Logo

3. Hukuk Dairesi2024/1527 E. 2025/483 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Gayrimenkul aracılık sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart ve hizmet bedeli alacağının ödenip ödenmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Sözleşme hükümleri ve tarafların yükümlülükleri değerlendirilerek, davalının sözleşmeyi ihlal etmediği ve cezai şart koşullarının oluşmadığı, ayrıca hizmet bedelinin ödendiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1729 E., 2023/1098 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/544 E., 2020/19 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 25.10.2017 tarihli gayrimenkul aracılık sözleşmesi imzalandığını, davalının sözleşmenin (3.a) maddesi uyarınca davaya konu gayrimenkul ile ilgili kendisine gelen tüm başvuruları davacıya bildirmekle,( 3b ) maddesi uyarınca da gerek kendisi gerekse de başka kişi ve kuruluşlar aracılığıyla taşınmaz ile ilgili satış ve satış vaadi işlemlerinde bulunmamayı taahhüt ettiğini, bu taahhütleri yerine getirmediği taktirde müvekkiline taşınmazın maksimum satış bedeli olan 4.500.000,00 USD' nin %6 sı ve KDV bedeli cezai şart ödemeyi kabul ettiğini, davalının sözleşme hükümlerini ihlal ettiğini, bu nedenle davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, takibe itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu ileri sürerek; itirazının iptali ile takibin devamına, davalının %20 inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; müvekkilinin sözleşmeye aykırı davranmadığını ve üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini savunarak, davanın reddi ile davacının tazminata mahkum edilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında 25.10.2017 tanzim tarihli Gayrimenkul Aracılık Sözleşmesi akdedildiği, bu tarihten önce 18.09.2017 tarihinde davalı ile dava dışı ... adlı bir başka emlakçı ile aynı yerin satışı için aracılık sözleşmesi imzalandığı, taraflar arasındaki sözleşmenin NOTLAR kısmına el yazısı ile yazılan "Başka emlakçı tarafından gelen alıcıya satış gerçekleşirse satıcıdan alınacak hizmet bedeli %0,5 olarak verilecek" ibaresine göre taşınmazın davacıdan başka emlakçı tarafından da satılabileceğinin öngörüldüğü, taşınmazın başka bir emlakçı tarafından satıldığı anlaşıldığından davacıya ödenecek hizmet bedelinin de gerçekleşen satış bedeli üzerinden hesap edilmesi gerektiği, davalının satışın 4.000.000,00 TL bedelle yapıldığını beyan ettiği, dosyadaki 22.07.2016 tarihli değerleme raporuna göre taşınmazın acil satış değerinin 4.160.000,00 TL olarak belirlendiği, taşınmazın satışı bu tarihten bir yılı aşkın süre sonra 27.11.2017 tarihinde yapılmış ise de, raporda belirtilen "alıcısı az" notuna göre davalının beyan ettiği 4.000.000,00 TL' nin kadri marufunda olabileceği, satış bedeli üzerinden sözleşmede belirlenen %0,5 oranına göre davacının isteyebileceği tutarın 20.000,00 TL + 3.600,00TL KDV =23.600,00 TL olacağı, davalı tarafından davacıya PTT yolu ile 11.12.2017 tarihinde aynı tutarda ödeme yapıldığı ve davacının başka alacağının da bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafça, davalının kendisine gelen teklifleri bildirmediği ve onaylamadıkları bir emlakçı vasıtasıyla taşınmazın satıldığı ileri sürülmüş ise de, sözleşmeye göre davalıya gelen tekliflerle ilgili, davacının onayını alma zorunluluğu bulunmadığı ve taşınmazı satın alan kişiye daha önce yerin kendileri tarafından gösterildiği de iddia edilmediğine göre, gelen tekliflere ilişkin bildirimin satıştan önce veya sonra yapılmasının bir önemi olmadığı, davalı tarafça, satıştan bir gün sonra bildirimin yapıldığı nazara alındığında bildirim yükümlülüğüne bir aykırılık bulunmadığı, sözleşmenin (3/b) maddesinin uygulanma imkanının bulunmaması ve (3/a) maddesinin de ihlal edilmemiş olması karşısında, (3/e) maddesinde düzenlenen cezai şartın koşullarının oluşmadığı, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı, davalının kararı vekalet ücreti ve kötüniyet tazminatı yönünden istinaf ettiği, dava tarihindeki kur ve davacı tarafından yatırılan harç nazara alındığında davanın 100.000,00 USD üzerinden harçlandırıldığı ve buna göre takip öncesi işlemiş faizin dava konusu edilmediği, yabancı para borcu ile ilgili alacaklarda talep edilen yabancı paranın dava tarihindeki efektif döviz kuru karşılığı Türk Lirası üzerinden, karar tarihindeki tarifeye göre vekalet ücreti ile nisbi karar ve ilam harcının hesaplanması gerektiği, dava değeri 100.000,00 USD'nin dava tarihindeki kur olan 3,7901 TL üzerinden karşılığı 379.010,00 TL olduğuna göre, Mahkemece bu miktar üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 13.503,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibariyle davalı lehine hükmedilmesi gereken avukatlık ücretinin 58.851,50 TL olduğu, ancak davalı lehine talep ettiği kötüniyet tazminatı şartlarının ise oluşmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılıp yeniden, davanın reddine ve davalı lehine hükmedilen karar tarihindeki ...Ü.T. uyarınca 58.851,50 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; davalının müvekkiline gönderdiği yazı ile dava konusu taşınmazın başka bir emlakçı tarafından 4.000.000 TL bedelle satıldığını, söz konusu bedelin binde beşi oranında hizmet bedelini (23.600,00 TL) müvekkile göndermeye hazır olduğunu beyan ettiğini, bu bedelin çok düşük olduğunu, davalının tapuda düşük harç ve müvekkiline düşük hizmet bedeli ödemek amacıyla satış bedelini düşük gösterdiğini, davalının müvekkili ile yaptığı sözleşmeyi ihlal ettiğini, bu nedenle müvekkiline %6+ KDV cezai şart ödemekle yükümlü olduğunu, davalının sözleşmenin ( 3.c) maddesini ihlal ettiğinden cezai şart ödemesi gerektiğini, davalı vekilince sunulan değerleme raporu, dosyada alınan bilirkişi raporunda emsal taşınmaz satış bedellerinin raporlarda gösterilmediğini, bu nedenle raporun denetime elverişli olmadığını, hükme esas alınan raporun hukukçu bilirkişi tarafından düzenlendiğini, gayrımenkul değerleme uzmanı bilirkişi tarafından hazırlanmadığından hükme esas alınamayacağını, 25.06.2019 tarihli dilekçelerinin ekinde sundukları 19.06.2019 tarihli değerleme raporunda da taşınmazın satış tarihi olan 27.11.2017 tarihi itibariyle taşınmaz satış değerinin 4.897.601,00 USD=19.275.000 TL olduğunun belirlendiğini, bu raporun denetime elverişli olduğunu, dosyaya sundukları değerleme raporu ile dosyada alınan bilirkişi raporu arasında çelişki bulunduğunu, Mahkemece bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

1. Uyuşmazlık, simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. Yukarıdaki açıklamalar ışığında; taraflar arasında 25.10.2017 tarihli gayrımenkul aracılık sözleşmesinin imzalandığı konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, özellikle sözleşmedeki notlar bölümünde el yazısı ile yazılan "gelen bütün teklifler ad soyad olarak bildirilecektir, başka emlakçı tarafından gelen alıcıya satış gerçekleşirse satıcıdan alınacak hizmet bedeli %00,5 olacak" şeklindeki düzenleme de nazara alındığında, davalıya gelen tekliflerle ilgili davacının onayını alma zorunluluğu olmadığı, sözleşmenin (3/b) maddesinin uygulanma imkanının bulunmadığı ve (3/a) maddesi de ihlal edilmediğinden ( 3/e) maddesinde düzenlenen cezai şartın koşullarının oluşmadığının anlaşılmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.