Logo

3. Hukuk Dairesi2024/1090 E. 2024/2354 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı doktor tarafından davalı hastanelerde yapılan ameliyatlar nedeniyle davacının uğradığı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı hastanenin, davacıya yapılan ikinci ameliyatta aydınlatılmış onam alma yükümlülüğünü ihlal etmesi ve oluşan zararın komplikasyon niteliğinde olması nedeniyle sorumluluğunun bulunduğu, ancak vekalet ücreti hesabında yapılan hata nedeniyle yerel mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/385 E., 2023/458 K.

Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı tarafından duruşmasız, davalılar ... Sağlık Tesisleri A.Ş. ve ... vekilleri tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 17.09.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalı ... Tesisi A.Ş. vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat ...'nın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, müvekkilinin 2003 yılı içerisinde beyin ve sinir cerrahi uzmanı davalı doktorun kliniğine bacak ve bel ağrısı nedeniyle müracaat ettiğini, 01.08.2003 tarihinde davalı .... Hastanesi Beyin Cerrahi Servisine yatışının sağlanarak aynı tarihte bel bölgesinden davalı doktor tarafından ameliyat edilip 3 gece 4 gün tedavisinin devam ettiğini, baston yardımıyla yürüyebildiğini, hiçbir iyileşmenin olmadığını, ağrılarının daha da şiddetlendiğini, bunun üzerine 19.07.2004 tarihinde davalı ... Hastanesinde yine davalı doktor tarafından ikinci ameliyatın gerçekleştirildiğini, ameliyat sonrasında dört gün boyunca Hayat Hastanesinde tedavi gördüğünü, ancak durumunda bir düzelme olmadığı gibi ayağa kalkamadığını, idrar ve dışkısını tutamayacak bir halde ... Hastanesinden Av. ... Devlet Hastanesine sevkinin yapıldığını, yatalak bir şekilde 09.08.2004 tarihinde taburcu edildiğini, daha sonra Gaziantep Tıp Fakültesi Hastanesin'de 13 gün boyunca tedavi gördüğünü, kalıcı bir şekilde % 80 iş gücü kaybına uğradığını, 14.06.2006 tarihinde Ankara Dışkapı Eğitim Hastanesin'de tedavi altına alındığını, fizik tedavi ve protez araçlar yardımı ile tedavisini yürüten doktorların, önceki ameliyatın hatalı yapıldığını, sinirlerine hasar verildiğini, fizik tedavi ve protez araçlar yardımıyla tedavisi devam etse bile asla ameliyat öncesindeki eski haline gelemeyeceğini söylediklerini ileri sürerek; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiş, 29.09.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 986.141.84 TL'ye yükseltmiş, tüm maddi ve manevi tazminat taleplerine ilk ameliyat tarihi olan 01.08.2003 tarihinden başlayarak mevduata uygulanan en yüksek oranda faiz işletilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... A.Ş. vekili, usul ve kanuna aykırı olarak açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ... vekili, davada 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, bu nedenle zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacının Dr. ...'ün, Hürriyet Tıp Merkezindeki muayenesine giderek muayene olduğunu ve ameliyat kararı üzerine müvekkili hastaneden hastane hizmeti satın aldığını, Dr. ... ile müvekkili hastane arasında kadrolu veya sözleşmeli bir ilişkinin söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

Davalı ... vekili, yapmış olduğu ameliyat işleminde herhangi bir kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece 04.04.2013 tarihli ve 2007/155 E. 2013/186 K. sayılı karar ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 25.04.2014 tarihli ve 2013/29446 E., 2014/13272 K. sayılı kararıyla; hükme esas alınan Adli Tıp raporunun davalıların kusurlu olup olmadığının tespiti için yeterli olmadığı, o halde mahkemece, davacının geçirdiği ameliyatlar konusunda uzman olan tıp fakültesinden seçilecek bilirkişi heyetinden nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, davalıların kusurlu olup olmadığı belirlenmeli, aydınlatılmış onam hususunda ispat külfetinin davalı yanda olduğu gözetilerek ameliyat sonrası oluşan arazların komplikasyon olduğunun belirlenmesi halinde ise aydınlatılıp aydınlatılmadığı üzerinde durularak, davalının bu konudaki delilleri toplanıp sonuca uygun bir karar verilmesi gerekiken Mahkemenin bu yönleri göz ardı ederek, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1.Mahkemenin 12.01.2021 tarihi 2014/834 E., 2021/8 K. Sayılı kararıyla; bozma ilamı doğrultusunda alınan 26.12.2019 tarihli bilirkişi raporuna göre davacıya 02.08.2013 tarihinde ... Hastanesinde uygulanan cerrahi tedavinin acil bir girişim olduğu, Avrupa Biyotıp Sözleşmesinin 8 inci maddesine göre yapılan ilk cerrahi tedavinin usulüne uygun olduğu, ... Hastanesinde yapılan 19.07.2004 tarihli cerrahi tedavi yönünden dosyada sadece ameliyata izin verildiğine dair evrakın olduğu, aydınlatılmış onama ait belge olmadığının belirtildiği, dosyadaki tüm raporlara göre 19.07.2004 tarihli ameliyat nedeniyle davacıda anılan operasyonlardan sonra omurilik hasarının artması şeklinde gerçekleşen durumun komplikasyon olduğu, davalıların anılan ameliyatta yaptıkları işlemlerin tıp bilimi kurullarına uygun olduğu, kusurlarının olmadığı, ancak davacı hastanın omurilik hasarının artması şeklinde gelişen komplikasyon yönünden yeterince aydınlatıldığına dair bir delilin bulunmadığı, dosyada dinlenen tanıkların da bu komplikasyon yönünden davacının aydınlatıldığını söylemedikleri, dolayısıyla davalıların üzerlerine düşen ispat külfetini dosya kapsamıyla yerine getirmedikleri ve ortaya çıkan zarardan anılan yasal düzenlemeler gereği sorumlu oldukları, 24.12.2018 tarihli rapora göre davacının olay nedeniyle %100 oranında malul olduğu, davalıların eylemiyle davacıda ortaya çıkan zarar arasında uygun illiyet bağının bulunduğu, 19.07.2004 tarihli ameliyat ve dava tarihi nazara alındığında beş yıllık zamanaşımının ıslah tarihi itibariyle dolduğu, dolayısıyla davalıların zamanaşımı itirazlarının yerinde olduğu, her ne kadar davacı tarafın, ilk ameliyat tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep etmiş ise de olayın vekalet akdinden kaynaklandığı, 818 sayılı BK’nun 101 inci maddesi (TBK 117 nci maddesi) uyarınca muaccel borçlunun borçlusunun alacaklının ihtarıyla temerrüde düşeceği, dava tarihinden önce davalıların temerrüde düşürüldüğüne dair dosyada bir delil olmadığından faize dava tarihinden itibaren hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle; davalı ... ve Eğitim Vakıfı yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden kısmen kabulüne, 10,000,00 TL maddi tazminatın dava tarihi itibariyle işleyecek yasak faizi itibariyle davalılar ... Sağlık Tesisleri A.Ş. ve ...'ten müştereken müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin zamanaşımı nedeniyle reddine, 80,000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi itibariyle davalılar ... Sağlık Tesisleri A.Ş. ve ...'ten müştereken müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

2. Mahkeme kararına karşı davacı, davalılar ... Sağlık Tesisleri A.Ş. ve ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

3. Dairenin 20.01.2022 tarihli ve 2021/2771 Esas, 2022/221 Karar sayılı ilamıyla; davalıların tüm, davacının sair temyiz itirazları reddedilerek, somut olayda, ortaya çıkan zararın, kendi özel yapısı içerisinde, sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise, artık, “gelişen durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişikliklerin (zarardaki değişme) söz konusu olacağı, böyle hallerde, zararın kapsamını belirleyecek hususun, gelişmekte olan bu durum olduğu ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olamayacağı için zamanaşımı süresinin bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacağı, bu durumda, dava konusu ameliyatın gerçekleştiği tarihten itibaren değil, zararın net olarak ortaya çıktığı tarihten itibaren zamanaşımı süresinin başlatılarak, vekilin hesap verme yükümlülüğü devam ettiğine ve buna göre tedavi bitmeden zararın bilinemeyeceği ve zarar öğrenilmeden zamanaşmı süresinin işlemeye başlamayacağı düşünülmeden ıslah edilen miktar açısından zamanaşımı nedeniyle davanın kısmen reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu, yine uyuşmazlığın vekalet akdinden kaynaklandığı gözetilerek davalı tarafın zararın doğduğu tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılacağından olay tarihinden faize hükmedilmesinin gerektiği, karar tarihinde yürürlükte bulunun Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13 üncü maddesi hükümlerine aykırı olacak şekilde davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçeleriyle karar bozulmuştur.

C.Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, 19.07.2004 tarihli ameliyat sonrası davacıda oluşan durumun komplikasyon olduğu, davacıya yapılan ilk ameliyatın acil ameliyat kapsamında kaldığı, ancak ikinci ameliyatta davacının bilgilendirilmemesi nedeniyle davalı doktor ... ve davalı ... Tesisleri A.Ş.'nin davacının zararından sorumlu olduğu, davalıların davacıyı aydınlattığı hususunu ispat edemedikleri, davalı doktor tarafından davalı ... Tesisleri A.Ş.'de ameliyat yapılması nedeniyle hastanenin sorumluluğunun bulunduğu anlaşılmakla bozma ilamına konu edilmeyerek kesinleşen ve taraflar lehine usulü müktesap hak oluşturan hususlar gözetildiği gerekçesiyle; davalı ... ve Eğitim Vakıfı yönünden davanın reddine, diğer davalılar ... Sağlık Tesisleri San. ve Tic. AŞ. ile ... yönünden; davacının maddi tazminat talebini kabulü ile; 986.141,84 TL maddi tazminatın 19.07.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... Sağlık Tesisleri San. ve Tic. AŞ. ile ...'ten müştereken müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 80.000,00 TL manevi tazminatın 19.07.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... Sağlık Tesisleri San. Ve Tic. AŞ. ile ...'ten müştereken müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı, davalılar ... Sağlık Tesisi A.Ş. ve ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili; Mahkemece SEV Amerikan Hastanesi yönünden verdiği kararın hukuka ve dosya kapsamına aykırı olduğunu, davalı SEV Amerikan Hastanesi yönünden maddi tazminat talebinin tamamının reddedilmesine rağmen Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13/4 üncü maddesine aykırı olacak şekilde nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda müvekkilinin maddi zararı hesaplanırken 2019 yılına ait asgari ücretin esas alındığını, oysa karara en yakın asgari ücretin esas alınarak hesaplanma yapılması gerektiğini, karara esas alınan bilirkişi raporunda yapılan hesaplamada PMF 1931 yaşam tablosunun esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, manevi tazminat talebinin her üç davalı yönünden tam kabulüne karar verilmesinin gerektiğini, maddi ve manevi tazminat miktarlarına ameliyat tarihinden başlamak kaydıyla mevduata uygulanan en yüksek oranda faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken hukuka aykırı olarak kanuni faiz işletilmesine karar verilmesinin hukuka uygun olmadığını ileri sürerek kararın bozulması istemiştir.

2.Davalı ... vekili; davacı vekilince hazırlanan dava dilekçesinde, yargılamanın aşamalarında ve hatta ilk temyiz dilekçelerinde dahi operasyonun aydınlatılmadan ve hastanın onamı alınmadan yapıldığına dair bir iddianın bulunmadığını, malulen emekli olan davacının buna dayanak 14.12.2004 tarihli rapor ile zararını öğrendiğinin açık olduğunu, davada istenmeyen faize hükmedilemeyeceğini, aksi görüşte olunması halinde ıslah edilen tutara uygulanacak yasal faizin başlangıç tarihinin, olay tarihi değil, ıslah talep dilekçesinin tebliğ edildiği tarih olması gerektiğini, aydınlatma görevinin müvekkili hekim tarafından yerine getirildiğini, Adli Tıp Kurulundan alınan raporda hastada oluşan durumun hekimden kaynaklanmadığı, doğrudan hastanın kendi hastalığına bağlı maluliyet olduğunun belirtildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

3.Davalı ... Tesisleri A.Ş. vekili; dosyada dinlenen davalı doktor tanıklarının, ameliyat öncesinde davalı doktorun davacıyı kendi özel muayenehanesinde muayene ettiğini ve ameliyatlar konusunda bilgilendirdiğini beyan ettiklerini, davacının ameliyata muvafakat verdiğine dair yazılı beyanının bulunduğunu, ameliyat tarihi itibariyle onam formunun kullanımının söz konusu olmayıp, rıza formunun ilk olarak 08.05.2014 tarihli ve 28994 sayılı Hasta Hakları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 26 ncı maddesinde düzenlendiğini, aydınlatma yükümlülüğünün hekime ait olduğunu, Mahkemenin, ilk ameliyatın acil kapsamında kaldığı, ikinci ameliyatın ise acil ameliyat kapsamında kalmadığı yönündeki kabulünün hatalı olduğunu, aksine ikinci ameliyatın acil kapsamında olduğunu, 2004 yılı itibariyle, davacıda şuan mevcut olan tüm şikayetlerin hepsinin mevcut olduğunu, gelişen bir durumun söz konusu olmadığını, bu nedenle davacının ıslah ile talep ettiği kısım yönünden zamanaşımının gerçekleştiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı doktor tarafından davalı hastanelerde yapılan ameliyatlar nedeniyle uğranılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).

3.Vekâlet sözleşmesi, mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 386 ve devamı maddelerinde (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 502 ve devamı) düzenlenmiştir.

4. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesinin dördüncü fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan Mahkeme kararında; Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince yapılan inceleme neticesinde davacıda oluşan durumun komplikasyon olduğu, davacıya yapılan ilk ameliyatın acil ameliyat kapsamında kaldığı, ancak ikinci ameliyatta davacının bilgilendirilmemesi nedeniyle davalı doktor ve davalı ... Tesisleri A.Ş.'nin davacının zararından sorumlu olduğu, davalıların davacıyı aydınlattığı hususunu ispat edemedikleri, bozma ilamına uyulmakla usulü kazanılmış hakkın oluştuğu ve daha önce temyize getirilmeyen itirazların ileri sürülmesinin mümkün olmadığı da dikkate alındığında; davacının sair, davalılar ... Sağlık Tesisleri A.Ş. ve ... vekillerinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2. Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında; “Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre davacı tarafından davalı ...'na yönelik açılan tazminat davasının reddine karar veren Mahkemece davalı ... lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı (6100 sayılı Kanunun) eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı vekilinin sair, davalılar ... Sağlık Tesisleri A.Ş. ve ... vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddine,

2.Davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (B) başlıklı kısmının 9. bendinde yer alan “138.476,00 TL” ibaresinin

çıkartılarak yerine “17.900,00 TL” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalı ... A.Ş. ve ...'ten alınarak davacıya verilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,

6100 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 3 üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,17.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.