akdetmek suretiyle devraldığını, 3801 nolu daire için 584.051,85 TL ve 375.000,00 USD tahsil edildiğini, 3802 nolu daire için 479.391,21 TL ve 307.800,00 USD tahsil edildiğini, böylelikle toplamda 1.063.443,06 TL ve 682.800,00 USD tahsil edildiğini, 01.07.2016 tarihinde davacıya geri ödeme yapılarak her para birimiyle yaptığı ödemelerden sözleşmede belirtildiği şekilde %2 yasal kesinti yapılmak suretiyle 21.268,86 TL ve 13.656,00 USD kesildikten sonra 1.042.174,20 TL ve 669.144,00 USD geri ödeme yapıldığını, ancak davacının bu ödemeyi icra dosyasına bildirmediğini, sözleşme kurulduğu sırada mülga 4077 sayılı Kanun ve mülga Kampanyalı Satışlara İlişkin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin yürürlükte bulunduğunu, dolayısıyla sözleşme ihlali konulu iddiaların bu mülga kanun ve yönetmeliğe göre değerlendirilmesi gerektiğini, sözleşme ilişkisine ve bunlara ilişkin davacı itiraz ve iddialarına mülga kanun ve yönetmelik açısından bakıldığında davalının yerine getirmediği yükümlülüğü bulunmadığını, taşınmazda davacının zararına olabilecek bir proje değişikliği yapılmadığını, davacının teslim süresine itiraz edemeyeceğini, davalı ile Hech arasındaki sözleşmenin 09.11.2012 tarihinde akdedildiğini, kanuni 36 aylık teslim süresinin 09.11.2015 tarihinde dolduğunu, davacının ise sözleşmeyi 16.11.2015 tarihinde yani sürenin bitiminden sonra ve sürenin dolduğunun bilincinde olarak satın aldığını, feshin haklı olmadığını, davacının kendisinden kesinti yapılmasına itiraz edemeyeceğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava dışı... ile davalı arasında 09.11.2012 tarihinde 3801 ve 3802 nolu daireler için Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinin adi şekilde imzalandığı, bu sözleşmede 3802 nolu daire bedelinin 513.000,00 USD, 3801 nolu daire bedelinin 625.000,00 USD olduğu, sözleşmelerin davacı tarafından 16.11.2015 tarihinde temlik alındığı, temlikname alındığında taşınmazlara ait borç bakiyesinin bulunmadığının iki tarafın da kabulünde olduğu, davacı tarafından davalının teslim yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin feshedildiğine dair gönderilen ihtarnamenin 21.04.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalının davacıya sözleşmenin feshi dolayısıyla 01.07.2016 tarihinde 1.042.174,20 TL ve 669.144,00 USD ödeme yaptığı, sözleşmede teslim süresinin 30.12.2015 olduğu dikkate alınarak 27.06.2016 tarihinde sözleşmeden itibaren azami teslim süresinin dolduğu, Belediye Başkanlığının cevabi yazısından 22.10.2016 tarihinde inşaat seviyesinin %95 olduğu ve ... kullanma izin belgesinin 19.01.2017 tarihinde alındığının anlaşıldığı, davada sözleşmenin temelini oluşturan hukuki ilişki taşınmaz satış vaadi sözleşmesi olup geçerliliğinin resmi şekil şartına bağlı kılındığı, geçersiz sözleşmelerde ise taraflardan her birinin diğer tarafın ifa ettiği edimi iade etmekle yükümlü olduğu, sözleşmeyi imzalayan...'in ödemelerin bir kısmını TL, bir kısmını ise Dolar üzerinden yaptığı, dosyaya sunulmuş olan maillerden ödemelerin TL ve USD olarak iki ayrı hesaba yapılabileceği, TL hesabına ödeme yapılmak istenilmesi halinde borcun hangi kurdan TL'ye çevrileceğinin davalı tarafından davacıya bildirildiği ve ödemelerde kurun davalı tarafından belirtilmesi ödemenin Dolar üzerinden yapıldığını destekler nitelikte olup, 15.01.2018 bilirkişi raporunun aksine ödemelerin Dolar olarak yapılmış sayılması gerektiği, asıl ve birleşen davanın 30.05.2016 tarihinde açıldığı, davalının davacıya dava tarihinden sonra 01.07.2016 tarihinde 1.042.174,20 TL ve 669.144,00 USD ödeme yaptığı, alacak belirli olduğundan asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği, işlemiş faizlerin hesabında ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihi ve takip tarihlerinin baz alındığı, birleşen dosya yönünden ise yine ödemeler Dolar üzerinden yapıldığından ilk bilirkişi raporuna göre ihtarname dikkate alınarak yapılan hesabın benimsendiği gerekçesiyle; asıl dava bakımından davalının ... 26. İcra Dairesinin 2016/15788 E. sayılı dosyasına yaptığı itirazın asıl alacak bakımından dava açıldıktan sonra ödeme yapıldığından, konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, 3.221,92 USD işlemiş faiz üzerinden iptali ile takibin yalnızca işlemiş faiz üzerinden devamına, kalan kısmın reddine, birleşen dosya bakımından davanın kısmen kabulü ile davalı borçlunun ... 5. İcra Dairesinin 2016/13510 E. sayılı dosyasına yaptığı itirazın 101.477,83 USD asıl alacak 93,42 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 101.571,25 USD üzerinden iptali ile, takibin bu miktar üzerinden devamına, kalan kısmın reddine, takip tarihinden tahsil tarihine kadar birleşen dosyadaki asıl alacak üzerinden devlet bankalarınca hesaplanan USD mevduat faiz oranına uygulanan en yüksek faiz talep edebileceğine, asıl alacak üzerinden asıl dosya bakımından 200.000,00 USD ve birleşen dosya bakımından 20.295,56 USD olmak üzere toplam 220.295,56 USD icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı vekili; ön inceleme duruşmasının kanuna uygun bir şekilde yapılmadığı gibi bilirkişi heyetinin de kanuna uygun şekilde oluşturulmadığını, davacının aktif husumet ehliyetinin araştırılmadığını, birleştirilen davanın dava dilekçesi ve eklerinin kendilerine tebliğ edilmediğini, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, 1. raporun hükme esas alınmasının gerekçesinin açıklanmadığını, davacının dava dilekçesinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğu iddiası ve sebepsiz zenginleşme esaslarına göre satış bedelinin iadesine ilişkin talebi olmadığı halde Mahkemece sözleşmenin geçersiz olduğunun kabulü ile hüküm tesisinin hukuka aykırı olduğunu, sözleşmenin geçersiz olduğu kabul edilmemekle birlikte Mahkeme tarafından sözleşmenin geçersiz olduğu kabul edildiğine göre faiz ve ceza koşulu hükmünün de geçersiz olacağını, davalıdan geri ödeme hariç gecikme tazminatı, faiz talep edilemeyeceği hususu dikkate alınmayarak takibe konu alacaklara işletilen akdi ve temerrüt faizi üzerinden takibin devamına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, sebepsiz zenginleşmeye yol açacak şekilde hüküm kurulduğunu, davacının taşınmazın süresinde teslim edilmediği iddiası ile sözleşmeden tek taraflı dönmesinin haksız olduğunu, satış bedelinden %2'lik kesinti yapılarak paranın 90 günlük sürede davacıya iadesi borcunun sona erdiğini, fesih hakkının iyiniyet kurallarına uygun olarak kullanılmadığını, icra inkar tazminatı şartlarının oluşmadığını, davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, ön inceleme duruşmasından önce 01.07.2016 tarihinde davacıya ödeme yapıldığının dikkate alınmadığını ve AAÜT'nin 6 ncı maddesi gereğince vekalet ücretinin yarısına hükmedilmesi gerekirken tamamına hükmedildiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davacı vekili; 01.07.2016 tarihi itibari ile ödenen 1.042.174,20 TL'nin USD karşılığı ... efektif satış kuru 2.8941 TL üzerinden 360.103,03 USD olmakla davalı yanın 01.07.2016 itibari ile 360.103,03 USD+669.144,00 USD=1.029.247,03 USD ödeme yaptığının kabulü ile 1.138.000,00 USD-1.029.247,03 USD=108.752,97 USD alacaklı olduklarını, ancak 101.477,83 USD asıl alacak üzerinden itirazın iptaline karar verildiğini, işlemiş faiz yönünden hesabın davaya konu sözleşmenin 8 inci maddesinde belirtilen %3 olarak uygulanmak sureti ile veya 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi gereğince takip tarihinden tahsil tarihine kadar dosyadaki asıl alacak üzerinden devlet bankalarınca hesaplanan USD mevduat faiz oranına uygulanan en yüksek faizden hesaplanması gerektiğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasını aksi halde bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesininyukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava dışı ... ile davalı arasında resmi şekil şartlarına uyulmadan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlendiği, akabinde sözleşmenin davacı tarafından temliken alındığı, her iki taşınmaza ait sözleşmeye ilişkin olarak ödemelerin tamamlandığı, taşınmaz bedelinin Dolar üzerinden kararlaştırıldığı, davacı tarafça da ödemelerin bir kısmının USD olarak bir kısmının da o tarihteki kur üzerinden TL olarak ödendiği, bu sebeple İlk Derece Mahkemesince ödemelerin USD üzerinden yapılmasının kabul edilmesinin yerinde olduğu, yargılamanın yürütülmesinin, tahkikat aşamasının ve bilirkişi heyeti oluşturulmasının Kanun'a uygun olarak yapıldığı, bilirkişi raporunun takdiri delillerden olduğu, İlk Derece Mahkemesi tarafından her iki raporun ayrı ayrı gerekçeli kararda değerlendirildiği, hesaplamaya ilişkin birinci raporun hükme esas alınmasının sebebinin açıklandığı, bilirkişi tarafından dosya kapsamına göre yapılan hesaplamanın dosya ile uyumlu olup yerinde olduğu, sözleşmenin geçersiz olması sebebi ile her iki tarafın aldığını geri vermekle yükümlü bulunduğu, asıl dava yönünden yargılama aşamasında icra dosyasında ödeme yapılmış olması sebebi ile karar verilmesine yer olmadığına şeklindeki kararın yerinde olduğu, davanın itirazın iptaline ilişkin olması nedeniyle ilk celse yapılmadan ödeme yapıldığı, bu nedenle AAÜT 6 ncı maddesi gereğince vekalet ücretinin fazla hesaplandığı yönündeki istinaf talebinin yerinde olmadığı, davacının 6502 sayılı Kanun'un 44 ve devamı maddelerince hesap yapılması veya 3095 sayılı Kanun gereğince faiz hesabı yapılması yönündeki istinaf taleplerinin yerinde olmadığı, bilirkişi raporuna göre iadeye konu ödenmesi gereken toplam bedelin 101.477,83 USD olduğuna dair kararın ve hesaplanan icra inkar tazminatının da yerinde olduğu gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl ve birleşen davalarda harici gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi kapsamında ödenen bedelin tahsili amacı ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 67 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, davacının temlik aldığı satış vaadi sözleşmelerinin resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olması nedeniyle tarafların aldıklarını geri vermekle yükümlü olmasına, sözleşmelerde satış bedelinin Dolar olarak belirlendiğinin ve Mahkemece davacı tarafından talep edilebilecek işlemiş faizin davalının temerrüdüne göre hesaplanmış olduğunun anlaşılmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Yabancı para cinsinden yapılan icra takiplerinde, 2004 sayılı Kanun'un 67 nci maddesi uyarınca icra inkar tazminatına karar verilmesi durumunda, yabancı paranın takip tarihindeki Türk Lirası karşılığı tespit edilip bu miktar üzerinden tazminata karar verilmesi gerekirken, Mahkemece infazda tereddüt oluşturacak şekilde yabancı para cinsinden talep edilen alacak üzerinden icra inkar tazminatına hükmolunması doğru olmayıp bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı vekilinin icra inkar tazminatına yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (2) numaralı bendinde yer alan “... Asıl alacak üzerinden asıl dosya bakımından 200.000,00 USD ve birleşen dosya bakımından 20.295,56 USD olmak üzere toplam 220.295,56 USD icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine," ibaresi çıkartılarak yerine "Asıl alacak üzerinden asıl dosya bakımından takip tarihindeki Türk Lirası karşılığı üzerinden hesaplanan 589.540,00 TL ve birleşen dosya bakımından 57.633,31 TL olmak üzere toplam 647.173,31 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine," ibaresinin yazılması suretiyle kura göre DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine,
İstek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.