"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/4534 E., 2024/1005 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 15. Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/1930 E., 2023/966 K.
Taraflar arasında birleştirilek görülen alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince; asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 10.12.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı/birleşen davada davalı vekilleri Avukat ... ve Avukat ... ile davalı/birleşen davada davacı vekili Avukat ...’ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra, işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl davada davacı vekili; dava konusu akaryakıt istasyonlarının, taraflar arasında düzenlenen 24.12.2008 tarihli işletme sözleşmesi uyarınca işleticilik hakkının davalıya verildiğini, bu anlaşma uyarınca tarafların satış üzerinden elde edilecek gelirin yarı yarıya bölüşülmesi hususunda anlaşmaya vardıklarını, ayrıca sözleşme uyarınca davalının akaryakıt istasyonları için toplam 60.000,00 TL kira ödemesi yapması gerektiğini, davalının yaklaşık 7 aydır kira ödemesi yapmadığı gibi nakit satışlardan elde ettiği gelirin % 50'sini de müvekkilinin hesaplarına aktarmadığını, bu nedenle 28.05.2013 ihtarname ile taraflar arasında düzenlenen 24.12.2008 tarihli işletmecilik sözleşmesinin feshedildiği ve sözleşmeye konu kiralananın teslimi ve borcun 2 gün içinde ödenmesinin ihtaren bildirildiğini, davalının istasyonu işletmeye devam etmekte olup müvekkilinin alacağının her geçen gün katlanarak arttığını ileri sürerek, 685.177,14 TL’nin 30.05.2013 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2.Birleşen davada davacı vekili; müvekilinin akaryakıt istasyonları 22.12.2008 tarihinden, davalının sözleşmeyi feshettiğini öğrendiği 30.05.2013 tarihine kadar aralıksız işlettiğini, ihtarın tebliği ile müvekkilinin lisans sahibi davalının talebi üzerine akaryakıt aktarımını sonlandırdığını, davalının feshe dayanak yaptığı nedenin gerçeğe aykırı olduğunu, fesih tarihi itibariyle müvekkilinin borcu olmadığını, tam tersine davalıdan 2.191.627,61 TL cari hesap alacağı, 2.034.512,96 TL vergi yükü alacağı olduğunu, davalı tarafın sözleşmeyi haksız olarak feshettiği 28.05.2013 tarihinden sözleşmenin bitim tarihi olan 05.05.2019 tarihine kadar müvekkili şirketin fesih nedeniyle mahrum kaldığı kârını ödemek zorunda olduğu ileri sürerek; 2.191.627,61 TL cari hesap alacağı ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.034.512,96 TL vergi yükü alacağı ve 1.000.000,00 TL kâr kaybının ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava etmiş, ıslah dilekçesi ile kâr kaybı alacağı talebini arttırarak 22.831.820,09 TL'ye artırmıştır.
II. CEVAP
1.Asıl davada, davalı vekili; davacının sözleşmeyi feshettiği 28.05.2023 tarihi itibariyle müvekkilinin bir borcunun olmadığını, bu tarih itibariyle müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
2.Birleşen davada, davalı vekili; davacının taleplerinin yasal dayanağı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl davada davacının, davalı tarafından kendisinden saklanan nakit alacağa ilişkin bir delili olmadığı ve yine mali kayıtlara göre alacağının bulunmadığı, davacının alacağını kanıtlayamadığı, birleşen davada; bilirkişi raporu ile davacının kanıtlanan cari hesap alacak talebi 2.033.751,83 TL ve vergilerden dolayı rücu hakkına istinaden 2.034.512,96 TL alacak talebinin yerinde görüldüğü, birleşen dosya davacısının tespit edilen herhangi bir kusuru olmaksızın sözleşmenin feshedildiği, yeni bir bayilik oluşturulmasına ilişkin makul sürenin taraflar arasındaki ticari ilişkinin ve sözleşmenin niteliğine uygun olmadığı, ürün kirası sözleşmelerinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 368 inci maddesi gereğince ard arda yapılan yenileme sözleşmeleri ile belirsiz süreli hale gelen taraflar arasındaki sözleşmesinin taraflarca 6 aylık feshi ihbar süresi vermek koşuluyla her zaman nedensiz ve iradi olarak feshedilebileceği, birleşen dosya davacısının ancak 6 aylık kâr mahrumiyeti talep edebileceği gerekçesiyle; asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne, 2.033.761,82 TL cari hesap alacağı, 2.034.512,96TL vergi yükünden kaynaklı alacak ve 2.419.283,43 TL kâr mahrumiyeti alacağı olmak üzere toplam 6.487.558,21 TL'nin 26.06.2013 temerrüt tarihinden işleyecek değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı- birleşen davada davalı ... Petrol ve Tesisleri San. ve Tic. AŞ vekili; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin hasılat kirası sözleşmesinden kaynaklandığını, yetersiz bilirkişi raporu esas alıanarak karar verildiğini, birleşen davanın kira sözleşmesi devam ederken açıldığını ve hukuki yarar bulunmadığını, kiracının teslim olgusunu ve kira bedellerini ödediğini ispat edemediğini, müvekkilinin sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini, birleşen davada davacının cari hesap alacağını ispat edemediğini, vergi alacağını talebinin rücuen alacak talebi olup davacının rücu edebileceği ödediği bir vergi bulunmadığını, kâr kaybına makul süre ile sınırlı olarak hükmedilmesi gerektiğini, gelir kaybı hesabının gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Davalı- birleşen davada davacı ... Akaryakıt Ürünleri San. ve Tic. Ltd Şti vekili; taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin bitiş tarihinin 05.05.2019 olduğunu, süre sonuna kadar kâr mahrumiyetine karar verilmesi gerektiğini, birleşen davada ticari faiz talep etmelerine rağmen yasal faize hükmedilmesinin hatalı olduğu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl davada davacının alacağını kanıtlayamadığı, asıl davanın reddine karar verilmesinde hata bulunmadığı; birleşen davada, Mahkemece alınan raporla da tespit edildiği üzere davacının cari hesap alacağının 2.033.751,83 TL olduğu, davalının sözleşmeden kaynaklı vergi ödemelerinden sorumluluğu nedeniyle adı geçen firma adına ödediği vergilerden dolayı rücu edebileceği miktarın 2.034.512,96 TL olduğu tespit edilmiş olmakla bu miktardaki taleplerin kabulünün yerinde olduğu, kâr mahrumiyeti istemi yönünden taraflar arasındaki 24.12.2008 tarihli sözleşmenin 5 yıllık sürenin bitim tarihinin 24.12.2013 olduğu, ancak sözleşmenin fesih tarihi 28.05.2013 olmakla sözleşmenin bitim tarihinden 6 ay erken feshedildiği, bu durumda, davalı-birleşen davada davacının ancak 6 aylık kâr mahrumiyeti talebinde bulunabileceği gerekçesiyle, istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Taraf vekilleri; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada alacak; birleşen davada alacak ve sözleşmenin feshinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 ve 359 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin duruşma yapmaksızın esas hakkında istinaf incelemesi yapmaları durumuna dair karar verme usulü 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde düzenlenmiştir. Buna göre bölge adliye mahkemesi; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı veya kararın gerekçesinde hata edildiği durumlarda düzelterek yeniden esas hakkında karar verir. Bölge adliye mahkemesi kararlarında yer alması gereken hususlar ise aynı Kanun'un 359 uncu maddesinde belirtilmiş olup, buna göre kararda; “Tarafların iddia ve savunmalarının özeti”, “İlk Derece Mahkemesi kararının özeti”, “İleri sürülen istinaf sebepleri” ve “Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep” yer alması gereken zorunlu unsurlardır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise; "Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." düzenlemesine yer verilmiştir.
2. Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince, taraflar arasında düzenlenen 24.12.2008 tarihli sözleşmenin, belirsiz süreli bir sözleşme olduğu ve 6 aylık feshi ihbar süresi vermek koşuluyla her zaman feshedilebileceği gerekçesiyle birleşen davada 6 aylık kâr kaybına hükmedilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince ise; 24.12.2008 tarihli sözleşmenin 5 yıl süreli olduğu, sözleşmenin bitim tarihinden 6 ay erken feshedildiği, bu nedenle 6 aylık kâr kaybına hükmedilebileceği belirlenmek suretiyle, kararın gerekçesi değiştirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmektedir.
3. O halde Bölge Adliye Mahkemesince; yukarıda yer verilen hükümler gözetilerek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni gerekçe ile yeniden davanın esası hakkında hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
4. Bozma nedenine göre, tarafların temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca usulden BOZULMASINA,
2. Bozma nedenine göre, tarafların temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
28.000,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin karşılıklı alınıp birbirlerine verilmesine,
Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.