Logo

3. Hukuk Dairesi2023/954 E. 2023/3414 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Şirket müdürünün görevi kötüye kullanması nedeniyle oluşan zarara ilişkin tazminat davasında görevli mahkemenin hangisi olduğuna ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın, şirket müdürünün yetkilerini kötüye kullanması sebebiyle oluşan zarara ilişkin bir tazminat talebi olması ve bu nedenle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4. maddesi kapsamında mutlak ticari dava niteliğinde bulunması gözetilerek asliye hukuk mahkemesi yerine asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu kabul edilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

Taraflar arasında birleştirilerek görülen alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince; asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı ...'ın müvekkiline ait şirkette müdürlük görevinde bulunduğu sırada şirket adına ve hesabına ... Maden ile rödovans anlaşması yapmak yerine, kendi oğlu olan diğer davalı ... adına ve hesabına onu temsilen ... Maden ile rödovans sözleşmesi yaptığını, yine oğlu yararına şirket aleyhine haksız rekabette bulunduğunu, adı geçen davalının müdürlük görevi sona erdikten sonra şirketin yeni müdürünün bu durumu fark etmesi üzerine davalı ... ile 27.02.2010 tarihli sözleşme imzalandığını, bu sözleşme ile rödovans sözleşmesine konu maden sahasının müvekkili şirkete bedelsiz devrinin kararlaştırıldığını, bu kapsamda şirketin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmesine rağmen, davalı ...'ın kaolen ocağını devirden haksız olarak kaçınmak suretiyle sözleşme hükümlerini ihlal ettiğini ileri sürerek; kaolen ocağının devri ile devir tarihine kadar meydana gelen şirket zararının tazminini, bu olmadığı takdirde belirleyebildikleri kaolen ocağı değeri olan 100.000,00 TL şirket alacağının davalıdan tahsilini talep etmiş, 17.02.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle dava değerini 119.611,43 TL’ye yükseltmiş, birleşen davada ise; asıl davada hükmedilecek alacağa sözleşme tarihi olan 27.02.2010 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasını istemiştir.

II. CEVAP

Asıl ve birleşen davada davalılar vekili; davacı tarafın edimlerini ifa etmediğini, sözleşmeye konu devrin Maden Yönetmeliğinin 32 nci maddesi uyarınca hukuki imkansızlık nedeniyle yerine getirilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın anlaşma yapması gereken kuruluşun ruhsat sahibi olan ... Maden olduğunu, yine sözleşmenin ikinci maddesinde cari hesapların karşılıklı olarak sıfırlanacağının belirtildiğini ancak davacı şirketin bu konuyla ilgili bir girişimde bulunmadığını, hukuken geçerli olmayan bir sözleşme nedeniyle davacının zarar görmesinin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının sözleşmeye konu maden ocağını iki yıl işletememesi nedeniyle uğradığı kar kaybının bilirkişi aracılığı ile belirlendiği gerekçesiyle; asıl davada 119.611,43 TL'nin davalıdan tahsiline, maden ocağının devri talebinin ise imkansızlık nedeniyle reddine, birleşen dava ile talep edilen faiz alacağı yönünden davanın kabulüne, asıl dava ile hükmedilen 119.611,43 TL alacağa sözleşme tarihi olan 27.02.2010 tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek, asıl davada hüküm altına alınan alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalılar vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, sözleşmenin geçersiz olduğunun 14.06.2008 tarihli 2007 yılının olağan genel kurul toplantısı ile belli olduğunu, genel kurulda ortaklarca karlı bulunmaması nedeniyle sözleşme yapılması doğrultusunda karar alınmadığını, şirket ortaklarının bu madeni karlı görmemesi üzerine kendilerince, ileride şirkete devredilmek üzere şirkete yarayacağı düşüncesiyle ... Maden ile sözleşme imzaladıklarını, tek amacının madeni davacı şirkete devretmek olduğunu, davacılar ile yapılan 27.02.2010 tarihli sözleşmenin göz ardı edildiğini, davacı tarafça sözleşme hükümlerinin hiçbirinin yerine getirilmediğini, belirlenen rodövans bedelinin çok yüksek olduğunu, rodövans bedelinin belgelere ve kaliteye göre değişebildiğini, bilirkişilerce belirlenen birim fiyatların fahiş olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili; istinaf dilekçesini tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, rödovans sözleşmesine konu maden sahasının devrine ilişkin 27.02.2010 tarihli sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle uğranılan kar kaybının tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 1, 114, 115 ve 371 inci maddeleri.

2. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 3 üncü vd. maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Yukarıda yer verilen hukuk kuralları gereği mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup, dava şartlarının Mahkemece davanın her aşamasında araştırılması ve dava şartı yokluğu durumunda davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir.

2. 6102 sayılı Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 4 üncü maddesinde ticari davalar, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (nispi ticari davalar) ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar (mutlak ticari davalar) olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanun'un 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında ise, asliye ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemeleri ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.

3. Somut olayda; davacı şirket, davalılardan ...'ın, şirket müdürü olarak görev yaptığı esnada, şirket aleyhine olarak yaptığı işlemler nedeniyle doğan zararın tazmini amacıyla imzalanan sözleşmeden kaynaklı tazminat talep etmiştir. Bu durumda davacının dayandığı temel ilişkinin şirket müdürünün bu görevi nedeniyle elinde bulundurduğu yetkilerin kötüniyetli kullanılması sonucu oluşan zararın tazminine yönelik olduğu, bu nedenle de mutlak ticari dava olduğu ve davada Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesince davanın bu niteliği göz önüne alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile işin esasına girilerek karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

4. Bozma nedenine göre, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca davalılar yararına BOZULMASINA,

3. Bozma nedenine göre, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.