Logo

3. Hukuk Dairesi2023/87 E. 2023/1368 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedellerinin iadesi talebiyle açılan davada, dava devam ederken yapılan yasa değişikliğinin davanın akıbetine etkisine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava devam ederken yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nda yapılan değişikliklerin, dava konusu bedellerin tahsiline ilişkin yeni bir hukuki düzenleme getirerek davanın konusuz kalmasına sebep olduğu ve davacının dava açıldığı tarihte haklı olması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve davacı yararına maktu vekalet ücretine hükmettiği kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1616 E., 2022/1154 K.

DAVA TARİHİ : 27.02.2015

KARAR : Konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına

İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2015/270 E., 2016/1056 K.

Taraflar arasındaki istirdat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; davalı şirketin elektrik abonesi olduğunu, davalı tarafından 2006 ile 2013 yılları arasında düzenlenen faturalar ile kendisinden haksız ve hukuka aykırı olarak kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli adı altında fazladan ücret tahsil edildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 636.839,70 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı; istirdadı istenilen bedellerin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan 6719 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nda yapılan değişiklikler gözetildiğinde, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilen ve dava konusu yapılan kayıp- kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma, perakende satış hizmet bedeli ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gereken hükümler içerdiği, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 17., geçici 19. ile 20. madde hükümleri gereğince anılan bedellerin iadesinin talep edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; dava tarihi itibariyle davayı açmakta haklı olduğunu, faturalara yansıtılarak davacıdan haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedellerinin iadesine karar verilmesi gerektiğini, 6446 sayılı Kanun'da kayıp-kaçak bedeline ilişkin yapılan düzenlemenin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapmış olduğu başvurunun sonucunun eldeki dava için bekletici mesele yapılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan 6719 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nda yapılan değişiklikler uyarınca esasa ilişkin değerlendirme yapılamayacak ise, dava konusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı, davanın konusuz kaldığı, davacının dava tarihi itibariyle dava açmakta haklı olduğu, bu nedenle davacı lehine maktu vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; hukuki değerlendirme yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, 6446 sayılı Enerji Piyasası Kanunu'na eklenen Geçici 20 inci madde ile değişik 17 nci maddenin Anayasaya ve hukuka aykırı olduğunu, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, davanın kabulü gerektiğini, davacı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedellerinin istirdadı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarihli ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın "Vergi Ödevi" başlıklı 73 üncü maddesindeki “...Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır...” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, iletim, dağıtım, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli uygulamasının Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Kararları ve tebliğleri ile belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK'ya sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.

2. Ne var ki, 17.06.2016 tarihli ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21 inci maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 17 nci maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK'nın Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.

3. Yine, 6719 sayılı Kanunun 26 ncı maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'na eklenen; Geçici madde 19; "Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur." hükmünü,

4. Geçici madde 20; "Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır." hükmünü içermektedir.

5. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21 inci maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 17 nci maddesinde yapılan değişiklikler ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedel konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirilmiş; hem de geçici 20 nci maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.

6. Bu aşamada, davanın konusuz kalması hakkında genel açıklama yapılmasında yarar görülmüştür.

7. İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı İBK). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.

8. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir.

3. Değerlendirme

Dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildikten sonra, Dairemizin yerleşik içtihatları gereğince, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmiş olmasında hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.05.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 331/1 maddesi " Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder " şeklinde düzenlenmiştir. Bu nedenle davanın açıldığı tarihte haksız olduğu tespit edilen taraf yargılama giderlerini ödemekle yükümlüdür. Bu halde de hükmolunacak vekalet ücreti karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6 ıncı ve 13/1 fıkra hükmüne göre davada hükmedilecek vekalet ücreti nispi vekalet ücretidir. Hal böyle olunca Mahkemece, davacı lehine maktu değil, nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. (YHGK 2018/3-536 E.- 2021/1503 K., 2018/3-905 E.- 2021/1726 K. sayılı kararları da bu doğrultudadır.)

Bu nedenle temyiz itirazının kabulü ile hükmün bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. 09.05.2023