"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
DAVA TARİHİ : 20.10.2018
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye (Tüketici) Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/563 E., 2022/366 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın davalı ... yönünden reddine, dahili davalılar yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ve dahili davalılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı dahili davalılar tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalılardan ...'in 28.03.2005 tarihli vekaletname ile kendisini vekil tayin ettiğini ve aralarında 28.10.2014 tarihli avukatlık ücret sözleşmesinin imzalandığını, sözleşmenin 6. maddesinde kendisine net olarak 200.000,00 TL ücretin peşin ödeneceğinin, ücretin peşin ödenememesi halinde imza tarihinden ücretin ödenme tarihine kadar geçecek zaman için ücret alacağına yasal faiz uygulanarak ödenmesinin taahhüt edildiğini, diğer davalı ...'ün ise sözleşmede kefil olarak imzasının bulunduğunu, davalı ...'in 09.10.2018 tarihli azilnamede "gördüğüm lüzum üzerine" ifadelerine yer vererek kendisini azlettiğini, haksız azil ile ücret alacağı muaccel hale geldiğinden başlattığı takibe davalıların haksız olarak itiraz ettiklerini ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, alacağın müştereken ve müteselsilen borçlulardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar; davacı tarafça 2005 yılından bu yana takip edilen işler nedeniyle sözleşmeye konu bedelin elden ödendiğini, davacı tarafın elden ödeme yapılması hususunda yönlendirmesi olduğuna dair tanık dinletmek istediklerini, davacının azliyle sonuçlanan olaylar silsilesinin dosyalar hakkında bilgi almak için defalarca talepte bulunulduğu ve ödedikleri ücretler için makbuz istedikleri halde sonuç alamamaları ile başladığını, davacıyı ofisinde ziyaret edip bilgi almak istediklerinde öncelikle "geçmiş tarihli" davaya konu sözleşmenin inceleme imkanı tanınmadan zorla imzalatıldığını, bundan sonra ise davacının polis çağırma tehditi ile kendilerini zorla ofisten kovduğunu, avukatlık mesleği ile bağdaşmayan tutumları yüzünden davacıyı azletmek durumunda kaldıklarını ve baroya şikayet ettiklerini, ayrıca davalının hesaplarının incelenmesi ve makbuz vermeden vergi kaçırarak çalıştığının tespiti için vergi dairesi kanalı ile de şikayette bulunduklarını, bundan ayrı davacının sözleşmeden kaynaklı edimlerini yerine getirir iken gerekli özeni göstermediğini ve talimatları olmayan işler yaparak zararlarına neden olduğunu, sözleşmede ücretin peşin ödeneceği kararlaştırıldığı halde uzunca süre ücret almadan ... takip edilmesinin de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunarak
davanın reddini istemişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu sözleşmede kefil olarak imzası bulunan ... kefaletinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 583 üncü maddesindeki şartları haiz olmadığı gerekçesiyle adı geçen davalı yönünden davanın reddine; diğer davalı tarafından yargılama sürecinde borcun ödendiği ileri sürülmekle bu hususu kanıtlar mahiyette bir delil sunulmadığı gibi dinlenen tanık beyanlarının da azlin haklılığını kanıtlamaya yeterli mahiyette olmadığı gerekçesiyle adı geçen yönünden davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmiş; davacının alacağın müştereken ve müteselsilen borçlulardan tahsili talebinin ise itirazın iptali davası, açılış biçim ve süresi, nitelikleri ve doğurduğu sonuçlar bakımından alacak davasından farklı olduğundan alacağın tahsilinin bu dava ile birlikte istenemeyeceği gerekçesiyle de alacağın tahsili talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve dahili davalılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı; davanın davalı ... yönünden reddi kararının doğru olmadığını, adı geçen yönünden de davanın kabulü ile lehine inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
2. Dahili davalılar; cevap dilekçesinde ileri sürdüğü savunmalarını tekrar ederek görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davacının açmaması gereken ve redde mahkum davaları açtığını ancak bu hususun hiç değerlendirilmediğini, tanık ...'nun beyanlarının azlin haklılığını ortaya koyduğunu, daha önce kesinleşen davayı sözleşmenin imzalanmasından hemen sonra açtığını, bu anlamda ücret sözleşmesinin konusunun imkansız olduğunu, bu kapsamda resen inceleme yapılması gerektiğini, sözleşmeye ilişkin aldatma ve yanılma koşulları bakımından tanıkların beyanlarının alınması ve banka kayıtlarının celp edilmesi gerektiğini, davacı avukatın makbuz vermediğini de dinlenen diğer iki tanığın ispatladığını, faizi ile talep edilen bedelin aşırı yararlanma kapsamında olup bu oransızlığın hakim tarafından giderilmesinin kanun ve hakkaniyet gereği olduğunu, sözleşmeye konu bedelin ödendiği yönündeki beyan yanlış yorumlanarak gerekçelendirildiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince hukuki nitelendirmenin davadaki ileri sürülüş ve dosya kapsamına uygun olarak belirlendiği, taraflarca ileri sürülen delillerin toplanarak usulüne uygun olarak değerlendirilerek karar verilmiş olduğu gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde dahili davalılar temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Dahili davalılar; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını tekrar ederek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet ücreti alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Kanun'un 505 inci maddesi; "Vekil, vekâlet verenin açık talimatına uymakla yükümlüdür. Ancak, vekâlet verenden izin alma imkânı bulunmadığında, durumu bilseydi onun da izin vereceği açık olan hâllerde, vekil talimattan ayrılabilir. Bunun dışındaki durumlarda vekil, talimattan ayrılırsa, bundan doğan zararı karşılamadıkça işi görmüş olsa bile, vekâlet borcunu ifa etmiş olmaz." hükmünü içermektedir.
2. Aynı Kanun'un 506 ncı maddesi; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
Vekil üstlendiği ... ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda ... ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.
" şeklindedir.
3. 1136 sayılı Kanun'un (1136 sayılı Kanun) 34 üncü maddesi; "Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.";
4. Aynı Kanun'un 174 üncü maddesi; "Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez." hükümlerini içermektedir.
5. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) "Taleple bağlılık" başlıklı 26 ncı maddesinin ilgili bölümü şöyledir: "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir..."
6. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un (6502 sayılı Kanun) 73 üncü maddenin ikinci fıkrasında; “Tüketici mahkemeleri nezdinde Bakanlık, tüketiciler ve tüketici örgütleri tarafından açılan davalar 2/7/1964 tarihli 492 sayılı Harçlar Kanununda düzenlenen harçlardan muaftır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçelere, taraflar arasındaki yazılı ücret sözleşmesine, banka kayıtlarına delil listesinde yer verilmesine, yargılama sırasında ileri sürülmeyen hususların temyiz aşamasında ileri sürülemeyecek olmasına göre, dahili davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2. Davacı, icra takip talebinde 200.000,00 TL asıl alacak ile 71.260,27 TL işlemiş faizden oluşan toplam 271.260,27 TL alacağın, takip tarihinden itibaren asıl alacağa uygulanacak %9 temerrüt faiziyle tahsilini istemiş, davalı borçlu tarafından borcun tamamına itiraz edilmiştir. Dava dilekçesinde ise harca esas değer 200.000,00 TL olarak gösterilmiştir. Harç yatırılan miktar takip talebindeki asıl alacağa karşılık geldiğinden ve sonradan harç ikmâli de yapılmadığından eldeki davanın takip talebindeki asıl alacakla sınırlı olarak açıldığının kabulü gerekir. Takip talebindeki faiz alacağı ile ilgili olarak harcı yatırılmak ya da sonradan tamamlanmak suretiyle usulen açılmış bir dava bulunmamaktadır. 6100 sayılı Kanun'un 26 ıncı maddesi uyarınca hakim tarafların talep sonucuyla bağlı olup ondan fazlasına karar veremeyeceğinden İlk Derece Mahkemesince talebin aşılarak işlemiş faiz alacağı yönünden de hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
3. Bundan ayrı, davalı tüketici ... harçtan muaf olduğundan, ölümü ile davaya dahil edilen dahili davalılardan harç alınmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, anılan yasal düzenleme gözetilmeksizin dahili davalıların bakiye harçtan sorumlu tutulması ve davacı tarafından yatırılan harçların yargılama giderlerine dahil edilmesi de usul ve kanuna aykırıdır.
Ne var ki bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Dahili davalıların sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasından (2), (4) ve (7) numaralı bentler çıkartılarak yerlerine sırasıyla; "2- Açılan davanın davalı ... (... mirasçıları dahili davalılar) yönünden kısmen kabulü ile ... 2. İcra Müdürlüğünün 2018/6548 sayılı takip dosyasında davalı ... tarafından yapılan itirazın 200.000,00 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına,",
" 4- Davalı ... mirasçıları olan dahili davalılar harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafça yatırılan 35,90 TL başvurma harcı ve 2.059,36 TL peşin harcın talep halinde davacıya iadesine,",
" 7-Davacı tarafından yapılan 200,00 TL araç ücreti ve 358,00 TL tebligat/posta masrafı toplamı 558,00 TL'nin davalı ... mirasçıları olan dahili davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine," ibarelerinin yazılması suretiyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.