"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2539 E., 2023/2718 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 3. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2018/234 E., 2022/387 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin davalı bankadan 09.02.2011 tarihinde 132.500,00 TL tutarında, 84 ay vadeli, aylık %0,76 faiz oranıyla kredi kullandığını, sonrasında davalı bankanın da aralarında bulunduğu 12 banka hakkında kredi, mevduat ve kredi kartı hizmetleri konularında fiyat tespit etmek amacıyla kartel oluşturulduğunun Rekabet Kurulunun kararıyla tespit edildiğini, söz konusu kararın iptali için Ankara 2. İdare Mahkemesi'nde açılan davada red hükmü kurulduğunu, devam eden süreçte kararın Danıştay tarafından onandığını, davalı bankanın Rekabet Kurulunun kararına konu 21.08.2007-22.09.2011 tarihleri arasında kalan süre için kredi hizmetleri bakımından sorumluluğunun bulunduğunu, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 57 ve 58 inci maddeleri uyarınca kartel faizi sebebiyle meydana gelen zararın 3 katı oranında tazminata hükmedilebileceğini belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davanın belirsiz alacak ve tespit davası olarak şimdilik 7.000,00 TL zarar miktarının zarar tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte hesaplanacak üç katı oranında tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesiyle; mahkemenin eldeki dosyada görevli olmadığını, davacının talebinin zaman aşımına uğradığını, müvekkil bankanın kredilere ilişkin olarak bir anlaşmaya taraf olduğuna dair yapılan bir tespitin bulunmadığını, yine idari yargıda açılan iptal davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini beyanla, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 2022 tarihli bilirkişi raporunun özetlenmesinden ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/1496 E., 2020/163 K. sayılı ilamının açıklanmasından sonra, kullanılan kredinin Rekabet Kurulu kararına konu edilip edilmediğinin tespitinin gerektiği, bu tespit çerçevesinde uyuşmazlığın ele alınması yönünde kanaat edinildiği, istinaf aşamasında verilen kararlar gözetilerek Rekabet Kurulu kararının iptaline dair davanın bekletici mesele yapılması yoluna gidilmiş ise de, davada gelinen aşamada Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulunca verilen karar karşısında dosyanın yeniden incelendiği, somut uyuşmazlıkta, davacının davalı banka nezdinde kullanmış olduğu konut kredisindeki faiz oranlarında suni bir artış yapıldığını iddia ettiğini, bu doğrultuda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun kararı ile dosya kapsamında yer alan denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde Rekabet Kurulu kararında, davalı bankanın konut kredisi yönünden faiz oranlarının suni artış içerdiğine dair herhangi bir tespitin bulunmadığı, dolayısıyla davacının zarara uğradığı hususunun ispat olunamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; Ankara 2. İdare Mahkemesinin kararının bekletici mesele yapılması gerektiğini, mahkemenin hiçbir gerekçe göstermeden bekletici mesele yapılmasına dair ara karardan döndüğünü, bilirkişi raporuna karşı sundukları itirazların dikkate alınmadığını, dosyada hazırlanan raporu kabul etmelerinin mümkün olmadığını, Rekabet Kurulu kararının iptali isteminin reddine dair kararda itiraz sürecinin henüz tamamlanmadığını, davacının davalı bankadan, ihlalin vuku bulduğu 21.08.2007-22.09.2011 tarihleri arasına denk gelen dönemde konut kredisi kullandığını, ancak davalı bankanın da aralarında bulunduğu 12 bankanın bir araya gelerek rekabeti bozucu anlaşmayı yaptıklarını ve haksız fiili gerçekleştirdiklerini, davalı bankanın bu anlaşmaya uyarak davacıya normalde uygulayacağı faiz oranından daha fazla faiz uygulayarak eylemi somutlaştırdığını, dolayısıyla müvekkilinin normal şartlarda ödeyeceğinden daha fazla faiz ödediğini, bilirkişinin haksız fiilinden kaynaklanan zararı hesaplama görevinin bulunduğunu ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın dayanağı olan Rekabet Kurulu'nun 08.03.2013 tarihli ve 13-13/198-100 sayılı kararının hukuka aykırı olduğunun idari yargı kararı ile kesinleşmiş olması karşısında, davalı banka tarafından, davacı ile yapılan kredi sözleşmesi kapsamında rekabetin ihlal edildiğinden bahsedilemeyeceği, bu kapsamda davacının tazminat talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesini tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının davalı banka ve dava dışı bankaların kartel faizi uygulamasından kaynaklı zararının tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 57 nci maddesinde; "Her kim bu Kanuna aykırı olan eylem, karar, sözleşme veya anlaşma ile rekabeti engeller, bozar ya da kısıtlarsa yahut belirli bir mal veya hizmet piyasasındaki hâkim durumunu kötüye kullanırsa, bundan zarar görenlerin her türlü zararını tazmine mecburdur. Zararın oluşması birden fazla kişinin davranışları sonucu ortaya çıkmış ise bunlar zarardan müteselsilen sorumludur."
2. Aynı Kanun'un 58 inci maddesinde; "Rekabetin engellenmesi, bozulması veya kısıtlanması sonucu bundan zarar görenler, ödedikleri bedelle, rekabet sınırlanmasaydı ödemekte olacakları bedel arasındaki farkı zarar olarak talep edebilirler. Rekabetin sınırlanmasından etkilenen rakip teşebbüsler, bütün zararlarının tazminini rekabeti sınırlayan teşebbüs ya da teşebbüslerden talep edebilir. Zararın belirlenmesinde, zarar gören teşebbüslerin elde etmeyi umdukları bütün kârlar, geçmiş yıllara ait bilançolar da dikkate alınarak hesaplanır. Ortaya çıkan zarar, tarafların anlaşması ya da kararı veya ağır ihmalinin olduğu hallerden kaynaklanmaktaysa, hâkim, zarar görenlerin talebi üzerine, uğranılan maddi zararın ya da zarara neden olanların elde ettiği veya elde etmesi muhtemel olan kârların üç katı oranında tazminata hükmedebilir. " şeklinde düzenlemeler yer almaktadır.
3. Değerlendirme
1. Rekabet Kurulunun 08.03.2013 tarihli ve 13-13/198-100 sayılı kararının iptaline ilişkin Ankara 2. İdare Mahkemesinde açılan davanın reddine karar verildiği, karar düzeltme aşamasında Danıştay 13. Dairesinin 21.05.2019 tarihli ve 2016/4058 E., 2019/1782 sayılı k. ile hükmün bozulması üzerine Ankara 2. İdare Mahkemesinin 19.07.2019 tarihli ve 2019/1091 E., 2019/1462 sayılı kararıyla "Israr-Ret" kararı verilmiş ise de; bu kez Danıştay İdari Dava Dairelerinin 31.05.20121 tarihli, ve 2019/2709 Es., 2021/1109 sayılı kararı ile hükmün bozulduğu ve yeniden yapılan yargılama neticesinde idari işlemin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.
2. Bu itibarla, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve zarar iddiasının dayandırıldığı Rekabet Kurulu Kararının iptal edilmiş olmasına ve davacının uğradığını ileri sürdüğü zarar ve zarar miktarını ispatlayamadığının anlaşılmasına göre, davacı tarafın temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi