"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2017/654 E., 2023/1157 K.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili Banka ile davalılar arasında tüketici kredisi sözleşmesi imzalandığını, davalı ...'ın tüketici kredisini vadelerinde ödemediğini, diğer davalıların kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olmakla borcun tamamını ödemekle sorumlu olduklarını, davalı kefil F Profil şirketinin ise müvekkili Bankanın davalı ... ve bunun gibi yüzlerce borçluya kredi kullandırmasını sağladığını, yani davalı şirketin dava konusu kredi ilişkisinin asıl borçlusu konumunda olduğunu, davalılar kendilerine gönderilen ihtarnameye rağmen borçlarını ödemediklerinden temerrüde düştüklerini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere 18.071.046.337 TL'nin davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini, asıl alacağa dava tarihinden itibaren %180 oranında temerrüt faizi yürütülmesini, BSMV'nin de sözleşme gereği davalılardan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili; davaya konu sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin kredi sözleşmesine kefil olmadığını, asıl borçlu olarak gösterilen davalının hiçbir zaman davacı Bankadan kredi kullanmadığını, bu durumun İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/320 E. sayılı dosyasıyla tespit edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
2.Davalı ...Ltd.Şti., ... ve ... cevap dilekçesi vermemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 12.11.2015 tarihli kararıyla; sözleşmedeki imzaların davalı şahısların eli mahsulü olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle, davalılar ... ve ... yönünden davanın reddine, sözleşme asıl borçlusu ... ve ....Ltd. Şti. yönünden davanın kabulü ile 1.921,35 TL'si asıl alacak olmak üzere toplam 17.900,83 TL'nin bu davalılardan müşterek müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, dava tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık % 106,08 oranında temerrüt faizi yürütülmesine karar verilmiş; karara karşı süresi içinde davacı vekili, davalı ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Kapatılan Yargıtay 13. Hukuk Dairesince verilen 17.04.2017 tarihli ilamla; davacının tüm itirazlarının reddedildiği, davalı ... yönünden; davalı ...'a dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği, ayrıca hükme esas alınan bilirkişi raporunun da hiç tebliğ edilmediği, usulünce yapılmış tebligat olmadan yargılamaya devam edilip yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru görülmediği, davalı ... yönünden; davanın reddedilmesi nedeniyle kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine nisbi yerine maktu vekalet ücreti takdir edilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamı, hüküm kurmaya elverişli bulunan 24.10.2018 tarihli bilirkişi raporu, 31.05.2023 tarihli ATK raporu ile tüm dosya kapsamı uyarınca; kredi sözleşmesinde kredi kullanan sıfatıyla atılan imzanın ve kasa tediye fişinde davalı ... adına atılan imzaların bu davalıya ait olmadığı, davalı ...'ın dava konusu kredinin temini ve alınmasında hukuki sorumluluğunun bulunmadığı, yine bozma ilamında belirtildiği üzere davalı ... lehine nisbi vekalet ücretine hükmedildiği, Yargıtay ilamında yukarıda bahsi geçen hususlar dışında bir bozma yapılmadığı, dolayısıyla Mahkeme kararının diğer davalılar açısından kesinleştiğinin anlaşıldığı, icrada tereddüt uyanmaması için bozma öncesi davalılar ..., ..., ..Ltd.Şti. hakkında verilen hükümlerin bu hükümde de tekrar edildiği gerekçesiyle, davanın davalılar ..., ... ve ... yönünden reddine, davanın davalı ...Ltd. Şti. yönünden kabulü ile, 1.921,35 TL'si asıl alacak olmak üzere toplam 17.900,83 TL'nin bu davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, dava tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %106,08 oranında temerrüt faizi yürütülmesine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; bir kısım davalılar bakımından davanın reddedilmesinin doğru olmadığını, imza incelemelerinin usulüne olarak uygun yapılmadığını, davalı ...'dan imza örneği alınmasına dair ara karar kurulmuşsa da bu kararın yargılamanın hiçbir aşamasında yerine getirilmediğini, imza itirazında bulunan davalı taraf, Mahkemenin ara kararını yerine getirmediğinden imza itirazından vazgeçmiş sayılması gerektiğini, gerekçeli karara esas alınan ATK raporuna karşı itiraz ettiklerini ancak itirazlarının dikkate alınmadığını, hükme esas alınan ATK raporunda izah edilen nitelikleri taşıyan belgelere göre inceleme yapılmadığının görüldüğünü, davalı ... haricindeki diğer davalılar ... ve ... yönünden ATK raporu alınmadığını, salt 08.12.2018 tarihli bir bilirkişi incelemesine göre müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatına haiz bu kişiler yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını ifade ederek; kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, tüketici kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından, dava konusu kredi tutarının davalı şirket tarafından kullanıldığı, kredi alınmasındaki asıl amacın, davalı firmaya finansman sağlanması olduğu, esasen dava dışı pek çok firma çalışanına aynı şekilde kredi kullandırıldığı, firmanın şahsi ve ayni teminat verdiği, sonuçta kredinin geri ödenmediği anlaşılmaktadır. Davacı bankanın, davalı firmaya kullandırdığı kredilerin geri ödenmemesi üzerine Bankanın yetkili müdürlerince sahte kimlik bilgisi ve üçüncü kişinin katılımı ile mevduat hesabı açılarak, başka bir müşterinin hesabından para aktarılıp işletilerek elde edilen paranın davalı firma hesabına havale edildiği, bilahare davalı firma hesabından ya da hayali yaratılan bir hesaptan esasen banka kaynakları kullanılmak suretiyle, kredi ödenmiş gibi gösterilerek ibranameler düzenlendiği, Banka görevlilerinin ceza mahkemesinde yargılandığı ve sahtecilik suçundan mahkum oldukları, söz konusu ibranamelerin gerçek olmadığı, hayali hesaptan ödeme üzerine düzenlendiğinin, eldeki dava dosyası, İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.05.2009 tarihli ve 2006/320 E., 2009/201 K. sayılı ilamı ve temyiz incelemesi Dairece yapılan emsal dava dosyaları içeriklerinden açıkça anlaşılmaktadır.
Mahkemece; uyulan bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak, yine o ilamda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verilmiş olmasına, bozma ilamının kapsamı dışında kalarak kesinleşen kısımlar hakkında Mahkemece yeniden inceleme yapılmasına imkan bulunmamasına ve özellikle yargılama sırasında alınan bilirkişi ve ATK raporlarında, dava konusu sözleşmedeki imzanın davalı ...'a ait olmadığının tespit edildiği, davalı firmanın şirkete finansman yaratmak amacıyla kredi kullandırıp, kredi miktarlarını kendisinin tahsil ettiği ve geri ödemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439. maddesi gereğince ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.