"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2019/478 E., 2019/1182 K.
Taraflar arasındaki alacak ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; taşınmazda 01.06.2009 tarihli sözleşme uyarınca kiracı olan davalının 09.09.2009 tarihinde yaşanan sel felaketini gerekçe göstererek sözleşmeyi tek yanlı ve haksız olarak feshettiğini, tahliye tarihi itibariyle 18 günlük kira borcunun ödenmediğini, feshin haklı nedene dayanmadığını, mücbir sebep durumunda tarafların nasıl hareket edeceğinin sözleşmenin 14 üncü maddesinde tanımlandığını, davalının sözleşme hükmüne aykırı olarak konuyu hiçbir şekilde müzakere etmeden doğrudan sözleşmeyi feshetme yolunu tercih ettiğini, feshin sözleşme koşullarına uygun olmadığını, tahliye sırasında kiralanana zarar verildiğini ileri sürerek; anahtar teslim tarihi olan 18.01.2010 tarihi itibariyle 18 günlük kira alacağı, fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere 10.000,00 TL hor kullanma tazminatı ve erken fesih nedeniyle 10.000,00 USD kira tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiş, 22.06.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile hor kullanım tazminat talebini 54.195,00 TL olarak artırmıştır.
II. CEVAP
Davalı vekili; 09.09.2009 tarihinde meydana gelen sel felaketi nedeniyle kiralananın zemin katının sular altında kaldığını, iletişim sektöründe faaliyet gösteren şirketin bütün iletişim sistemlerinin zarar gördüğünü, bu nedenle sözleşmenin üç ay öncesinden keşide edilen ihtarname ile 31.12.2009 tarihinde sonlandırıldığını, anahtarın notere bırakıldığını, feshin haklı nedene dayandığını, yaşanan sel felaketi nedeniyle taşınmazın kullanılamaz hale geldiğini, büyük kayıplar yaşadığını, kiralananın yakınında bulunan derenin her zaman için sel riski taşıdığını, bu riskin kiraya veren tarafından giderilmesinin mümkün olmadığını, hor kullanma iddiasının gerçeği yansıtmadığını, bilirkişinin tespit ettiği zararın mücbir sebepten kaynaklandığını, kiralananı eski hale getirme yükümlülüğü olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 14.02.2013 tarihli ve 2011/256 E., 2013/39 K. sayılı kararıyla; kiralananın dere kenarında olup, sürekli sel tehdidi altında bulunması hususunun davalı için mücbir sebep oluşturduğu, davalı tarafın 3 ay öncesinden de fesih ihbarda bulunarak sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği anlaşıldığından haksız feshe dayalı tazminat talebinin reddi gerektiği, davacı tarafça yapılan tespitte taşınmazın boşaltılmış olduğunun bilindiği, davacı tarafın anahtarları teslim almadığı, bunun üzerine 31.12.2009 tarihli noter emanet tevdii tutanağı ile davaya taşınmazın anahtarlarının teslim edildiği anlaşıldığından 18 günlük kira bedel talebinin reddi gerektiği, taşınmazda zarar olduğunun tespit edildiği ancak ıslah olmadığıdından bilirkişi zarar hesabına ilişkin bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesine gerek olmadığı gerekçesiyle; taleple bağlı kalınarak, davanın kısmen kabulü ile 10.000,00 TL hor kullanma tazminatının kabulüne, diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 25.006.2013 tarihli ve 2013/7157 E., 2013/11038 K. sayılı ilamıyla; davacının tüm, davalının ise sair temyiz itirazları reddedilerek, kiralanana zarar verildiği iddiası ile ilgili olarak alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, kiracının münhasıran kötü kullanımından kaynaklanan hasar ve zarardan sorumlu olduğu, iddia edilen zararın mücbir sebep kapsamında sel olayından ileri geldiğinin saptanması halinde davanın reddi gerektiği, bu durumda Mahkemece bilirkişiden yeni rapor alınarak varlığı saptanan hasarın hor kullanmadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle, karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 12.11.2015 tarihli ve 2014/399 E., 2015/677 K. sayılı kararla; verilen kira sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle açılan tazminat davasının ve 18 günlük kira bedeli için açılan alacak davasının reddine, taşınmaza hor kullanım nedeniyle verildiği iddia olunan zarar nedeniyle açılan tazminat davasının kabulü ile 54.195,00 TL nin 07.06.2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 11.02.2019 tarihli ve 2017/8319 E., 2019/921 K. sayılı ilamla; verilen ilk kararın lehine bozulan davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğu, Mahkemece davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak ihlal edilerek daha yüksek miktarda tazminata hükmedildiği gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 06.05.2016 tarihli ve 2015/1 E., 2016/1 K. sayılı ilamıyla; "Her ne sebeple verilirse verilsin, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarihli ve 1948-3 E., 1944-10 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesine gerek olmadığına" karar verildiğinden, bozmadan sonra yapılan ıslaha değer verilemeyeceği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile kira sözleşmesinin haksız fesih nedeniyle açılan tazminat davasının ve kira bedelinin alacağı için açılan davanın reddine, hor kullanım nedeniyle oluşan tazminat talebinin kabulü ile 10.000,00 TL maddi tazminatın 07.06.2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 22.11.2023 tarihli ve 2023/1932 Esas, 2023/3323 Karar sayılı kararıyla, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle bozma ilamı kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlere ilişkin yeniden inceleme yapılamayacağının, Mahkemece uyulmasına karar verilen bozma ilamı doğrultusunda karar verildiğinin ve bozma kararı sonrası ıslah yapılabileceğine dair 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 6100 sayılı Kanun'un 170 inci maddesinde yapılan değişikliğin yürürlük tarihinin, karar tarihinden sonra olduğunun anlaşılmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar verilmiştir.
V. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davacı vekili; bozmadan sonra yapılan ıslahın kabul edilmemesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, dosya kapsamında verilen ilk bozma kararının, davalı yararına bozma niteliğinde olmayıp, taşınmazda oluşan zararın hor kullanımdan kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususunda denetime elverişli rapor alınması hususunda olduğunu, bu nedenle de müvekkil tarafından temyiz edilen ilk karar sonrası verilen bozma kararının, davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğundan bahsedilemeyeceğini, ayrıca müvekkilin haksız feshe dayalı tazminat talebi ile buna dayalı on sekiz günlük kira alacağı talepleri yönünden verilen kararın da hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın düzeltilmesini ve Mahkeme kararının lehine bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kira sözleşmesinin haksız feshine dayalı tazminat, kira alacağı ve hor kullanımdan kaynaklı tazminat istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.09.05.1960 tarihli ve 21/9 ile 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararları.
2. 27.12.2022 tarihli ve 2022/(22)9-668 E., 2022/1841 K.; 08.11.2022 tarihli ve 2022/6-950 E., 2022/1442 K.; 22.09.2022 tarihli ve 2021/9-881 E., 2022/1135 K.; 26.04.2022 tarihli ve 2019/4-815 E., 2022/603 K.; 26.04.2022 tarihli ve 2020/4-449 E., 2022/604 K.; 19.10.2021 tarihli ve 2017/3-2281 E., 2021/1257 K.; 20.04.2021 tarihli ve 2017/3(13)-572 E., 2021/518 K.; 04.02.2020 tarihli ve 2019/21-442 E., 2020/76 K. sayılı YHGK. kararları.
3. Değerlendirme
Bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 06.05.2016 tarihli ve 2015/1 E., 2016/1 K. sayılı kararı, 7251 sayılı Kanun ile 6100 sayılı Kanun'un 177 nci maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 28.07.2020 tarihine kadar geçerlidir ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 45 inci maddesinin beşinci fıkrası gereğince tüm mahkemeleri bağlayıcı niteliktedir.
Diğer yandan 28.07.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile bozmadan sonra da ıslah yapılabileceğine ilişkin hüküm getirilmiş ise de, bu Kanun hükmünün “kanunların geriye yürümezliği ilkesi” ve ıslah işleminin yapılmakla tamamlanmış usulî işlem teşkil etmesi nedeniyle eldeki davada, ıslah tarihi itibariyle bu yeni hükmün uygulanamayacağı açık olup, Mahkemece uyulan bozma ilamı gereği inceleme yapılarak karar verildiği, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlere ilişkin itirazların yeniden incelenmesinin artık mümkün olmadığı ve bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durumun, ıslah ile ortadan kaldırılamayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin karar düzeltme taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin karar düzeltme talebinin REDDİNE,
Aşağıda yazılı para cezasının karar düzeltme isteyene yükletilmesine,
18.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.