"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/75 E., 2024/502 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Samsun 2. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2021/15 E., 2023/497 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; müvekkili ...'ın beş yıl önce 38 yaşında iken davalı hastanede davalı doktor ... tarafından gerçekleştirilen doğum ile dördüncü çocuklarını dünyaya getirdiğini, bu doğum esnasında davalı doktorun, müvekkiline yaşı ve dört kez sezaryen ameliyat geçirmiş olması sebebiyle tüp ligasyonu işlemi yapılmasının uygun olacağını söylemesi üzerine davacıların işleme onay verdiklerini, işlemden sonra davalı doktorun kendilerine bir daha hamile kalınması durumunda bebeği kurtarmanın çok zor olacağından tüp ligasyonu işleminin yerinde bir işlem olduğunu söylediğini, tüp bağlama işlemi gerçekleştirildikten yaklaşık dört yıl sonra müvekkilinin 42 yaşında iken tekrar hamile kaldığını öğrendiğini, daha önce dört kez sezaryen ameliyat geçirmiş olan müvekkil ...'ın yaşını da dikkate alarak kendisinin ve bebeğinin sağlığından endişe ettiğini, 19 Mayıs Üniversitesi Hastanesine başvurduğunu, hastanede kendisiyle ilgilenen uzman doktorlar durumunun oldukça riskli olduğunu, kendisinin ve bebeğinin sağlığının tehlike altında olduğunu, daha önce dört kez sezaryen ameliyat geçirmiş olması sebebiyle dikişlerinin patlama riskinin bulunduğunu ve bu sebeple yataktan çok fazla kalkmaması gerektiğini, bir işte çalışmasının mümkün olmadığını belirttiklerini, doktorların tüm bu uyarılarının davacıları çok endişelendirdiğini ve yıprattığını, davacının yaşının ileri olması sebebi ile çok fazla ağrıya maruz kaldığını, davacının 02/11/2020 günü çocuğun karnında hareketsiz olduğunu fark ettiğini, bebeğin kalp atışının tehlikeli olacak şekilde yavaşlaması nedeniyle davacının 43 yaşında 8.5 ayık olarak bebeğini erken doğum yaparak kucağına aldığını, çocukta kalça çıkıklığı meydana geldiğini belirterek 1.000 TL maddi tazminat, 30.000 TL manevi tazminatın çocuğun doğum tarihi olan 03/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı hastane vekili ; davacı ve eşinin hastanelerinde o dönem kadın doğum uzmanı olarak çalışan davalıya müracaat ettikleri diğer davalı hekim tarafından gerekli bilgilendirmenin yapıldığı, hekimin, eğer bundan sonra bir gebelik olursa doğumun çok riskli olacağına dair bir beyanı olmadığını, işlem sırasında hiçbir komplikasyon oluşmadığını, davacının işlemin yapılmasından beş yıl sonra davalı müvekkil hastaneye tekrar başvurduğunu, yedi hafta gebelik tespit edildiğini, böyle bir durumun düşük ihtimalle de olsa olabileceğinin işlem öncesinde de kendilerine anlatıldığı, beşinci doğum da olsa doğumun ayrıca hayati risk teşkil etmediği, gebelik takibi ve doğumunun müvekkil hastanede gerçekleştirebileceğinin hekim tarafından ifade edildiğini, doğum istemiyorlarsa kürtaj için yasal sınırlar içinde olunduğu da hekim tarafından anlatıldığını, davacılar kürtaj işlemi yaptırmayacaklarını, bebeği dünyaya getireceklerini beyan ettiklerini, davacıların, bebekte doğuştan kalça çıkığı olduğunu beyanla bu durumun anne yaşı sebebi ile meydana geldiğini iddia etmekte olduklarını, doğuştan kalça çıkığı probleminin, anne yaşı ile direkt bir ilgisi bulunmadığını, bunun yanında, davacılar oluşan beşinci gebelik sebebi ile davacı ...'in psikolojisinin bozulduğunu, psikiyatrik tedavi gördüğünü iddia etse de davacı ...'in daha önceki gebeliklerinde de psikolojik şikâyetlerinin olduğu, sürekli psikiyatri uzmanı hekime kontrolünde olduğu ve diğer gebeliği esnasında psikiyatrik ilaçlar kullandığını, bahsedilen türde ilaçları bir önceki gebeliğinde de kullandığını, davalı doktora isnat edilebilecek bir kusur bulunmadığı gibi davacıların iddia ettiği psikolojik şikâyetler ve gördüğü psikiyatik tedavilerin davalı müvekkil hastanede gerçekleşen tıbbi müdahale ile bir illiyet bağı bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istimiştir.
Davalı doktor vekili ;davalı müvekkili tarafından yapılan işlemin hekimlik ilkelerine, hasta haklarına, tıbbi standart ve etik kurallar ile ilgili mevzuata uygun olarak yapıldığını, somut olayda kusur ve zararın oluşmadığını, iddia edilen zarar ile tıbbi müdahale arasında illiyet bağı bulunmadığını, davalı doktor müvekkilinin davacı ...'i uzun yıllardır takip ve tedavi ettiği için daha önceki gebeliklerinde de psikolojik şikayetlerinin olduğunu, dolayısıyla bu son gebelik dolayısıyla oluşan bir psikolojik rahatsızlık olmadığını, onam metninin yeterli olduğunu ve tarafların bunu imzaladıklarını, davacıda karın içinde yapışıklıklar mevcut olduğunu, tüp ligasyon işlemi yapıldıktan sonra yapışıklıklar sebebi ile gerilme ve rekanalize olma durumu ihtimal dahilinde olduğunu davalı doktorun usulüne uygun olarak her iki tüp için de ligasyon işlemini yaptığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; aydınlatılmış onam formuna göre davacının tekrar gebe kalabileceği ihtimalini bilebilecek durumda olduğu, davacının gebe kalmasının hekimin bir eksikliğinden kaynaklanmadığı, davalı doktorun yapılan işlemlerde bir kusur veya ihmalinin bulunmadığı, davalılara atfı kabil kusur bulunmadığı gerekçesiyle; davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş; karara karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; başvurunun esastan reddine karar verilmiş; karara karşı davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; aydınlatılmış onam metninin yeterli olmadığı, yerel mahkemenin davalılara atfı kabil kusur bulunmadığı yönündeki değerlendirmenin uygun olmadığı bu sebeplerle kararı usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, doktor hatası iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Temyizen incelenen kararı ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporu ve bilirkişi kurulu raporu ile davalı doktorun eylemlerinin tıp kurallarına uygun olduğu, meydana gelen tıbbi sonucun komplikasyon olarak nitelendirilmesine, buna göre kusurun olmamasına, operasyon için onam alınmasına, hastane veya doktora sorumluluk yüklenemeyeceğinin anlaşılmasına göre, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacılara iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.02.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.