"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/518 E., 2022/395 K.
DAVA TARİHİ : 27.02.2013
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyize konu edilen kararda asıl talebin kabul edilmeyen bölümünün duruşma sınırının altında olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacı vekilinin duruşma isteğinin reddine, davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin 09.05.2006 ile 04.02.2011 tarihleri arasında davalı ...de ikinci pilot olarak çalıştığını, davalının sözleşme hükümlerine aykırı haraket etmesi ve müvekkilinin sözleşmeden doğan haklarının ödenmemesi nedeniyle müvekkili tarafından hizmet ilişkisinin haklı olarak sona erdirildiğini, kullanılmayan yıllık ücretli izin alacağı olan 8.000,00 USD, ikramiye alacağı olan 20.000,00 USD, ceza koşulu olan 12.000,00 USD alacağının ve sözleşmenin haklı sebeple feshinin davalı şirketin akde aykırı davranmasından doğmuş olması sebebiyle bakiye süre alacağı ve muhik tazminat tutarı olarak 10.000,00 USD tazminatın, 09.05.2006 tarihi ile 04.02.2011 tarihi arasında müvekkiline eksik olarak ödenmiş olan ücret alacağı olarak 1.000,00 USD olmak üzere toplam 51.000,00 USD'nin fiili ödeme tarihindeki T.C. Merkez Bankası efektif satış kuru karşılığı Türk Lirası olarak ilgisine göre temerrüt ve dava tarihinden itibaren işleyecek T.C. Merkez Bankasınca USD'ye uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir; davacı vekili 09.01.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile ücret alacağı talebini 8.244,00 USD arttırarak 9.244,00 USD, ikramiye alacağı talebini 4.818,93 USD arttırarak 24.818,93 USD, cezai şart alacağı talebini 5.856,83 USD arttırarak 17.856,83 USD, muhik tazminat alacağı talebini 5.977,17 USD arttırarak 15.977,17 USD, yıllık izin ücreti alacağı talebini 834,43 USD arttırarak 8.834,43 USD olmak üzere toplam 51.000,00 USD olan alacak talebinii 25.731,36 USD arttırarak davanın 76.731,36 USD üzerinden kabulüne ve alacağa fiili ödeme tarihinde T.C. Merkez Bankası efektif satış kuru mukabili Türk Lirası karşılığı ilgisine göre temerrüt ve dava tarihinden itibaren işleyecek T.C. Merkez Bankasınca 1 yıllık USD mevduatına uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacı ile müvekkili arasında 5 yıllık uçuş personeli iş sözleşmesi imzalandığını, davacının 04.02.2011 tarihine kadar çalıştığını, sözleşmeye göre çalıştığı dönemde tüm haklarının ödendiğini savunarak davanın reddini istemiş; 30.06.2014 tarihli dilekçe ile; cevap dilekçesini ıslah ederek, zamanaşımı definde bulunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 17.03.2015 tarihli ve 2013/102 E., 2015/64 K. sayılı ilamıyla; davalı şirketin sözleşmenin başlangıç tarihinden itibaren ücret ödemelerini eksik yaptığı ve kararlaştırılan günde ödemediği, uçuş tazminatı ödemesi yapmadığı, davacının her ne kadar ihtarname çekmeden önce 20.01.2011 tarihinde THY'da işe giriş başvurusunda bulunmuş ise de; daha öncesinde de eksik ücret ve tazminat alacaklarını talep etmesine rağmen ödeme yapılmadığı, fesih işleminin haklı olduğu, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 7.739,77 USD tazminat alacağı, 8.560,78 USD ikramiye alacağı, 17.534,37 USD ceza-i şart alacağı olmak üzere toplam 33.834,92 USD alacağının 04.02.2011 fesih tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un 4 (a) maddesi gereğince hesaplanacak döviz faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 21.12.2017 tarihli ve 2015/30141 E., 2017/12977 K. sayılı ilamıyla; tarafların sair temyiz itirazları incelenmeksizin temyize konu davada gerekçeli kararın hüküm kısmında "davanın kısmen kabulüne, 7.739,77 USD tazminat alacağı, 8.560,78 USD ikramiye alacağı, 17.534,37 USD ceza-i şart alacağı olmak üzere toplam 33.834,92 USD alacağının tahsiline" şeklinde hüküm kurulmasına rağmen gerekçede bu istek kalemlerinin kabulünün yanı sıra davacıya eksik ödenen maaş alacağı toplam 8.145,00 USD olduğu ve davalıdan tahsili gerektiği açıklandığı, Mahkemece açıklanan gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulmasının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297 nci maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece 19.07.2018 tarihli ve 2018/165 E., 2018/269 K. sayılı ilamıyla; bozmaya uyularak davacının ıslah talebi de dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne, 8.145,00 USD ücret alacağı, 7.739,77 USD tazminat alacağı, 8.560,78 USD ikramiye alacağı, 17.534,37 USD ceza-i şart alacağı olmak üzere toplam 41.979,92 USD alacağın davalıdan 04.02.2011 fesih tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un 4 (a) maddesi gereğince hesaplanacak döviz faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine dair verilen karara karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 19.09.2019 tarihli ve 2019/2247 E., 2019/8545 K. sayılı ilamıyla; tarafların sair temyiz itirazları incelenmeksizin dava konusu ücret alacağına karşı davalı taraf cevap dilekçesini ıslah ederek zamanaşımı def’inde bulunduğu, Mahkemece bu husus hakkında bir değerlendirme yapılmadan bilirkişinin zamanaşımını dikkate almadan yaptığı hesabı doğrultusunda ücret alacağı yönünden davanın kabulüne karar verilerek eksik incelemeye dayalı hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu ve yine Mahkemenin ikramiye alacağını talep etme hakkının doğduğu tarihten önce de davacının her yıl için bir aylık ücret tutarında ikramiye talep etme hakkı olduğunu kabul etmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile sadece sözleşmenin kurulduğu tarihten 3 yıl sonrası için çalıştığı her yıla ilişkin ikramiye alacağı hesaplanarak bu miktar üzerinden kabul kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
C. Üçüncü Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece 19.10.2021 tarihli ve 2020/140 E., 2021/308 K. sayılı ilamıyla; Yargıtayın bozma kararında Mahkemenin önceki kararında hükme bağlanan 17.534,37 USD tutarındaki ceza koşulu alacağı ve 7.739,77 USD tazminat alacağı konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar yer almadığından bu konuda Mahkemece verilmiş olan kararın kesinleştiği, Yargıtay bozma kararına uygun şekilde davacının ikramiye alacağını talep etme hakkının doğduğu tarihten önce de davacının her yıl için bir aylık ücret tutarında ikramiye talep etme hakkı olduğu kabul edilerek bilirkişilerce hesaplama yapıldığı, raporun son sayfasında da zamanaşımına uğramış olan ikramiye alacaklarının düşülmesinden sonra bakiye ikramiye alacağının 20.318,93 USD olduğunun tespit edildiği, davalının zamanaşımı definin kabulü ile davacının ücret alacağının tamamının zamanaşımı süresinden sonra talep edilmiş olması nedeniyle davacının ücret alacağının reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davacının ceza koşulu alacağı hakkında Mahkemenin önceki kararının kesinleşmiş olması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, davacının tazminat alacağı hakkında Mahkemenin önceki kararının kesinleşmiş olması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, davalının zamanaşımı definin kısmen kabulü ile davacının ikramiye alacağı talebinin kısmen kabulüne ve 20.318,93 USD'nin fesih tarihi olan 04.02.2011 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un m. 4/a'ya göre işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının ücret alacağı talebinin zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 28.06.2022 tarih ve 2021/8739 E., 2022/6261 K. sayılı ilamıyla; tarafların sair temyiz itirazları incelenmeksizin tarafların hizmet akdinden kaynaklanan dava konusu alacaklara ilişkin temyiz itirazları incelendiğinde İlk Derece Mahkemesinin önceki kararlarının Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 21.12.2017 ve 19.09.2019 tarihli kararlarında araştırmaya yönelik olarak bozulduğu, bozma ilamında kararın bozma kapsamı dışında kalan sair yönlerden kesinleştiğine dair bir açıklama bulunmadığı, bozma ilamlarının vekalet ücreti ve yargılama giderleri de dahil olmak üzere önceki hükmün tamamen bozulmasına matuf olduğu, taraflar yararına usuli kazanılmış hak doğuracak şekilde kesinleşen hükümlerin bulunmadığı, bozma sonrası yapılan yargılamalar neticesinde Mahkemece bozma ilamlarına uyulmasına karar verilmiş olmasına rağmen bozma kararında gösterilen biçimde yeni bir hüküm verme zorunluluğuna aykırı davranılarak davacının ceza koşulu ve tazminat alacakları hakkında önceki kararın kesinleşmiş olduğu gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına dair verilen kararın isabetsiz olduğu, Mahkemece bozma ilamında belirtilen hususlar dikkate alınarak davacının tüm talepleri hakkında yeniden hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı tarafın cevap dilekçesini ıslah ederek zamanaşımı definde bulunduğu, ücret gibi dönemsel edimler beş yıllık zamanaşımı süresine bağlı olduğu, zamanaşımı süresinin davacının sözleşmeyi haklı olarak feshettiği ihtarname tarihi olan 04.02.2011 tarihinden itibaren başladığı, beş yıllık zamanaşımı süresinin 04.02.2016 tarihinde dolduğu, davanın ise 27.02.2013 tarihinde açıldığı, davacının ıslah dilekçesini ise 08.01.2015 tarihinde dosyaya sunduğu, hem dava dilekçesindeki hem de ıslah dilekçesindeki taleplerin zamanaşımına uğramadığı, taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümleri incelendiğinde sözleşmeden hem sözleşme konusu borcun hem de ceza koşulunun ifasının istenebileceğine ilişkin bir madde yer almadığı, ceza koşulunun borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için de kararlaştırılmadığı, bu nedenle davacının ya borcun ifasını ya da ceza koşulunu isteme hakkının bulunduğu, davacı tarafın her ikisini de talep etmiş olduğu, bu gerekçelerle ceza koşulu talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, davacının yıllık izin ücreti alacağının bulunduğuna ilişkin bir delil bulunmadığı, diğer kalem alacaklar yönünden bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının 9.244,00 USD ücret alacağının 1.000,00 USD'nin dava tarihi olan 13.02.2013 tarihinden itibaren, kalan 8.244,00 USD'nin ıslah tarihi olan 08.01.2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un m. 4/a'ya göre işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının 15.977,17 USD tazminat alacağının 10.000,00 USD'nin dava tarihi olan 13.02.2013 tarihinden itibaren, kalan 5.977,17 USD'nin ıslah tarihi olan 08.01.2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un m. 4/a'ya göre işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının 24.818,93 USD ikramiye alacağının 20.000,00 USD'nin dava tarihi olan 13.02.2013 tarihinden itibaren, kalan 4.818,93 USD'nin ıslah tarihi olan 08.01.2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un m. 4/a'ya göre işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının 12.000,00 USD ceza koşulu alacağı talebinin reddine, davacının 8.834,43 USD yıllık izin ücreti alacağı talebinin reddine
karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; sözleşmenin 14.3 maddesinde belirlenen cezai müeyyideye ilişkin hukuki değerlendirmenin hatalı olduğunu, müvekkilinin ücretlerinin zamanında ödenmemesi ve davalı şirketin ücret ödeme borcunu ifa etmemesi sebebi ile sözleşmeyi feshetmek mecburiyetinde kaldığını, cezai şart alacağından feragat etmesi veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmesi gibi bir durumun mevcut olmadığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 180 inci maddesinin dikkate alınmadan eksik inceleme ve değerlendirme ile cezai şart talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dosyasına sunulan müvekkiline ait özlük dosyasında mevcut ve müvekkili tarafından imzalanmış olan İzin İstek Formunda müvekkilinin 27.12.2008 ve 04.01.2009 tarihleri arasında 9 gün yıllık izin kullandığını, davalı şirket tarafından hazırlanan ve müvekkilinin imzasının bulunmadığı Şubat 2011 bordrosunda belirtilen 17.080,99 TL'nin yıllık izin ücreti olarak ödendiği varsayılarak yıllık izin ücretine ilişkin reddin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporuna yaptığı itirazlar giderilmeden hüküm tesis edildiğini, müvekkilinin hak etmiş olduğu ücretler ödenmediğinden davalı işverene 26.01.2011 tarihinde ihtarname göndererek alacaklarının ödenmesini talep ettiğini ve 04.02.2011 tarihli ihtarname ile hizmet sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini, kabul edilen alacaklarına uygulanacak faizin başlangıç tarihinin sözleşmenin fesih tarihi olan 04.02.2011 tarihi olduğunu, hükmedilen toplam 50.039,00 USD üzerinden karar tarihindeki döviz kuru esas alınarak vekalet ücreti hesaplaması yapılması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili; davacının cezai şart alacağı olmadığı açıklanmışsa da reddedilen miktarın 17.856,83 USD olması gerekirken 12.000,00 USD olarak hatalı yazılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, gerekçeli kararda davacı alacaklarının fesih tarihi itibariyle zamanaşımının başlayacağı kabulüyle karar vererek fahiş bir hata yapıldığını, dönemsel bir edim söz konusuysa zamanaşımı muacceliyet tarihinden başladığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146/1 maddesi gereği ücret alacağının muacceliyet tarihinden itibaren beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, ücret alacağının zamanaşımına uğradığını, öncelikle davacının ikramiye talebine ilişkin olarak tüm sözleşme süresi boyunca ancak üç aylık ücret tutarında ikramiyeye hak kazanabileceğini, söz konusu ikramiyenin sözleşmenin üçüncü senesinden sonra hakedileceğini, davacının sözleşme süresi sona ermeden iş akdini kendi feshetmiş olması karşısında son senesi için ikramiyeye de hak kazanmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını, en aleyhe kabulde dahi davacının ikramiye alacağının zamanaşımı itirazımız doğrultusunda 16.123,15 USD olabileceğini, davacının iş akdini feshetme sebebinin THY’de göreve başlayacak olması olduğunu, iş akdini haklı bir sebebi olmaksızın fesheden davacının kıdem tazminatına ya da feshe bağlı herhangi tazminata hak kazanmasının mümkün olmadığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 438 inci maddesinde sözü edilen tazminatın iş akdinin işveren tarafından feshedilmiş olması halinde söz konusu olan bir tazminat olduğunu, somut olayda davacının iş akdini kendisinin feshettiği durumda uygulama alanı bulmadığını, bir an için davacı lehine kıdem tazminatına hükmedilebileceği düşünülse dahi hükmedilen tazminat tutarının hesaplamasının fahiş olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet akdinin feshinden kaynaklanan kullanılmayan yıllık ücret izin alacağının, ikramiye alacağının, cezai müeyyide alacağının, sözleşmenin kalan süresi için muhik tazminat alacağının ve sözleşme süresince eksik ödenen ücret alacağının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 147 nci maddesi ücret gibi dönemsel nitelikte ödenen alacakların beş yıllık zamanaşımına tabi olacağını belirtmiştir.
2. 6098 sayılı Kanun'un "Cezanın sözleşmenin ifası ile ilişkisi" başlıklı 179 uncu maddesi.
3. Hizmet sözleşmesinin feshinin sonuçlarını düzenleyen 6098 sayılı Kanun'un 437 nci maddesi.
4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller" başlıklı 266 ncı maddesinin birinci fıkrası.
5. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 27.10.2008 tarihli ve 2008/17610 E., 2008/17930 K. sayılı ilamı.
6. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 25.03.2009 tarihli ve 2009/739 E., 2009/3962 K. sayılı ilamı.
3. Değerlendirme
A. Davacı vekilinin temyizi yönünden yapılan incelemede;
Dava dosyasının incelenmesinde; dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu, yıllık ücretli izin alacağının olmadığı, sözleşmeyi fesheden tarafa cezai şart verilmesinin sözleşmede öngörülmediği, bu anlamda cezai şartın da doğmadığı, davacı tarafından davalıya gönderilen 26.01.2011 tarihli ihtarname ve 04.02.2011 tarihli fesih bildiriminde talep edilen alacak miktarı belirtilmediğinden davalının alacak kalemleri yönünden temerrüde düşürülmediği, dava tarihinden önce davalı tarafın temerrüde düşmediği, dava tarihindeki kur üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücretinin hesaplandığı anlaşıldığından davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
B. Davalı vekilinin temyizi yönünden yapılan incelemede;
1. Dava dosyasının incelenmesinde, Mahkemece hükümde geçen cezai şartın 12.000,00 USD değil 17.856,23 TL olduğu, ancak bu hususun maddi hataya dayalı olduğu, davalı aleyhine hükmedilen yargılama giderleri ve lehine hükmedilen vekalet ücretinde değişiklik yapmadığı, mahallinde her zaman düzeltilebilecek nitelikte olduğu, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2. Davalı vekilinin 30.06.2014 tarihinde cevap dilekçesini ıslah ederek zamanaşımı definde bulunduğu, eksik ödenen ücret alacağı için öngörülen zamanaşımı sürenin her bir ücretin muaccel olduğu tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, davacı tarafın 01.06.2006 ve 01.02.2008 tarihleri arasında geçen sürede her bir ay için eksik ödenen ücret alacağının olduğu, sözleşmeye göre her ayın 5'ine kadar maaş ödemesinin yapılacağı öngörüldüğü, ödeme yapılan aylara ilişkin kısımların o ayın 5'inde muaccel olduğu, 27.02.2008 tarihinden önce eksik ödenen ücret alacaklarının dava tarihi olan 27.02.2013 tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığı, bu hususun bozma sonrası aldırılan bilirkişi raporunda da belirtildiği değerlendirilmekle davacı tarafın talep ettiği ücret alacağının bir kısmının zamanaşımına uğradığı anlaşılmaktadır.
O halde Mahkemece, davacının talep ettiği ücret alacağının 27.02.2008 tarihinden önceki kısımlarının zamanaşımına uğradığı, bilirkişi raporunda yer alan değerlendirmeler de gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik ödenen ücret alacağına ilişkin tüm talep yönünden davanın kabulüne dair hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin tüm ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı HUMK'nın 428 inci maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,
6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu davalı yönünden açık, davacı yönünden kapalı olmak üzere,13.05.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.