Logo

3. Hukuk Dairesi2024/663 E. 2025/242 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı avukatın özensiz davranışı nedeniyle alacağına kavuşamadığını iddia eden davacının maddi zararının ve davalı avukatın vekalet ücretinin tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma ilamında faize faiz işletilmemesi gerektiği belirtilmesine rağmen faize faiz işleterek hesaplama yapması ve yasal faiz yerine avans faizine hükmetmesi usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/327 E., 2023/527 K.

Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar; asıl ve birleşen davada davalı-karşı davada davacı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davada davacı-karşı davalı vekili; vekaletname ile davalı avukatı vekil tayin ettiğini, davalının görevini gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle 20.01.2010 tarihli azilname ile davalıyı vekillikten azlettiğini, maddi zarara uğrattığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile davalının ihmali sonucu uğradığı 33.145,00 TL'lik maddi zararın 28.03.2001 takip tarihinden itibaren yıllık %85 oranında faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.

2. Birleşen davada davacı-karşı davalı vekili; Mahkemece alınan bilirkişi raporunda 80.206,82 TL faiz alacağının tespit edildiğini belirterek bu alacağın yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

3. Karşı davada davacı vekili; alacağı vekalet ücreti nedeniyle fazlaya ilişkin dava, talep ve manevi tazminat talepleri saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL'nin faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Asıl, birleşen ve karşı davada davalılar vekilleri, davanın reddini dilemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 05.07.2011 tarihli kararıyla; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Mahkemenin 05.07.2011 tarihli kararının süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 23.09.2013 tarihli ilamı ile; olayda ceza zamanaşımı süresi dolmamış olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Ankara 27. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/81 Esasına kayıtlı dosyası ile Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/566 Esasına kayıtlı dosyasının birleştirilmesine karar verilmiştir.

Bozmaya uyan Mahkemece verilen 25.03.2021 tarihli ilamı ile, asıl ve birleşen davanın kabulüne, 33.145,00 TL zarar 80.206,82 TL faiz olmak üzere toplam 113.352,82 TL alacağın 33.145,00 TL'sine 23.02.2010 dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, karşı davanın reddine karar verilmiş olup, karara karşı, süresi içinde asıl ve birleşen davada davalı-karşı davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Dairemizin 22.02.2022 tarihli ilamı ile, faize faiz işletilmek ve takip tarihi dışında bir tarih esas alınarak hesaplama yapılmak suretiyle karar verilmesi hatalı olduğundan kararın bozulmasına, davalı-karşı davada davacı vekilinin sair temyiz gerekçelerinin reddine karar verilmiştir.

Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı - karşı davalının çeke bağlı 24.000,00 TL tutarında alacağını tahsil etmek üzere vekil tayin edildikten sonra, Ankara 24. İcra Müdürlüğünde icra takibi başlatan ve takibin dayanağı olan çekin karşılıksız çıkması sebebiyle Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet dilekçesi vererek borçlu hakkında Antalya 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2005/771 E. sayılı dosyasında karşılıksız çek suçundan dava açılmasını ve borçlunun bu suçtan mahkum edilmesini sağlayan davalı avukatının, müvekkilinin alacağının tahsili konusunda gerekli dikkati ve özeni göstermediği, borçlusu maaş alan bir kişi olan icra dosyasında 10.05.2002 tarihinde talepte bulunduktan sonra 20.08.2007 tarihine kadar borcun tahsiline yönelik olarak bir işlem yapmayarak alacağını kısmen/tamamen tahsil edemeyen müvekkilinin mağduriyetine sebep olduğu, keza borçlu vekili tarafından daha sonra icra mahkemesine yapılan şikayet üzerine mahkemece icranın geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle zamanaşımına uğrayan çekin tahsilinin imkansız hale gelmesinden dolayı bu mağduriyetin ortadan kalkmasının mümkün olmadığı, davalının böylelikle üzerine atılı ihmal suretiyle görevi kötüye kullanmak suçunu işlediğinin Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeleriyle sabit olduğu, karşı davanın ise; davalı - karşı davacı avukatın icra takibini takipsiz bıraktığı ve ceza dosyasındaki şikayetinden vazgeçtiği sırada davacı-karşı davalının talimatı doğrultusunda davrandığını ispatlayamadığı, davacı-karşı davalının alacağını tahsil imkanı kalmadığı ve karşı davacı avukatın görevini Avukatlık Kanunu'nun 34. maddesine uygun olarak yerine getirmediği, karşı davalının azilde haklı olduğu, karşı davacının avukatlık ücreti talep etme hakkının bulunmadığı anlaşıldığından, asıl ve birleşen davanın kabulüne 33.145,00 TL zarar ve taleple bağlı kalınarak 80.206,82 TL faiz olmak üzere toplam 113.352,82 TL alacağın 33.145,00 TL'sine 23.02.2010 dava tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, karşı davanın reddine karar verilmiş; karara karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davalı- karşı davada davacı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Asıl ve birleşen davada davalı- karşı davada davacı ... vekili, müvekkilinin kusuru olmadığını, maddi tazminat davasında zarar tespit edilmeden, zarar ile eylem arasında nedensellik kanıtlanmadan tazminat hesabı yerine dosya hesabı yapıldığını, kararın bozma kararına aykırı olduğunu, faize faiz işletildiğini, kararda maddi olayın, dosyadaki bilgi ve belgelerin dikkate alınmadığını, temyiz itirazlarının tartışılmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, asıl ve birleşen davada davalı avukatın özensiz davranması nedeniyle alacağına kavuşmadığını ileri sürerek uğradığı zararın tahsili istemine, karşı davada ise vekalet ücret alacağının tahsili istemine ilişkindir.

1. Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.

Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. "Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay'ca re'sen dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.

Temyize konu kararda, Mahkemece; bozma kararına uyulduğu halde gerekleri tam olarak yerine getirilmemiş, bozmaya uygun karar verilmemiştir. Hükmüne uyulan bozma ilamıyla, hesaplamanın faize faiz işletilmeden yapılması gerektiği belirtilmesine rağmen toplam 33.145,00 TL alacaktan, 7.285,00 TL işlemiş faizi de içine alır şekilde, faize faiz işletilerek karar verildiği anlaşılmaktadır.

O halde Mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda inceleme yapılarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

2. Kabule göre de, bozma ilamında Mahkemece hükmedilen faiz türüne ilişkin bozma gerekçesi yapılmamasına rağmen, önceki kararda uygulanan yasal faiz yönünden usuli kazanılmış hak doğurduğu nazara alınmadan, avans faizine hükmedilerek karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.

3. Bozma nedenine göre, davalı-karşı davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 1 ve 2. bentlerde açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,

2. Bozma nedenine göre davalı-karşı davada davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

1086 sayılı Kanun'un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

14.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.