"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/473 E., 2023/338 K.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili tarafından davalıya, 2005 yılı ekonomik raporunun hazırlanması karşılığında 26.03.2007 tarihinde 25.000,00 TL ödeme yapıldığını, 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 100. maddesine göre yapılan denetim sonucunda 2006 yılında danışmanlık hizmeti çerçevesinde davalıdan alınan hizmetin bedeli ödenmiş olmasına rağmen hiçbir dayanağı olmadığı hâlde 2006 yılında hazırlanan 2005 yılı ekonomik raporu karşılığında 25.000,00 TL+KDV ödemesi yapılarak odanın zarara uğratıldığının tespit edildiğini, ödenen bedelin faizi ile birlikte iadesi hususunda davalıya yapılan bildirimlere rağmen ödemede bulunulmadığını, başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının iddiasının sebepsiz zenginleşmeye dayandığını, söz konusu ödeme ve ödemeye sebep olan sözleşmenin 818 sayılı Borçlar Kanunu (818 sayılı Kanun) döneminde imzalandığını, bu nedenle uygulanması gereken bir senelik zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının hakkını öğrenme tarihinin dava dilekçesinde belirtildiği şekilde en geç 10.06.2011 tarihi olduğunu ve icra takibinin başlatıldığı 19.12.2012 tarihine kadar zamanaşımının geçtiğini, bileşik faiz uygulanamayacağını, davaya konu 25.000,00 TL’nin 2006 yılı ekonomik raporu düzenlemesi karşılığında ödendiğini, yıllık ekonomik raporun danışmanlık sözleşmesi kapsamında değerlendirilemeyeceğini savunarak, davanın reddini ve müvekkili lehine kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 16.10.2014 tarihli kararıyla; 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 66. maddesi hükmü uyarınca sebepsiz zenginleşme zamanaşımı süresinin 1 ve 10 yıl olduğu, davacının 01.10.2012 tarihinde 1 yıllık kısa zamanaşımı süresi dolduktan sonra davalıdan ödeme talep ettiği, taraflar arasında akdedilen danışmanlık konulu hizmet sözleşmeleri ile yıllık rapor hazırlanmasına dair sözleşmelerin davalıya yüklediği borçların farklı olduğu, 06.03.2007 tarihinde imzalanan yıllık rapor hazırlanmasına dair sözleşmenin geçerli bir şekilde kurulduğu ve tarafların ifası sonucunda sona erdiği, açıklanan nedenlerle davacının ödemiş olduğu meblağın iadesini isteyemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1. Mahkemenin 16.10.2014 tarihli kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 22.03.2016 tarihli ilamla; davacının diğer temyiz itirazları incelenmeksizin, Mahkemece davanın hem zamanaşımı nedeniyle hem de esastan reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
2. Bozmaya uyan Mahkemenin 16.02.2017 tarihli kararıyla; davacının fazla ödeme yapmış olduğunu 10.06.2011 tarihli Bakanlık yazısını tebliğ alarak öğrendiği, sebepsiz zenginleşmede zamanaşımı süresinin 1 ve 10 yıl olduğu, davacının 01.10.2012 tarihinde davalıdan ödeme talep etmesinin 1 yıllık kısa zamanaşımı süresi dolduktan sonra gerçekleştiği, davanın bir yıllık zamanaşımı geçtikten sonra 18.07.2013 tarihinde açıldığı, davalının cevap dilekçesi ile süresinde zamanaşımı itirazında bulunduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
3. Mahkemenin 16.02.2017 tarihli kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 29.04.2019 tarihli ilamla; taraflar arasındaki uyuşmazlığın, danışmanlık hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı, 818 sayılı B.K 125.maddesi (6098 sayılı TBK'nın 146. maddesi) gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçerli olduğu, Mahkemece sözleşme ilişkisi nedeniyle 10 yıllık zamanaşamı süresinin uygulanması gerektiği gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
4. Bozmaya direnen Mahkemenin 28.11.2019 tarihli kararıyla; davalının ödemenin yapıldığı tarih olan 2007 yılında taraflar arasında danışmanlık hizmeti verilmesine ilişkin sözleşme olduğunu kabul etmediğini, sadece yıllık ekonomik rapor verilmesine ilişkin anlaşma olduğunu bu anlaşma gereğini de yerine getirerek ücretini aldığını belirttiği, ancak yıllık ekonomik rapor verilmesi anlaşması olduğunu ispat edemediği, davacının 2007 yılında davalı ile danışmanlık yapılmasına ilişkin sözleşme olduğunu ve verilen yıllık ekonomik raporunda bu danışmanlık sözleşmesi kapsamında olduğunu yazılı delille ispat etmesi gerektiği, davacı tarafın bu konuda yazılı sözleşme ve yazılı delil başlangıcı olabilecek belge sunmadığı bu nedele ödenen paranın sebepsiz ödendiği, uyuşmazlığın Borçlar Kanunu'nun 66. maddesi hükmü uyarınca sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında kaldığı, davacının fazla ödeme yapmış olduğunu 10.06.2011 tarihli Bakanlık yazısını tebliğ alarak öğrendiği, sebepsiz zenginleşmede zamanaşımı süresinin 1 ve 10 yıl olduğu, davacının 01.10.2012 tarihinde davalıdan ödeme talep etmesinin 1 yıllık kısa zamanaşımı süresi dolduktan sonra gerçekleştiği, davanın bir yıllık zamanaşımı geçtikten sonra 18.07.2013 tarihinde açıldığı, davalının cevap dilekçesi ile süresinde zamanaşımı itirazında bulunduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
5. Mahkemenin 28.11.2019 tarihli kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca verilen 29.09.2022 tarihli ilamla; taraflar arasında sözleşme ilişkisi mevcutken uyuşmazlığın; sebepsiz zenginleşme kurallarına göre değil, sözleşme hukuku çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
6. Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasındaki uyuşmazlığın danışmanlık hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı, hizmet sözleşmeleri ile yıllık rapor hazırlanmasına dair sözleşmenin davalıya yüklediği borçların farklı olduğu, 06.03.2007 tarihinde imzalanan yıllık rapor hazırlanmasına dair sözleşmenin geçerli bir şekilde kurulduğu ve taraflarca ifası sonucu sona erdiği, danışmanlık hizmeti vermek işi ile yıllık rapor hazırlanmasına ilişkin işlerin farklı işler olduğu, bu nedenle davalının ayrı ayrı ücrete hak kazandığı, davacı tarafça da ayrı ücret ödendiği, davalının yapmış olduğu işin karşılığını aldığı ve sebepsiz zenginleşmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davalı tarafın 26.03.2007 tarihinde kendisine ödenen 25.000,00 TL bedelin 2006 yılı ekonomik raporu için alındığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, 2006 yılı ekonomik rapor hazırlanması hizmeti için müvekkili tarafından davalıya 02.05.2008 tarih ve 173-16 sayılı Yönetim Kurulu Kararı doğrultusunda 05.05.2008 tarih ve 11300 sayılı Gider Pusulası ile net 25.000,00 TL ödeme yapıldığını, davalıya 26.03.2007 tarihinde yapılan ödemenin 2005 Yılı Ekonomik Raporunun hazırlanması için yapıldığının açık olduğunu, müvekkili ile davalı arasında 15.07.2005 tarihinde imzalanan Danışmanlık Hizmet Sözleşmesi ile 01.07.2005-30.06.2006 tarihleri arasında ekonomik konularda ATSO'ya görüş ve rapor sunması, ilgili birimlerin çalışmalarını yönlendirmesi ve danışmanlık konusu ile ilgili toplantılara ATSO adına katılım sağlaması konularında davalıdan destek alındığını, sonrasında, Oda Yönetim Kurulunun 19.12.2005 tarih ve 46-32 sayılı kararı ile davalıdan alınan danışmanlık hizmeti süresinin 31.12.2006 tarihine kadar uzatıldığını, danışmanlık hizmeti ödemeleri dikkate alındığında davalının 2005 ve 2006 yıllarında müvekkiline danışmanlık hizmeti verdiği ve kendisine danışmanlık ücreti ödendiğinin sabit olduğunu, imzalanan danışmanlık hizmet sözleşmelerinde, hizmet alınan danışmanın ekonomik konularda görüş ve rapor sunması ve ilgili birimlerin çalışmalarını yönlendirmesi gerektiğinin açıkça belirtildiğini, yıllık Ekonomik Rapor hazırlama ya da hazırlanmasına destek olma işinin imzalanan danışmanlık sözleşmelerinin gereği olduğunu, hali hazırda danışmanlık ücreti alan davalının ekonomik raporun hazırlanmasına yönelik aldığı ücretin haksız alındığını, ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak nedeniyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Temyize konu edilen Mahkeme kararının; uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde inceleme ve araştırma yapılarak yine bozma kararında belirtilen hukuki esaslar gereğince verildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve yerinde olduğu, yıllık ekonomik rapor hazırlanmasına ilişkin işin danışmanlık hizmet sözleşmesi kapsamında değerlendirilemeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 439 uncu maddesi gereğince ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
6100 sayılı Kanun’un Geçici 3. maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 03.02.2025 tarihinde oybirliği ile karar verildi.