"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk(Tüketici) Mahkemesi
SAYISI : 2019/404 E., 2023/354 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, bozmaya uyan Mahkemece görevsizlik kararı verilmiştir.
Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; müvekkilleri ile davalı arasında taşınmaz alım satım sözleşmeleri yapıldığını, sözleşmelere konu taşınmazların teslim edilmediğini, inşaatın tamamlanmasına engel eksiklikler ile ayıplı imalatların bulunduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, 87.371,00 TL eksik işler bedeli ile 319.586,40 TL gecikme cezası olmak üzere toplam 406.957,40 TL'nin sözleşmelerde kararlaştırılan teslim tarihinden itibaren işleyecek ticari işlerde uygulanacak temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, gecikmeden ötürü teslimi gerçekleşmeyen taşınmazlara dair emsal kira alacağının teslim tarihinden itibaren tahsilini talep etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacılara ait taşınmazlarda herhangi bir eksiklik olmadığını, inşaatın belirlenen sürede tamamlanmış olduğunu, davacıların da 2012 yılında gelip taşınmazlarda tatillerini yaptığını, teslimin yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 22.01.2015 tarihli ve 2013/329 E., 2015/11 K. sayılı kararıyla; dava konusu edilen taşınmazların zamanında davacı tarafa teslim edilmiş olduğu, taşınmazlarda eksik ve ayıplı iş bulunmadığı, kullanıma hazır olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 30.09.2019 tarihli ve 2016/16949 E., 2019/9165 K. sayılı ilamıyla; "...sözleşmede 30-31.05.2012 tarihlerinde taşınmazların teslim edileceği kararlaştırılmış olup anılan tarihlerde taşınmazların davacılara teslim edildiğini ispat yükü davalı tarafa aittir. Dosya kapsamında, davalının teslime ilişkin olarak davacıların temerrüde düşürüldüğüne ilişkin delil olmadığı gibi teslime ilişkin tutanak da bulunmamaktadır. Hal böyleyken, 31.05.2012 tarihli cevabi ihtarnamede taşınmazların teslim edilmediğinin davalının kabulünde olduğu, teslime ilişkin ispat yükünün davalı tarafta olduğu nazara alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği..." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın ticari dava niteliğinde olduğu, ticari davada karar verebilecek mercinin yeni kurulan Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, somut uyuşmazlıkta görevsiz hale geldiği gerekçesiyle, Mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davaya konu uyuşmazlığın tüketici işlemi olduğu, davacılar ..., ... ve ... ile davalı arasında ayrı ayrı imzalanan sözleşmelerde 1 adet bağımsız bölümün ve davacı ... ile davalı arasında ise her birinde 3 ayrı bağımsız bölüme ilişkin iki ayrı sözleşme düzenlendiği, müvekkillerinin taşınmazları ticari veya mesleki olmayan amaçlarla ve kendisi ve/veya akrabaları için konut (mesken) amaçlı kullanmak üzere satın aldıkları, müvekkillerin söz konusu taşınmazları ticari bir amaçla kullandığına dair bir tanık beyanı veyahut karşı tarafın ileri sürmüş olduğu yazılı belge bulunmadığı, dava konusu uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, kararda dava konusu uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş ise de uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olduğuna dair herhangi bir gerekçe kurulmaksızın karar verilmesinin de hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taşınmaz satım sözleşmesinden kaynaklanan eksik iş bedeli, gecikme cezası ve kira tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (4077 sayılı Kanun) 2 ve 23 üncü maddesi
2. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (6502 sayılı Kanun) 73 üncü maddesi
3. Değerlendirme
1.Dava, taşınmaz satış sözleşmesi uyarınca alınan taşınmazların davacılara süresinde teslim edilmemesi nedeniyle gecikme cezası, kira tazminatı ve eksik işler bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davaya konu uyuşmazlığın ticari iş niteliğinde ve Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevine giren dava ve işlerden olduğu; Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı gereğince "Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Aydın ilinin mülki sınırları" olarak belirlendiği gerekçesiyle; mahkemenin görevsizliğine ve talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili Aydın Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
2. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Kanun'un “Kapsam” başlıklı 2 inci maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanun'un 3 üncü maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
3. Yine karar tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)'nun 4 üncü maddesinde; aynı Kanun'un 21 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince her iki taraf için ticari sayılan hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari dava olabilmesi için, uyuşmazlığa konu sözleşmenin taraflardan biri için ticari iş niteliğinde olması yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
4. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa)142 nci maddesine göre; mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir. Anayasa'nın kanuni hâkim güvencesi başlığını taşıyan 37 nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir. Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme de, hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
5.Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir. O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve 2011/11-233 E. 2011/330 K., 04.04.2019 tarihli ve 2017/11-10 E. 2019/401 K. sayılı kararları ile Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 21.02.2022 tarihli ve 2022/1073 E. 2022/2686 K. sayılı kararı aynı yöndedir).
6.Hakimler ve Savcılar Kurulunun 07.07.2021 tarihli ve 608 sayılı kararı ile yeni kurulan (Alanya, Aydın, Balıkesir, Diyarbakır, Manisa, Muğla, Sakarya ve Tekirdağ) asliye ticaret mahkemeleri ile mevcut bulunan (Adana, Ankara, Ankara Batı, Antalya, Bakırköy, Bursa, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gebze, İskenderun, İstanbul, İstanbul Anadolu, İzmir, Karşıyaka, Kayseri, Kocaeli, Konya, Mersin, Samsun, Şanlıurfa ve Trabzon) asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevreleri belirlenmiştir. Ancak halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
7.Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; davacılar ..., ..., ... yönünden uyuşmazlık konusu taşınmazların, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla, kendisi ve akrabaları için konut amaçlı kullanılmak üzere satın alındığı anlaşılmaktadır. Buna göre taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Davacı ... yönünden ise; taraflar arasındaki ilişki tüketici işlemi olarak kabul edilmese dahi ticari dava niteliğinde olmadığı, davanın Tüketici Mahkemesi sıfatıyla açıldığı genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin özel mahkemeye tabi olması ve ayrı bir Tüketici Mahkemesi olmaması sebebiyle, Mahkemece davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılması ve işin esasına girilerek hüküm tesisi gerekirken, dava konusu uyuşmazlığın hangi gerekçe ile ticari iş olarak nitelendirildiği açıklanmaksızın Ticaret Mahkemelerin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi ve talep halinde Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07.07.2021 tarihli ve 608 sayılı kararı gereğince Aydın Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
8.Kabule göre de; Görev hususu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 114’üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi gereği dava şartlarından olup, anılan Kanun’un 115’inci maddesinin ikinci bendi uyarınca dava şartı noksanlığının tespit edilmesi hâlinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, Mahkemece maddi hata ile “mahkemenin görevsizliğine” denilerek hüküm tesis edilmiş olması usule uygun bulunmamıştır.
9.Mahkeme karar başlığında tüm davacıların gösterilmemiş olması da usule uygun olmamıştır.
10.Bozma nedenine göre, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince usulden BOZULMASINA,
2.Bozma nedenine göre, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz harcının istek helinde temyiz edenlere iadesine,
1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
18.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.