"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1156 E., 2023/707 K.
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 13. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/71 E., 2022/29 K.
Davacı ... ile davalı ... Müdürlüğüne İzafeten İstanbul Vakıflar 2. Bölge Müdürlüğü arasındaki alacak davasına dair İstanbul Anadolu 13. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen davanın kabulüne dair karar hakkında İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalının istinaf başvurusunun esastan reddi kararının bozulması hakkında Dairece verilen 21.02.2024 tarihli ve 2023/2538 E., 2024/729 K. sayılı karardaki maddi hatanın düzeltilmesi davacı vekili tarafından 13.06.2024 tarihli dilekçe ile istenilmiş; İlk Derece Mahkemesinin 28.06.2024 tarihli ek kararı ile davacının temyiz talebinin reddine karar verilerek bozma kararı doğrultusunda dosyanın 2024/220 Esasa kaydı yapılarak yapılan yargılamada 24.09.2024 tarihinde davacı vekilinin dilekçesinin ilamdaki maddi hatanın düzeltilmesi istemine ilişkin olduğu gerekçesiyle, 28.06.2024 tarihli ek karardan rücu edilerek dilekçenin değerlendirmesi için dosyanın Daireye gönderilmek üzere esasının kapatılmasına karar verilmiş; karara karşı, davalı vekili temyiz isteminde bulunmuş; davacı vekili ise maddi hataya dayalı dilekçenin incelenmesini talep etmiş olup, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 304. maddesinde hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebileceği öngörülmüştür.
2. Dosyanın incelenmesinde, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına dair Dairece verilen ilamın (5) nolu bendinde, eldeki dosya ile bağlantılı olmayan bilgiye sehven yer verildiği, bu durumun maddi hataya dayalı olduğu, ilamda diğer hususlarda ise bir hata bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
3. Davacı vekilinin maddi hata talebinin kabulü ile hükümdeki söz konusu maddi hatanın düzeltilmesine karar verilmiştir.
4. Dairemizin 21.02.2024 tarihli ve 2023/2538 E.,-2024/729 K. ilamının 3. sayfasının (5) numaralı bendinde 1. cümleden sonra yer alan ifadenin tamamen çıkarılarak yerine, "...26.10.2018 tarihli fen bilirkişisi eşliğinde yapılan keşif sonucu düzenlenen 30.10.2018 tarihli raporda, paftayı uyguladığı taşınmazın niteliği ve bulunduğu konumu ile hukuki olarak ilk evveliyatına dair beyanda bulunmadığı; hukukçu bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 30.01.2019 tarihli kök rapor ile 24.01.2020 tarihli ek raporda, dava konusu taşınmazın ilgili Vakfiyede vakfedilen alanın içinde yer alıp almadığını ve ilgili taşınmazın bulunduğu Burgazada'nın tamamının ve/veya hangi kısımlarının ilgili vakfın kurulduğu tarihte köy ve kasaba olarak addedildiğini belirlemek gerektiği, zira keşif esnasında görüldüğü üzere, taşınmazın Burgazada'nın merkezi olarak nitelenemeyecek bir yerinde bulunduğunu, merkezi yerleşim alanından uzak bir yerde bulunmasının, bu taşınmazın ilgili vakfın kurulduğu tarihte de köy ve kasaba dahilinde, yani mülk topraklar içinde yer almayabileceğini düşündürdüğü, yönünde görüş bildirildiği; söz konusu raporlara davalı tarafın itirazı üzerine yerinde inceleme yetkisi verilerek dosyanın bilirkişilere teslim edilerek düzenlenen 13.09.2021 tarihli bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazın tapusunda bulunan Şehzade Sultan Mehmet Vakfı biçimindeki şerhin ve icare bedelinin taşınmazın evveliyatının vakfa dayandığı ve vakfın icareli usul ile taşınmazı uzun süreli kiraya verdiği, mutasarrıfının da öteden beri Avusturya tebaalı şahıslardan oluştuğu, 05.06.1935 tarihinde kabul edilen mülga 2762 sayılı Vakıflar Kanunu'nun taviz bedeli ile ilgili maddeleri mucibince dönemin taşınmaz mutasarrıfı tarafından vakıflar idaresine başvurulduğu ve taviz bedeli ödenmek suretiyle vakfiyetin 20.09.1937 tarih 551 yevmiye ile terkin edildiği (bkz Temmuz 334 tarihli Tapu Kayıt Örneği), bunun bir neticesi olarak tapu tescilinin taşınmazın mutasarrıfı üzerine yapıldığı (bkz kadastro evraklarındaki 02.09.1938 tarihli posta mütalaası ve sonraki komisyon tespiti) sonucuna ulaşıldığı, başlangıçtaki evrakta bulunan vakıf şerhinin kadastro evraklarında bulunmamasının vakfiyetin 20.09.1937 tarih 551 yevmiye ile terkin edildiği açıklaması ve tüm bu olayların 05.06.1935 tarihinde kabul edilip yürürlüğe giren 2762 sayılı mülga Vakıflar Kanunu'ndan hemen sonraki dönemlerde gerçekleşmiş olması gibi hususların kanundaki açık hükümlere rağmen taviz bedeli ödenmeksizin vakıf şerhi terkin edilemeyeceğinden (2762 sayılı Kanun'un 30. maddesi) başka bir olasılığı akıllara getirmediği, görüşüne yer verildiği; Mahkemece de söz konusu rapordaki değerlendirmeye karşı davalı tarafça sunulan itirazlar karşılanması gerektiği halde itirazlar karşılanmadan rapor doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği, anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamında davacı vekili tarafından Adalar Tapu Müdürlüğünden ve Tapu ve Kadastro II. Bölge Müdürlüğü Arşiv Hizmetleri Şube Müdürlüğü'nden alınan bir kısım belgenin dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulduğu, Adalar Tapu Müdürlüğünün 21.02.2018 tarihli yazısıyla ilgili taşınmazın tapu kaydı ve tapu kütük fotokopisinin sunulduğu, davacı vekilinin 18.05.2018 tarihli delil dilekçesi uyarınca İstanbul Vakıflar 2. Bölge Müdürlüğü'ne yazılan yazı doğrultusunda istenilen belgelerin sunulduğu, İstanbul Tapu ve Kadastro Müdürlüğü 2. Bölge Müdürlüğü'ne yazılan yazıya ise kadastro tutanaklarının mahalli Tapu Müdürlüklerinde bulunduğuna dair cevap verildiği, görülmüştür.
Bu tür davalarda, vakıf türünün belirlenmesi ve belirlenen vakıf türüne göre, çekişmeli taşınmazda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığının, taviz bedelinin ödenip ödenmeyeceğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmadan saptanması, önem kazanmaktadır. " ifadesinin eklenmesi suretiyle ilamın DÜZELTİLMESİNE,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,26.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.