"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TARİHİ : 08.10.2014
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, bozmaya uyan Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; dava konusu taşınmazı 22.08.1988 tarihinde davalı ...'den satın alarak zilyetliğini devraldığını, kök malik davalı Mehmet'in dava konusu taşınmazı paylı olarak birden çok kişiye sattığını, kendisine satılan yerin 163 parselin güney kısmında olduğunu ve etrafını duvarla çevirdiğini, davalı Mehmet'in ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/368 E., 2010/308 K. sayılı kararı ile tapu iptal ve tescil davasını kazandığını, bu dava sonucunda kendisine taahhüt ettiği 7/16 paylı kısmı diğer davalı ...'ye 02.05.2014 tarihinde sattığını, kök malik tarafından diğer davalı ...'ye yapılan satışın gerçek olmadığını, mal kaçırmak amacı ile yapılmış muvazaalı işlem olduğunu ileri sürerek; davalı ...'ye yapılan satışın iptali ile taşınmazın adına tescilini, zararına karşılık olmak üzere şimdilik 10.000,00 TL'nin davalılardan tahsilini istemiş, 16.09.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 86.900,00 TL'ye artırmıştır.
II. CEVAP
1.Davalı ...; davaya konu taşınmazı tapusu yokken harici satış senedi ile 1985 yılında Yaşar Gökgöz'den satın alarak 1988 yılında harici satış senedi ile davacıya sattığını, taşınmaz üzerindeki tüm mülkiyet ve zilyetlik haklarının da davacıya geçtiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ...; 02.05.2014 tarihinde davalı Mehmet'in 163 parsel sayılı taşınmazdaki 319/2400 payını tapuda kendisine satıp teslim ettiğini, davalı Mehmet ile muvazaalı alışveriş yapmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
3. Davalı Mehmet, davaya cevap vermemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 12.05.2016 tarihli ve 2014/668 E., 2016/296 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile davacının davalı ... aleyhine açtığı tazminat davasının kabulüne, ıslah dilekçesinde talep edilen ve sonradan harcı tamamlanan 86.900,00 TL'nin ıslah tarihi olan 16.09.2015 tarihinden geçerli olmak üzere yasal faizi ile davalıdan tahsiline, diğer davalılar aleyhine açılan davanın ve fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 28.09.2020 tarihli ve 2020/4208 E., 2020/4863 K. sayılı ilamla; "denkleştirici adalet ilkesi gereğince, dava konusu taşınmaza ödenen bedelin dava tarihinde ulaştığı alım gücünün de belirlenmesi, kararı sadece davalı temyiz ettiğinden belirlenen iki bedelden hangisinin davalı lehine olduğu tespit edilerek, kazanılmış haklar da göz önünde bulundurulmak suretiyle sonucuna uygun karar verilmesi gerekir." gerekçesiyle, davalının sair temyiz itirazları incelenmeksizin karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; her ne kadar kısa kararda 10.416,34 TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmiş ise de, eldeki davayı davalılardan yalnızca ...'in temyiz ettiği, temyiz etmeyen diğer davalılar yönünden kararın kesinleştiği, kısa kararda yer alan hata düzeltilerek denkleştirici adalet ilkesine göre sonraki bedel lehine olduğundan davanın kısmen kabulüne, 10.416,34 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ...'ten tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı ve davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı; davanın 8 yılı aşkın süredir devam ettiğini, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, son bilirkişi raporuna göre 22.08.1988 tarihinde ödediği 2.100.000 TL karşılığı dava tarihi itibari ile 10.416,34 TL talep edebileceğini, yargılama giderleri ve karşı vekalet ücretinin dahi hak kazanılan tazminatla ödenmesinin mümkün olamayacağını, özellikle 2022 yılı sonu ve 2023 yıllında enflasyon artışları dikkate alınacak olursa denkleştirici adaletin aleyhine işlediğinden mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek; usul ve kanuna aykırı kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı; bozma kapsamının tazminat miktarının yeniden hesaplanmasına yönelik olduğunu, sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davacının, davalı ...'den harici sözleşme ile satın aldığı taşınmazın maliki olan davalı Mehmet tarafından muvazaalı şekilde davalı ...'ye satıldığı iddiasıya uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 294 üncü maddesi gereğince; mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir.
2. Aynı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince; hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
3. Aynı Kanun'un 298 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince; gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141 inci maddesi ile 6100 sayılı Kanun'un yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır.
4. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemece tefhim edilen kısa kararda; davanın kısmen kabulü ile 10.416,34 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verildiği halde, sonradan yazılan gerekçeli kararda hükmedilen bedelin davalı ...'den tahsiline hükmedilmesi suretiyle, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır.
2. Buna göre Mahkemece; kısa karar ile bağlı kalınmadan, ancak kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilecek ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde, yeniden bir karar verilmesi için hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3. Bozma nedenine göre, temyiz eden davacı ve davalı ...'in temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple,
1. Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulû Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA,
2. Bozma nedenine göre, temyiz eden davacı ve davalı ...'in temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harçlarının istek hâlinde temyiz edenlere iadesine,
6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
11.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.