"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1203 E., 2024/214 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/530 E., 2020/642 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı .... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili ile davalı yüklenici şirket arasında 07.09.2016 tarihinde noterde düzenleme şeklinde 5 adet gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeler ile davaya konu İstanbul İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, 2945 ada, 49 parselde Innovia 4 adlı projeden, 5 adet bağımsız bölümün toplam 1.150.266,00 TL bedelle satımı konusunda anlaştıklarını, sözleşmedeki teslim tarihinin 24 ay olup, bu sürenin 07.09.2018 tarihinde dolduğunu, kaba inşaatın bitirilmediğini ve inşaatın durduğunu, davalı inşaat firmasına 347.160,00 TL ödeme yapıldığını, davalı Bankadan toplam 803.106,00 TL bağlı kredi kullanıldığını ve 184.714,38 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin 618.391,62 TL ödemesi kaldığını belirterek, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile kredi sözleşmesinin iptalini, davalı Bankaya kredi ödemesinin durdurulmasını ve dava sonunda toplamda 618.391,62 TL kredi sebebi ile davalı Bankaya borçlu olmadığının tespitini, davalı inşaat şirketine ödediği toplam 347.160,00 TL'nin, ödeme tarihleri esas alınarak denkleştirici adalet kuralları gereğince uyarlanarak, ortaya çıkacak olan bedelin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı inşaat firmasından, davalı Bankaya ödediği 184.714,38 TL'nin ödeme tarihleri esas alınarak denkleştirici adalet kuralları gereğince uyarlanarak, ortaya çıkacak olan bedelin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı Bankadan tahsilini istemiş, 12.09.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile, denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanan 791.604,60 TL güncel bedelin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, müvekkilinin davalı Bankaya kalan 610.360,56 TL kredi sebebi ile borçlu olmadığının tespitini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... GYO vekili; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, geçerli ve haklı bir fesih iradesi bulunmadığından davacının taleplerinin mesnetsiz olduğunu, mücbir sebeplerle inşaatın geciktiğini, gecikilen sürenin inşaatın teslim süresine eklenmesi gerektiğini, davacı tarafça talep edilen faiz oranının fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ... vekili; görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunu, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, kredinin bağlı kredi olarak nitelendirilemeyeceğini, müvekkilinin davalı inşaat firması ile müteselsilen sorumlu tutulmasının hukuken mümkün olmadığını, davacı ile müvekkili arasında imzalanan kredi sözleşmesinde, taşınmazın diğer davalı satıcı tarafından hiç ya da zamanında teslim edilmemesi ve benzeri hususlarda çıkacak uyuşmazlıklardan müvekkili Bankanın sorumluluğunun bulunmadığının belirtildiğini, davacının dava açmadan önce herhangi bir başvuruda bulunup seçimlik hakkını kullanmadığını, teslim tarihinin geçmiş olduğuna ilişkin iddianın tamamen haksız ve mesnetsiz olduğunu, taşınmazın teslim süresinde mücbir ve geciktirici sebeplerinin dikkate alınmadığını, davacı sözleşmeden döndüğünden cezai şart tutarının mahsup edilmesi gerektiğini, avans faizine hükmedilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yargılama sırasında alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında, davalı Bankaya ödenen toplam 192.745,44 TL bedelin dava tarihi itibariyle ulaşabileceği değerin 251.555,90 TL, davalı şirkete ödenen toplam 347.160,00 TL bedelin dava tarihi itibariyle ulaşabileceği değerin ise 540.048,70 TL olduğunun belirtildiği, davalı inşaat şirketinin finansman sıkıntılar sebebiyle binaların yapımını tamamlayamadığı ve süresinde edimini yerine getirmediğinin anlaşıldığı, davalı Bankadan kullanılan kredinin bağlı kredi niteliğinde olduğu gerekçesiyle, taraflar arasında imzalanan 07.09.2016 tarih İstanbul .... Noterliğinin 11522, 11523, 11524, 11528, 11529 yevmiye numaralı gayrimenkul satış sözleşmelerinin ve bu sözleşme kapsamında davalı ... ile yapılan kredi sözleşmesinin haklı sebeplerle feshi ile sözleşmelerin iptaline, 540.048,70 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ... Gayrimenkul...A.Ş.'den alınarak davacıya verilmesine, davanın 243.579,97 TL'lik kısmının kabulü ile, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacının davasının 7.915,83 TL'lik kısmının reddine, ödenmeyen kredi taksitleri itibariyle 618.391,62 TL miktar itibariyle davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, Mahkemenin kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla bağlı kredi kapsamında Bankanın çekilmiş olan kredi yönünden müteselsilen sorumlu olduğu gerekçesiyle, davalıların istinaf başvurularının esastan reddine, davacının istinaf talebinin kısmen kabulüne, kararın kaldırılmasına, davanın kabulüne, toplam 791.604,60 TL tutarındaki alacağın; 173.212,99 TL'sinin davalı ... GYO A.Ş.'den dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, kalan miktar 618,391,61 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının kalan kredi taksitleri miktarı olan 610.360,56 TL itibariyle davalı Bankaya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davalı .... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
V.TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı .... vekili; müvekkili Banka ile davacı arasındaki kredi sözleşmesinin bağlı kredi olarak nitelendirilemeyeceğini, müvekkili Bankanın diğer davalı inşaat firması ile müteselsilen sorumlu tutulamayacağını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacının dava açmadan önce herhangi bir başvuruda bulunup seçimlik hakkını kullanmadığını, teslim tarihinin geçmediğini ifade ederek; kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık; gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin ve banka ile yapılan kredi sözleşmesinin feshi, sözleşmeler nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti, yapılan ödemelerin iadesi istemine ilişkindir.
Kaynağını 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 29. maddesinden alan bir "ön sözleşme" niteliğindeki taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri TBK'nın 237. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun 706 ve Noterlik Kanunu'nun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde resmi olarak düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan bir sözleşme türüdür. Geçerli bir satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağının bulunmaması hâlinde ise vaat alacaklısının 6098 sayılı TBK'nın 112. maddesine dayanarak borcun ifa edilmemesi nedeniyle uğradığı zararın tazminini isteyebileceği kuşkusuzdur.
Davalı yüklenici ile davacı arasında 07.09.2016 tarihinde noterde düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri yapılarak, davaya konu taşınmazlar davacıya satılmış ve davacı dava dilekçesinde ödediği bedelin dava tarihi itibariyle denkleştirici adalet ilkesi gereğince ulaştığı değerine hükmedilmesini talep etmiş olup, bu durumda davacı taşınmaz için davalılara ödediği bedelin güncellenmiş değerini "denkleştirici adalet ilkesi" ve "taleple bağlılık kuralı" gereğince sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde geri isteyebilir.
Bununla birlikte davacı, konutları satın almak için diğer davalı Bankadan bağlı kredi kullandığını, bu nedenle davalı Bankanın da sorumlu olduğunu ileri sürmüştür. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 30. maddesine göre bağlı kredi sözleşmesi; tüketici kredisinin münhasıran belirli bir malın veya hizmetin tedarikine ilişkin bir sözleşmenin finansmanı için verildiği ve bu iki sözleşmenin objektif açıdan ekonomik birlik oluşturduğu sözleşmedir.
Kredi verenin, tüketici kredisini, belirli marka bir mal veya hizmet satın alınması ya da belirli bir satıcı veya sağlayıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile vermesi durumunda, ortada bir bağlı kredinin var olduğu söylenebilir. Bunun sonucu olarak, satın alınan malın veya hizmetin hiç ya da zamanında teslim veya ifa edilmez ise satıcı, sağlayıcı ve bağlı krediyi veren Banka tüketicinin satış sözleşmesinden dönme veya bedelden indirim hakkını kullanması halinde müteselsilen sorumlu olurlar.
Somut uyuşmazlıkta; davalı inşaat şirketinden taşınmaz satın alan davacıya, davalı Banka tarafından kullandırılan kredi niteliği itibariyle bağlı kredidir. Bu durumda davalı Bankanın hesap edilen bedelden diğer davalı yüklenici şirket ile birlikte bağlı kredi limitiyle sorumlu tutulmasının yerinde olduğunun anlaşılmasına göre, davalı Bankanın temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,27.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.