"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1504 E., 2022/1947 K.
DAVA TARİHİ : 07.04.2016
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/143 E., 2018/476 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kurum işleminin iptali ve menfi tespit davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairece, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı tarafından, kurum müfettişince düzenlenen soruşturma raporu dayanak gösterilerek, müvekkilince fatura edilen bir kısım reçetelerin sahte olduğu iddiasıyla bedelleri toplamı olan 108.878,08 TL’nin, Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ... Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğü veznesine ödenmesinin bildirildiğini, ancak söz konusu reçetelerin usulüne uygun şekilde düzenlenmiş olup ilaçların da hastaya ya da yakınına teslim edildiğini ileri sürerek, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini ve geri ödeme yazısına ilişkin işlemin iptalini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davaya konu raporun SGK başmüfettişi tarafından hazırlandığını, rapora göre davacı eczaneden fazla dozda ve hak sahibi olmayanların ilaç aldığının tespit edildiğini, bu şekilde kurumun zarara uğratıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava dışı ..., ... ve ... isimli hastalara ait reçetelerin, hastaların bilgisi dahilinde, doktorlar tarafından usulüne ve ilaç kullanım raporlarına, Sağlık Uygulama Tebliği ilkelerine uygun olarak yazıldığı; ilaç kullanım raporlarındaki dozajlara ve Sağlık Uygulama Tebliğine uygun olan reçeteleri eczacının denetleme görevi bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne ve ... İl Sağlık Müdürlüğünün sahte reçete bedelleri konulu 26690426 sayılı 108.878,08 TL tutarın ödenmesi talepli işleminin iptali ile davacının 108.878,08TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 17.06.2019 tarihli ve 2019/330 E. 2019/993 K. sayılı kararıyla; dava konusu işleme esas teşkil eden reçetelerin içerik olarak sahte olduğu, davacı eczanenin ise sahte reçete düzenlenmesine iştirakinin tespit edilemediği, ancak kurum sorumluluğunda olmayan reçetelerle ilgili davacının, davalı kurumdan reçete bedellerini tahsil etmesinin mümkün olamayacağı, davacının reçete bedellerini ancak sahtecilik yapan kişilerden isteyebileceği, üçüncü kişilerin suç teşkil eden eylem ve fiillerinden davalı kurumun sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 3.11.2020 tarihli ve 2020/541 Esas, 6147 Karar sayılı ilamıyla; “Somut uyuşmazlıkta, davaya konu sahte reçetelerin 3 tanesinin dava dışı ...’e, 7 tanesinin ... Parlak’a ve 3 tanesinin de ... Müslügüme’ye ait olduğu ve davalı tarafından düzenlenen soruşturma raporundan; organ nakli hastaları ... ve ...’ın reçetelerinin bir kısmının, yine organ nakli hastası olan ... tarafından doktorlara yazdırıldığı, bir kısmının ise ... ve ...’ın, ... ile birlikte doktora giderek, kullandıkları dozdan fazlasını yazdırdıkları anlaşılmaktadır.
Her ne kadar davacı eczacının sahte reçete düzenlenmesi eylemine iştirak etmediği kanaatine varılmışsa da davalı ile aralarında imzalanan protokol hükümlerine uygun davranması gerekmektedir. Dava konusu reçetelerden ... Parlak adına düzenlenenlerin bizzat ... Parlak tarafından davacı eczaneden alındığı, zaten sahtecilik eylemlerinin de bu kişi tarafından gerçekleştirildiği dikkate alındığında, bu hasta yönünden kuruma fatura edilen 7 adet reçete yönünden sahtecilik olayına iştiraki de kanıtlanamayan davacı eczacının, protokole aykırı bir eylemi bulunmamaktadır. Zira davacı, reçete muhteviyatı ilaçları hastaya usulüne uygun şekilde teslim etmiştir. Protokole aykırı bir eylemi olmayan eczaneden, ... Parlak adına düzenlenen reçete bedellerinin davalı tarafından istenilmesi yerinde değildir.
Ancak, davacı eczane tarafından, diğer hastalar ... ve ...’a ait reçete muhteviyatlarının bizzat kendilerine verildiği reçete üzerine yazılmışsa da, reçetelerin arkasındaki yazı ve imzaların ... Parlak’a ait olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca hastalar, davalı tarafından yapılan incelemeler sırasında alınan beyanlarında da bu ilaçları almadıklarını, ...’in aldığını beyan etmişlerdir. Bu durumda HMK’nın 31 inci maddesi uyarınca hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında olmak üzere uyuşmazlığın konusunu oluşturan reçetelerde adı geçen hastalar ... ve ...’ın tanık sıfatıyla mahkemece dinlenilmeleri ve ilaçları alıp almadıkları sorularak, bu tanıkların davalının bildirdiği ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesindeki beyanları kendilerine okunarak, çelişkiler giderildikten sonra ve dava dışı ... hakkında dava konusu uyuşmazlığa ilişkin ceza yargılaması yapılmış ise bu dosyanın getirtilerek, söz konusu sahteciliğe ... ve ...’ın da dahil olup olmadıkları belirlenerek, ... ve ...’a ait dava konusu reçetelerde yazılı ilaçların kendileri tarafından teslim alındığının anlaşılması halinde davacının protokol hükümlerine aykırı davranmadığı anlaşılacağından, bu hastalar yönünden de davalının reçete bedellerini davacıdan isteyemeyeceği; hastaların ilaçları almadıklarının tespiti halinde ise davalı tarafından sadece ... ve ...’a ait 6 adet reçete bedelinin davacıdan istenebileceğine dair davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozma nedeni yapılmıştır.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 18.11.2021 tarihli ve 2020/1691 E. 2021/1573 K. sayılı kararıyla, davacı vekiline, dava dilekçesinde dava değerinin 108.878,08 TL olarak göstermeleri sebebiyle hangi reçetelerin dava konusu yapıldığını açıklaması için süre verildiği, davacı vekilinin 06.04.2021 tarihli dilekçesinde, dava dışı ... adına düzenlenen 108.878,08 TL tutarındaki 3 adet reçete bedeline ilişkin olarak dava açtıklarını beyan ettiği,
2. İptali istenen kurum işleminin, ... ismindeki hastaya ait 108.878,08 TL tutarlı 3 adet reçeteye ilişkin olduğu, Yargıtay bozma ilamında belirtilen hastalar ... Parlak ve ... Müslügüme'ye ilişkin reçetelerin ise dava konusu olmadığı anlaşıldığından, bu hastalar yönünden inceleme yapılmasına gerek görülmediği,
3. Davaya konu 3 adet reçetenin sahibi olan ...'ün nüfus kaydına göre 20.06.2014 tarihinde öldüğü anlaşıldığından, tanık olarak dinlenmesinin mümkün olmadığı,
4. Yine bozma ilamı doğrultusunda, ... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/95 Esas sayılı dosyasının getirtildiği ve reçete sahibi ...'ün, ... Parlak'ın sahtecilik eylemine dahil olduğuna dair herhangi bir soruşturma ve tespit bulunmadığının anlaşıldığı, ...'ün ... Cumhuriyet Başsavcılığında alınan 23.05.2011 tarihli ifadesinde; reçetelerdeki ilaçların kendisine ait olduğunu, çeşitli eczanelerden aldığını, soruşturmada adı geçen diğer şahısları tanımadığını, onlarla birlikte hareket etmediğini ve bu yöndeki iddiaları kabul etmediğini beyan ettiği,
5. Açıklanan nedenlerle, bozma ilamında da belirtildiği gibi sahtecilik olayına iştiraki kanıtlanamayan davacı eczanenin, protokole aykırı bir davranışta bulunduğundan da söz edilemeyeceği, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçe gösterilerek, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
VI. İKİNCİ BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. İkinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 26.4.2022 tarihli ve 2022/426 Esas, 4079 Karar sayılı ilamıyla; “Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bozma kararına uyulduğuna göre, bundan sonra yapılacak ...; bozmaya uygun olarak yeniden esas hakkında karar vermekten ibarettir. Buna rağmen, Bölge Adliye Mahkemesince Yargıtay bozma ilamı yanlış yorumlanarak, daha önce kaldırılmasına karar verdiği, dolayısıyla hükümsüz hale gelen İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davalının yaptığı istinaf başvurusunun tekrar incelenerek esastan reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle hükmün usulden bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozmadan önceki aynı gerekçelerle davanın kabulüne ve ... İl Sağlık Müdürlüğünün sahte reçete bedelleri konulu 26690426 sayılı yazısı gereği ...'e yönelik 108.878,08 TL tutarındaki reçete bedelinin ödenmesi talepli işleminin iptali ile davacının 108.878,08 TL reçete bedelinden borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davaya konu ilaçların, davacının sahibi ve mesul müdürü olduğu eczaneden, kim veya kimler tarafından alındığının net olarak ortaya konulması ve davaya konu reçetelerin davacı eczaneden alındığı dönemde ilaçlar imza karşılığı teslim edildiğinden, reçetelerin arkasındaki imzaların hastalara veya yakınlarına ait olup olmadığının araştırılması gerektiğini, mahkemece bu hususlar açıklığa kavuşturulmadan, eksik inceleme ile karar verildiğini, davacı eczane sahibinin reçeteyi kim götürürse o kişiye ilaçları teslim ettiğini, bu durumun da Sağlık Bakanlığı ile davacı arasında imzalanan protokol hükümlerine aykırı olduğunu, ayrıca davacı lehine istinaf aşamasındaki yargılama için vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu ile davacı hizmet sağlayıcı arasındaki sözleşmeden kaynaklanan menfi tespit ve kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.12.2013 tarihli ve 2013/23-131 E. 2013/1681 K. sayılı kararı, 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK ile 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK.
3. Değerlendirme
1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir.
2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
3. Bu itibarla, temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.