Logo

3. Hukuk Dairesi2024/1559 E. 2024/3412 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar ile davalıların murisi arasında taşınmaz ve araçların devrine ilişkin inanç sözleşmesi yapıldığı iddiasına dayalı alacak davasının ispatı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacılar tarafından inançlı işlem iddiasını destekleyen yazılı delil başlangıcı niteliğinde herhangi bir belge sunulamadığı, inşaat yapım sözleşmesi ve makbuzların inançlı işlem iddiasını ispatlayamayacağı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi’nin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1216 E., 2024/330 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 15. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/113 E., 2023/97 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm verilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; müvekkilleri ile bir kısım davalıların murisi ...'nin kardeş olduklarını, ...'nin emekli olduktan sonra inşaat işleriyle uğraşan müvekkillerinin yanına geldiğini, müteahitlik belgesi aldığını, aralarındaki anlaşmaya göre ...'nin yapılacak inşaatın yalnızca takibini ve koordinasyonunu yapacağını bunun karşılığında 13.000,00 TL alacağını bundan başka bir hak talep etmeyeceğini, alacağının aynı gün kendisine ödendiğini, müvekkillerinin inşaat yapmak üzere ortak satın aldıkları arsayı aralarındaki güven ilişkisine dayalı olarak ...'nin üzerine tescil ettirdiklerini, müvekkillerinin başka bir işten kaynaklanan taşınmaz alacağının da müvekkillerinin o sırada işlerinin yoğun olması sebebiyle tapuya gidememelerinden dolayı ... tarafından tapuda devralındığını, halen mirasçılarının konut olarak kullandığı dairenin müvekkillerinin katkılarıyla satın alındığını ve içinin de müvekkilleri tarafından yapıldığını, yine müvekkillerine ait olan iki otomobilin bedelsiz olarak ... adına tescil edildiğini, ...'nin üçüncü kişilere karşı yüksek profilli müteahhit olarak görünmesini amaçladıklarını, ...'nin inşaata emek veya maddi bir katkısının olmadığını, emekli maaşını hiç kullanmadan tüm bu taşınmaz ve otomobilleri satın almaya gücünün yetmeyeceğini, bunların aralarındaki güven ilişkisi nedeniyle ve sonra iade edilmek üzere kendisine devredildiğini ama iade edemeden vefat ettiğini, davalı mirasçılarının da iade etmediğini, diğer davalı ...'in davalı ...'nin dayısı olup tüm bunlardan haberdar olmasına rağmen kötüniyetli olarak ve mal kaçırmak gayesiyle taşınmazları tapuda üzerine devraldığını ileri sürerek anlaşmalı olarak bir kısım davalılar murisine devredilen 5 adet taşınmaz ve 2 adet otomobilin karşılığı olarak fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL 'nin faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 15.02.2022 tarihli ıslah dilekçesiyle talep sonucunu 1.478.578,00 TL'ye çıkartmıştır.

II. CEVAP

1. Davalı ..., ... ve ... süresi içinde davaya cevaplarını sunmamışlardır.

2. Davalı ... vekili, alacağın zamanaşımına uğradığını, diğer davalılarla müvekkili arasında iddia edildiği gibi bir anlaşma olmadığını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın inanç sözleşmesinin yazılı delil başlangıcının bulunduğu hallerde tanıkla ispat edilebileceğini, davacılar ile bir kısım davalılar murisi ... arasındaki "İnşaat Yapım Sözleşmesi" ile inşaat malzemelerinin ödemelerine ilişkin makbuzların yazılı delil başlangıcı olduğu, ...'nin OYAK'taki parasının çekilmediğinin, maaşlarına dokunulmadığnın ve ...'nin inşaata hiçbir sermaye koymadığının anlaşıldığı, bu şekilde 5 adet ve 2 aracı edilebilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, buna göre davacıların bu malları ağabeyleri olan ...'ye bedelsiz olarak mali durumunun iyi gözükmesi için verdikleri sonucuna varıldığı, taşınmazları mirasçılardan satın alan diğer davalı ...'in de, satışta gösterilen bedellerinin taşınmazların değerine göre düşük olması, davalı ...'nin dayısı olması ve ceza yargılamasında ...'nin icra nedeniyle taşınmazlarını dayısına sattığını ancak bedel almadığını söylemesi nedeniyle kötüniyetli olduğunun ve satışın muvazaalı yapıldığının anlaşılması nedeniyle sorumlu olduğu gerekçeleriyle davanın tüm davalılar yönünden kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davalı ..., ... ve ... vekili, inşaat yapım sözleşmesi ve makbuzların yazılı delil başlangıcı mahiyetinde olmadığını, tanık beyanlarının karara esas alınamayacağını, davacıların davalılar murisi ölüm döşeğindeyken zorla 500.000,00 TL bedelli iki adet çek imzalattırdıklarını ve çeklerin tahsili için takibe geçtiklerini, ancak yapılan şikayet üzerine ağır ceza mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda davacılar ... ve ...'nın cezalandırılmasına karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, ıslah ile artırılan kısma dava tarihinden itibaren faiz işletilemeyeceğini belirterek kararı istinaf etmiştir.

2. Davalı ... vekili, inşaat yapım sözleşmesi ve makbuzların yazılı delil başlangıcı mahiyetinde olmadığını, tanık beyanlarının karara esas alınamayacağını, müvekkilinin araçlarla bir ilgisinin olmadığını, zamanaşımı itirazının değerlendirilmediğini belirterek kararı istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin delil başlangıcı olarak kabul ettiği inşaat yapım sözleşmesinde ve makbuzlarda, davaya konu taşınmazların aslında davacılara ait olduğu ve taraflar arasındaki güven ilişkisi nedeniyle davalılar murisi adına tescil edildiği hususunu doğrulayan herhangi bir açıklamanın bulunmadığı bu nedenle delil başlangıcı olarak kabul edilemeyeceği, davalılar murisi ile davacıların kardeş olması nedeniyle birlikte iş yaparak kazancı paylaşmalarının hayatın olağan akışına uygun olduğu, nitekim inşaat yapım sözleşmesi ile aynı tarihte yapılan satış ile taşınmazın kardeşe eşit hisse ile pay edildiği, davacı tarafa yemin delilinin hatırlatılmış olmasın rağmen davalılara yemin teklif etmedikleri, sonuç olarak inançlı işlem iddiasının kesin delil ile kanıtlanamadığı gerekçesi ile davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili, dava dilekçesindeki iddiaları tekrar ederek, inançlı işlemin tüm dosya kapsamı ve özellikle tanık beyanları ile ispatlandığını, davalı ...'nin ceza mahkemesi önünde taşınmazlarını bedelsiz olarak diğer davalı ...'e devrettiğini beyan ettiğini belirterek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, inanç sözleşmesi iddiasına dayanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (6100 sayılı Kanun) 202 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır. İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. İnanç sözleşmesi, 5.2.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir.

2. Somut olayda bazı taşınmazların ve otomobillerin davacıların kardeşi olan bir kısım davalıların murisine aralarındaki inanç sözleşmesi gereği devredildiği ya da doğrudan onun adına tescil edildiği, muris ölünce malların kötü niyetli olarak diğer davalıya devredildiği iddia edilmiş; bu iddialara ilişkin yazılı delil sunulamamıştır.

3.Uyuşmazlık, davada delil başlangıcı niteliğinde bir belgenin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacıların arsa maliki sıfatıyla, bir kısım davalılar murisi ...'nin ise müteahhit sıfatıyla imzaladığı, Noter tarafından onaylanmış 20.02.2014 tarihli "inşaat yapım sözleşmesi" nde 7683 ada 5 parsel numaralı taşınmaz üzerinde ... tarafından bina inşa edileceği, tüm inşaat malzemesinin işçi ücretlerinin, ruhsat masraflarının, arsa sahiplerine ait olacağı, işin takibi ve koordinasyonu için müteahhide 13.000,00 TL ödeneceği, bunun dışında bir ücret talep edilemeyeceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmeye konu edilen taşınmaz, davacı ... adına kayıtlı iken ... dahil dört kardeşinin her birine 1/5 hissesini satış suretiyle devredilmiştir. Makbuzlar ise inşaat ile ilgili ödemeler hakkındadır. Buna göre makbuzların ve de "inşaat yapım sözleşmesi"nin iddia olunan inançlı işlemi muhtemel gösteren bir belge olduğunun kabulüne imkan yoktur.

4. Somut olayda delil başlangıcı niteliğinde bir belgenin bulunmaması nedeniyle davanın ispat edilemediğinin anlaşılmasına göre, davacılar vekilinin temyiz talebinin reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

31.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.