Logo

3. Hukuk Dairesi2024/39 E. 2025/322 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı hastanede sezaryen doğum yapan davacının, rızası olmadan tüp ligasyonu ameliyatı yapılıp yapılmadığı ve bundan kaynaklanan zararın tazmini.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıya ait tıbbi kayıtlarda tüp ligasyonu işleminin yapıldığına dair kayıt bulunması, davacının tüplerinin tıkalı olduğunun tespit edilmesi ve kısırlık tanısı konulması, davalıya tüp ligasyonu yapıldığına dair karine oluşturduğu, bu nedenle tıbbi kayıtların karıştığını iddia eden davalıların aksini ispatlaması gerektiği, davalıların ise bu ispat yükünü yerine getiremediği gözetilerek, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/53 E., 2023/1921 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziantep 2. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2018/252 E., 2021/789 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle: kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, müvekkilinin 04.08.2010 tarihinde davalı şirkete ait Gaziantep ... Hastanesinde üçüncü çocuğunu sezaryen ile doğurduğunu, davalı doktor ...'in rızası olmamasına rağmen müvekkiline tüp ligasyonu (fallop tüplerinin bağlanması) işlemi yaptığını, bunu tekrar çocuk sahibi olamaması üzerine gittiği başka bir hastanede çekilen röntgen sonucunda öğrendiğini, yumurtalıklarının işlevsizlikten dolayı kuruduğunu tüplerin ameliyatla açılması halinde dahi ancak tüp bebek yoluyla hamile kalabileceğini, ayrıca müvekkilinin doğumdan sonra birtakım sağlık sorunları yaşamaya başladığını, migren, şeker, astım, sinir sıkışması ve adet düzensizliğinin baş gösterdiğini, kendi inancına göre tüplerin bağlanmasının günah olduğunu, ayrıca tıbbi olarak da yan etkilerinin bulunduğunu, bu durumun hem bedensel sağlığını hem de ruhsal sağlığını etkilediğini, ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000,00 TL maddi tazminat ile 300.000,00 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili, olay tarihinin 04.08.2010 olup davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin davacının tüp ligasyonu iddiasının doğru olmadığını, davacıya böyle bir müdahalede bulunulmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2.Davalı şirket vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının tüplerinin bağlanmadığını, aynı gün ameliyat olan F.K isimli hastanın tüplerinin bağlandığını ancak bu işlemin yanlışlıkla davacının epikriz raporuna eklendiğini gerçekte böyle bir işlemin olmadığını, F.K.'nın sezeryan ve tüplügasyon olduğunu ancak davacının sadece sezeryan olduğunun ameliyat defteri ve anestezi formundan anlaşılabileceğini, davacının sunduğu histerio sealpingografi raporunun sonuç kısmının “kontrast maddenin sağ ve sol tubalara geçişi saptanmamıştır” şeklinde olduğunu, tüplerin bağlanıp bağlanmadığının ancak yapılacak ameliyatla anlaşılabileceğini, davacının gerekirse yeniden ameliyat edilerek iddiaların araştırılması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayılı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne, 40.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, maddi tazminat talebinin ve fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalıların davacının epikriz raporunun F.K. adlı hastanın epikrizi ile karıştırılmış olduğu savunması karşısında davacının tüplerinin bağlandığına ilişkin net kanaat bildirir tıbbi bir belge getiremediği, sadece kayıtlara göre tüp ligasyon işlemi yapıldığı sonucuna varılamayacağı, davacının da yeni bir tıbbi işlem yapılmasını istemediği gerekçeleriyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalının başvurusunun kabulüyle ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasına davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, müvekkiline ait 04.09.2010 tarihli ameliyat notunda tüp ligasyonu işlemi yapıldığının yazılı olduğunu, müvekkilinin tüplerinin kapalı olduğunun dosyadaki raporlarla sabit olduğunu, davalıların kayıtların karıştırıldığı savunmasını ispatlayamadıklarını belirterek kararı temyiz etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, davacının, davalı şirkete ait hastanede, davalı doktor tarafından sezaryen ile yaptırılan doğumu sırasında kendisine "tüp ligasyonu" olarak tanımlanan, yumurtalıklar ile rahim arasında yer alan fallop tüplerinin bağlanması anlamına gelen cerrahi işleminin yapılıp yapılmadığına ve yapılmışsa davacının bu nedenle uğradığı maddi veya manevi bir zararının olup olmadığına ilişkindir.

Dosyanın incelenmesiyle, davacıya ait 04.09.2010 tarihli Hasta Epikrizinde 4020 gr erkek bebeğin doğurtulduğu ve bileteral pomeroy usulüyle tüp ligasyonu yapıldığının yazılı olduğu, Hasta Giriş- Yatış ve Kabul Formunda yer alan tedavi sonucu kısmına da sezaryen ve tüp ligasyonu işlemlerinin not edildiği, davacının ... Hastanesinde davacıya yapılan histeriosalpingografi sonucunda kontrast maddelerin sağ ve sol tubalara geçişinin saptanmadığına ilişkin radyoloji raporunun mevcut olduğu, aynı sonuçların Adli Tıp Kurumun 7. İhtisas Kurulu tarafından da incelendiği ve sağ tubaya kontrast madde geçişi izlenmezken sol tubaya az miktarda geçiş olduğu ancak distale ulaşmadığının bildirildiği, yine Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesinin histerasalpingografi raporunda da bilateral tubaya kontrast madde geçişi izlenmediğinin belirlendiği, Adli Tıp 7. İhtisas Kurulu raporunda tüp ligasyonu yapılsa dahi yeniden kanallaşma olasılığı bulunduğundan kontrast madde geçişinin gözlemlenebileceği dolayısıyla sadece histerosalpingografilerle tüp ligasyonu işleminin yapılıp yapılmadığı sonucuna varılamayacağı, tubalara cerrahi girişim yapılıp yapılmadığının ancak açık ameliyat veya laparoskopi ile anlaşılabileceği mütalaa edildiği görülmüştür.

Mahkemece üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan raporda, tüplerin tıkanmasının pelvik inflamatuar hastalık, endometriozis, geçirilmiş cerrahilere bağlı yapışıklıklar, inflamatuar barsak hastalığı ve pelvik tüberküloz gibi durumlar nedeniyle de olabileceği açıklanmıştır.

Davanın temeli vekalet sözleşmesine dayanmaktadır. Hekimin özen borcunun kapsamına teşhis ve tedaviye ilişkin kayıtların doğru tutulması yükümlülüğü de dahildir.

Davacıya ait tıbbi kayıtlarda kendisine tüp ligasyonu işlemi yapıldığının yazılı olması, davacının tüplerinin kısmen veya tamamen tıkalı olduğunun belirlenmesi ve kendisine infertilite(kısırlık) tanısı konulmuş olması davacıya tüp ligasyonu yapıldığı yönünde bir karine oluşturmuştur.

Bu durumda tıbbi kayıtların karıştırılmış olduğunu gerçekte davacıya tüp ligasyonu yapılmadığını iddia eden davalıların bunu ispat etmesi gerekir.

Davalılarca davacı ile kayıtlarının karıştırıldığı iddia edilen F.K adlı gebenin epikriz raporunda sadece sezaryen yazıldığı halde kişinin Mahkemede tanık olarak kendisine aynı zamanda tüp ligasyonu işlemi yapıldığını beyan etmesi ancak kendisine ilişkin tıbbi kayıtlarda hata yapıldığını gösterir. Davalılar, davacıya tüp ligasyonu yapılmadığına yönelik savunmalarını mevcut deliller ile ispat edememiştir.

Şu halde, Mahkemece, davacıya tüp ligasyonu işlemi yapılmadığının davalılarca ispat edilemediği gözetilerek, davacının zarara ilişkin iddialarının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.