"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/3051 E., 2023/3558 K.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 15.04.2025 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalı vekilleri Avukat ... ve Avukat ... ...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalının hizmet alanında bulunan mevcut trafo tesisinden ihtiyacı olan elektrik bağlantısının yapılabilmesi için gerekli olan yer altı kablo tesisi işini, davalı tarafça uygun görülen proje kapsamında davacının inşa ettiğini, geçici kabul işlemlerinin ise 07.11.2008 tarihinde gerçekleştirildiğini, ilgili mevzuat uyarınca davacı tarafından karşılanan tesis bedelinin davalı tarafından iade edilmesi gerektiğini, ancak talebinin reddedildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davaya konu yer altı kablo tesisi işine ait 982.285,39 TL yatırım bedelinin 07.11.2008 tarihinden itibaren aylık tüketici fiyat endeksi oranında faiz güncellemesi yapılarak dava tarihindeki güncel bedelinin tespiti ile bu bedelin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 06.10.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 2.411.509,41 TL'ye yükselterek, 982.285,39 TL'nin dava tarihinden, ıslahla artırılan 1.429.224,02 TL’nin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacı tarafından talep edilen yatırım bedelinin ilgili mevzuat kapsamında yalnızca "geri ödeme başvurusunun yapıldığı tarihte kullanım yeri maliki'' tarafından talep edilebileceğini, bu kapsamda davacının mülkiyet hakkını ispat edici belge sunamadığını, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiş, ıslah edilen miktara karşı zamanaşımı definde bulunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin16.12.2020 tarihli kararıyla; 04.06.2020 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak, eldeki davanın taraflar arasındaki eser sözleşmesi uyarınca meydana getirilen esere dair yatırım bedelinin tahsili istemiyle açıldığı, davalının cevap dilekçesi ile aktif husumet itirazında bulunduğu, bu hususun araştırılmasına yönelik Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna (EPDK) yazılan yazıya verilen cevabi yazıda; yatırım bedelinin, ödeme başvurusunun yapıldığı tarihte kullanım yeri maliki tarafından talep edilebileceğinin bildirildiği, dolayısıyla davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, davaya konu yer altı kablo tesisi işinin davalı tarafça tasdiklenmiş proje kapsamında davacı tarafından yapıldığı, 07.11.2008 tarihinde geçici kabul işleminin sonuçlandırıldığı, işin 2008 yılı TEDAŞ birim fiyatlarına göre yapım bedelinin 982.285,39 TL olduğunun anlaşıldığı, tesislerin devrinden sonra taraflar arasında imzalanmış herhangi bir sözleşmeye rastlanılamadığı, 04.08.2022 tarihli ve 24836 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği'nin 38. maddesinin altıncı fıkrası uyarınca; dağıtım tesisinin, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişi tarafından geçici kabulünün yapıldığı ayı takip eden aydan itibaren geri ödemenin yapılacağı ilk taksit tarihine kadar geri ödemesi yapılmamış tutarın tüketici fiyat endeksi oranında güncelleneceği, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ile 982.285,39 TL bedelin 07.11.2008 geçici kabul tarihinden dava tarihine kadar TÜİK'in parasal değer güncelleme raporuna göre ulaştığı miktarın 2.411.509,41 TL olarak hesaplandığı, dava konusu eserin tamamlanıp davalıya teslim edilmesine rağmen davalı tarafça kesin kabul işlemi yapılmadığı için zamanaşımının başladığından da söz edilemeyeceği gerekçesiyle; davanın kabulü ile 2.411.509,41 TL alacağın 982.285,39 TL'sinin dava tarihinden, 1.429.224,02 TL'sinin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin 29.03.2022 tarihli kararıyla; İlk Derece Mahkemesince hukuki nitelendirmenin hatalı yapıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmadığı, zira tarafların iş sahibi ve yüklenici konumunda olmadığı, öte taraftan hükme esas alınan bilirkişi raporunun hukuka ve mevzuata uygun olduğu, EPDK'nın Mahkemeye gönderdiği cevabi yazı dikkate alındığında davacının imalat bedelini talep etme hakkı bulunduğu, davalının cevap dilekçesinde zamanaşımı definde bulunmadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1. Dairece verilen 13.04.2023 tarihli ilamla; Bölge Adliye Mahkemesince gerekçesinde hata olduğu değerlendirilen İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
2. Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; emsal niteliğindeki Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2022/6404 E., 2023/49 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere, davacı şirketin davalı dağıtım şirketi tarafından yapılması gereken dağıtım tesisini, yapımını üstlendiği inşaat projesinin elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla gerçek vekâletsiz iş görme hükümleri çerçevesinde inşa edip bu tesisin inşasından ... masraflarını talep ettiği, uyuşmazlığının hukuki niteliğinin vekaletsiz iş görmeden kaynaklanması nedeniyle davalı dağıtım şirketinin tazmin sorumluluğunun 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 413. maddesi uyarınca belirlenmesi, bu bağlamda dağıtım tesisinin inşası için yapılan masrafın davalı dağıtım şirketinden tahsiline karar verilmesi gerektiği, davalı şirketçe tesislerin geçici kabulünde bir eksiklik veya kusur tesbit edilmediği, davaya konu imalat ve tesisin davacı şirketçe yaptırıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, davaya konu edilen tesisin dosya içerisinde bulunan belgelere göre keşif bedelinin 982.285,39 TL olduğu, davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulü ve sözkonusu alacağa talep durumu ve usuli kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğinden bahisle; davanın kısmen kabulü ile 982.285,39 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; bilirkişi heyeti tarafından düzenlenmiş denetime elverişli raporda talep edilen dava konusu 982.285,39 TL bedelin 07.11.2008 olan geçici kabul tarihinden 27.12.2018 dava tarihine kadar TÜİK'in parasal değer güncelleme raporuna göre 2.411.509,41 TL olduğunun belirtildiğini, dava konusu yatırım bedelinin davacı tarafça fatura karşılığında ödendiği ve tesisler davalıya devredildiği halde bedelinin ödenmediğini, davacının mal varlığındaki azalma ile bağlantılı olarak davalının malvarlığının çoğaldığını ve davalının zenginleşmesinin yargılama sürecinde artan oranda devam ettiğini, bu nedenle güncellenmiş bedel üzerinden hüküm kurulması gerektiğini, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin emsal kararlarında güncellenmiş değer üzerinden hüküm kurulması gerektiğinin belirtildiğini, yine dava konusu değerin güncellenmiş hali ile ederine ticari faiz işletilmesi yönünden hüküm kurulması gerekirken salt dava konusu değere yasal faiz işletilmesinin davacının uğradığı maddi kaybı arttırdığını, ayrıca yargılama giderleri ile karşı vekalet ücretinin hatalı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekili; davalı şirketin elektrik piyasasında dağıtım faaliyeti ile iştigal eden bir şirket olarak kamu hizmeti ifa ettiğini, dolayısıyla genel hukuk kuralları yanında elektrik enerjisi piyasası mevzuatına da uymakla yükümlü olduğunu, elektrik enerji mevzuatının sisteme bağlantı yapmak isteyen kullanıcıların, söz konusu yatırımı dağıtm şirketi ya da TEİAŞ adına yapmasını mümkün kıldığını, bu dava konusu tesis bedelinin de kullanıcı tarafından tesis edilen yatırım kapsamında olduğunu, EPDK'nın 24.05.2016 tarihli yazısı ile söz konusu tesise ilişkin olarak kullanım yeri malikine ödenmesi yönünde görüş bildirdiğini, davalı şirketçe davacı yanın geri ödemeye esas taleplerinin EPDK'nın ilgili görüşü nedeni ile karşılanamadığını, söz konusu tesise ilişkin olarak kullanım yerinin mülkiyetinin belgelendirilmesi akabinde değerlendirileceğini belirttiklerini, dava devem ederken EPDK tarafından maliklere ödeme yapılması yönündeki görüşten dönülerek, ödemenin yatırım tesisini yaptığını /fınanse ettiğini belgelendiren gerçek veya tüzel kişilere yapılması gerektiği yönünde görüşün direkt olarak Mahkemeye bildirildiğini, Mahkeme tarafından da dava açıldıktan sonra EPDK tarafından görüş değiştirildiğinin açıkça belirtildiğini, anlaşıldığı üzere davanın açılmasına davalı şirketçe sebebiyet verilmediğini, yine kullanıcı tarafından TEİAŞ ya da dağıtım şirketi adına bir tesis yapılması durumunda, bu tesise ilişkin geri ödeme usul ve esaslarının elektrik piyasası mevzuatı incelenerek belirlenmesi gerektiğini, Mahkeme tarafından aktif husumet itirazları değerlendirilmeden dosyanın bilirkişiye tevdi edildiğini, bilirkişi tarafından taleple bağlılık ilkesine aykırı şekilde hesaplama yapıldığını, yapılan bu hesaplamaya ilişkin itiraz sunulmasının savunmanın genişletilmesi olarak nitelendirilemeyeceğini, zira davanın açıldığı tarihteki mevzuat hükümleri gereği dava konusu yatırım bedelinin davacı tarafından talep edilmesinin mümkün olmadığını, davalı şirketin dava tarihinde EPDK kararlarına ve elektrik piyasası mevzuatına uygun şekilde davrandığını, EPDK tarafından usul ve esasları belirlenmiş ve birim fiyatları yıllık olan elektrik tesisi unsurları ile sahadaki fiili durumun tespiti sonrası yapılan işlerin kalem kalem karşılaştırması dahi yapılmadan ve EPDK'nın birim fiyatları dikkate alınmaksızın sadece davacı tarafın sunduğu projelerdeki keşif bedellerinin güncellenmesi ile hesaplama yapıldığını, bu durumun davacının sebepsiz zenginleşmesine sebep olacağını, davacı tarafından talep edilen 982.285,39 TL'nin geçici kabul tutanağına dayalı hesaplanan bedel olduğunu, geçici kabul tutanağında yer alan bedelin ise iş bu dava konusu yatırım bedelinin tesis edildiği projenin keşif bedeli olduğunu, dava konusu yatırımlara ilişkin projelerin bir çoğunda güzergah değişikliği gibi nedenlerden dolayı değişiklikler meydana geldiğini ve dolayısıyla da projede kullanılan malzemelere ait miktarların değişebildiğini, geçici kabul tutanağında belirtilen tesislerin gerçekte kurulan tesisler olmayabileceğini, davacı tarafından hazırlanan projede gösterilmesine rağmen kurulmayan tesisler bulunduğundan, davacı yanın geçici kabul tutanağında yer alan bedeli talep etmesi halinde davacı tarafından kurulmayan tesislerin bedelinin de davalı şirketten tahsili ile kamu zararı doğmasına ve davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açılacağını, ayrıca hesaplamaya AG kabloları dahil edilmişse de bu kalemin davalıdan talep edilmesinin mümkün olmadığını, keşif yapılmaksızın yapılan hesaplamanın doğru olmayacağını, yatırım bedelini oluşturan gerçekte kurulan tesisin keşif ile belirlenmesi gerektiğini, bunun için öncesinde EPDK'dan hesaplama metodunun ve AG kablolarının hesaplamaya dahil edilip edilmediğinin sorulması gerektiğini, projenin davacı yan tarafından hazırlandığını, yatırımın mülkiyetinin TEDAŞ'a ait olduğunu, davalı şirketin sadece işlettiğini, dolayısı ile tesislerin bedelinin EPDK tarafından davalı şirkete ödendiğini, taraflar arasında eser sözleşmesi olmadığını, davacı taleplerinin sebepsiz zenginleşmeye dayalı olması nedeniyle de 2-10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini, davacının sözkonusu tesisi 04.10.2007 tarihinde tamamladığını, bu konuda talebini ise davalı şirkete 15.10.2018 tarihinde ilettiğini dolayısıyla öğrenme tarihinden 11 yıl geçtikten sonra talepte bulunduğundan davanın zamanaşımı nedeni ile reddi gerektiğini, davanın açıldığı tarihte haklılık durumu söz konusu olduğundan aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin de yanlış olduğunu, ayrıca bozma sonrası ödenmiş harçların dikkate alınmaması nedeniyle fazladan harç ödenmesine yol açıldığını ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık; yapımını üstlendigi inşaat projesinin elektrik ihtiyacını karşılamak için davacı şirket tarafından inşa edilen ve sonrasında davalı dağıtım şirketine devredilen dağıtım tesisi için yapılan giderin tahsili istemine ilişkindir.
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun bulunmasına, uyuşmazlığın gerçek vekaletsiz iş görme olarak nitelendirilmesi ile geçici kabulünde bir eksiklik veya kusur tespit edilmeyen dağıtım tesisinin inşası için yapılan masrafın davalı dağıtım şirketinden talebe uygun olarak yasal faiziyle tahsiline karar verilmesinin Dairemizin yerleşmiş uygulamasına uygun bulunmasına, hükmedilen vekalet ücretlerinin tarifeye uygun ve öncesinde tahsil edilmiş harçların iade veya mahsubu hakkında talep halinde karar verilebileceğinin belirtilmiş olmasına göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının ayrı ayrı reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370/1 maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,
28.000,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.