"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2038 E., 2023/1830 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Turgutlu 2. Asliye Hukuk (Tüketici) Mahkemesi
SAYISI : 2019/173 E., 2021/284 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; müvekkil ...'in eşi 1977 doğumlu ...'nin hamilelik süresince bebeği ile birlikte sağlık durumlarının iyi olduğunu, 36. haftada gebelik ve doğum şikayetleri nedeni ile üniversite hastanesine yönlendirildiklerini, üniversite hastanesi tarafından küvezin bulunmadığı gerekçesiyle davalı hastaneye sevk edildiklerini, doğumun davalı hastanede gerçekleştirildiğini, doğum sonrasında müvekkili eşinin durumunun ciddiyeti nedeniyle üniversite hastanesinin yoğun bakımına sevkinin yapıldığını ve ertesi gün 07.08.2017 tarihinde üniversite hastanesinde vefat ettiğini, doğum esnasında müvekkili bebek ...'nin de bacağının kırıldığını, Manisa Tabip Odası Başkanlığının kararında davalı doktor ... tarafından ayrıntılı bakısı yapılmadan hızla ameliyata alınması ve operasyon sırasında plesanta invasyon anomalisinin saptanamaması sonucunda ölümün olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek, davalıların kusur oranının tespiti ile zarar miktarının bilirkişi tarafından hesaplanması neticesinde fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla davacılar için ayrı ayrı 500,00 TL olmak üzere şimdilik toplam 1.000,00 TL maddi tazminat, davacılardan ... için 50.000,00 TL ve ... için 75.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 125.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; görev, yetki, zamanaşımı, hastane yönünden pasif husumet yokluğundan reddi kararı verilmesi gerektiğini, davacının dava ehliyetinin olmadığını, müvekkillerinin kusurlarının bulunmadığını, olayın komplikasyon olduğunu, tazminat miktarının fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu olay nedeniyle Turgutlu Cumhuriyet Başsavcılığınca Adli Tıp Kurumu 8. İhtisas Dairesinden alınan rapor doğrultusunda kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, Manisa Tabipler Odası Başkanlığınca davalı doktor ... ile müteveffanın tedavisi ile ilgilenen dava dışı doktorlar hakkında "meslekte bilgi ve beceri yetersizliği, özen eksikliği, dikkatsizlik ve benzeri kusurlardan dolayı eksik ya da yanlış tanı ve tedavide bulunarak hastaya kalıca zarar vermek" eylemini gerçekleştirdikleri gerekçesi ile kusurlu bulundukları ancak davalı doktor ...'nın operasyon sırasında ortaya çıkan acil durumu uygun şekilde yöneterek deneyimli ve uzman kişileri operasyona dahil ettiği için hakkında 1.000,00 TL para cezası uygulanmasına ilişkin işlem yapıldığı, davalı ... tarafından yapılan itirazın reddi üzerine, işlemin iptali için idare mahkemesine açılan davanın reddi kararının istinafı üzerine Bölge İdare Mahkemesince olayda davacıya atfedilecek bir kusur veya dikkat, özen eksikliğinden söz edilemeyeceği gerekçesi ile İdare Mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve esastan incelenen dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, Mahkemece Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlarından alınan raporda, davalı doktorun herhangi bir ihmaline rastlanmadığı, taraf vekillerince yapılan itirazlar üzerine alınan ek raporda, müteveffanın sezeryan edildiği tarihte collum muayenesinde açıklığının 1 cm ve %50 efesmanda olduğu, kontraksiyon mevcudiyetinde kanamasının olmadığı, 15. gebelik haftasından itibaren bir profesör kadın doğum uzmanınca takip edildiği ve Üniversite Hastanesinde yapılan aynı tarihli muayene ve ultrasonografi raporları da değerlendirildiğinde müteveffada plasenta previa tanısının olmasının hayatın ve bilimin olağan akışına aykırı görüldüğü, plasenta previa ile ilgili bir tanı olmadığının tespit edildiği, servikal açıklığı olan, doğum sancısı başlayan ve sezaryen öyküsü olan müteveffanın tıbbi açıdan acil sezaryene alınması gerektiği, doğumu yaptıran hekimin dikkat etse de bebeği çıkartmak için yapılan manevralar sırasında 1000 canlı doğumda 0.13 oranında femur kırığı oluşabileceği, dolayısıyla femur kırığının doğum esnasında oluşmuş ise komplikasyon olarak değerlendirilebileceği, müteveffanın Özel Egeumut Hastanesine sezaryen doğum için kendi rızası ile geldiği, bu durumun zimni ya da örtülü onam olarak değerlendirildiği, davalı ...'nın ameliyathaneye Turgutlu Devlet Hastanesinden nöbetçi Kadın Doğum hekimini yardıma çağırması, üroloji hekimini operasyona dahil etmesi ve Celal Bayar Üniversitesinden ek destek ekibinin operasyona dahil etmesinin tıp bilimine uygun ve etik bulunduğu, plasenta akreata spektrumu tanısı olan hastalarda sezaryen sırasında aşırı kanama, rahim alınma ameliyatı, mesane ve üreter yaralanmaları gibi komplikasyonların yüksek olduğu ve bilimsel olarak %7 ye kadar varan anne ölümlerinin görüldüğünün belirtildiği, böylece dosya içerisinde bulunan bütün raporların birbirini doğrular ve davalıların tıbben kusurlu olmadıklarını tespit eder nitelikte olduğu, alınan raporlar neticesinde davalıların uygulanan tedavide herhangi bir kusurlarının olmadığı, ispat yükünün davacılar üzerinde olup, davacıların iddialarını ispat edemediği gerekçesiyle sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili; mevcut risk faktörleri dikkate alınmadığından hekim tarafından yapılması gereken tetkiklerin yapılmadığını, plasenta anomalisinin tespit edilmediğini, doğum esnasında küçük ...’in bacağının kırıldığının ne doğum sırasında ne de sonrasında yapılan kontrollerde tespit edilemediğini, bilirkişi raporunda hastane ve hekimler tarafından yapılması gereken ve yapılmayan işlemlere, aydınlatma ve onama ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, tedavi ve sevke ilişkin belgelerin yeterince incelenmeden ek raporun eksik olarak düzenlendiğini, ameliyata ilişkin aydınlatmanın nasıl yapıldığı, onam alınıp alınmadığı, onama ve aydınlatmaya ilişkin belge olup olmadığı, belge var ise usulüne uygun olarak düzenlenip düzenlenmediğine dair herhangi bir inceleme yapılmadığını, davalı hekim tarafından hastanın ayrıntılı bakısı yapılmaksızın hemen ameliyata alındığı, neticesinde ameliyatın üstesinden gelinemediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda hastanın ayrıntılı bakısının yapılıp yapılmadığının da belirtilmediğini, düzenlenen raporda herhangi bir tetkik ve muayene yapılmadığı halde tüm tetkik ve muayeneler yapılmışcasına herhangi bir ihmal olmadığının belirtilmesi açık ve bariz bir biçimde hatalı olduğunu, tüm belge ve düzenlenen raporların yeterince incelenmediği, dava aşamasında dinlenen tanıkların beyanlarının dikkate alınmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 3 doçent ünvanlı kadın hastalıkları ve doğum uzmanının yer aldığını, profesör ünvanlı kadın doğum uzmanının bulunmadığını, müvekkilin talebi üzerine sevk edildiği Salihli Devlet Hastanesinde tespit edilen kırık için yenidoğan/çocuk hekimi bulunmadığını bilirkişilerce hazırlanan muallak ifadelerle, gerekçesiz, herhangi net bir tespit içermeyen hem usul hem de içerik yönünden eksik olan rapor doğrultusunda hüküm tesis edildiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflarca ileri sürülen delillerin toplanarak usulüne uygun olarak değerlendirildiği, delillerin değerlendirilmesinin dosya kapsamına uygun bulunduğu, taraflarca ileri sürülen iddia ve savunmaların tartışılarak gerekçeli kararın oluşturulduğu, ihtilafa uygulanması gereken yasal mevzuatın doğru olarak tespit edildiği, mahkemenin karar gerekçesiyle hüküm fıkrasının birbiriyle uyumlu olduğu ve mahkeme hükmünün yasal unsurları taşıdığı, istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan incelemede İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu gerekçesiyle davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazları tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekilin özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı iddiasına dayanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 502 ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
Davalı doktor hakkında başlatılan ceza soruşturması kapsamında Adli Tıp Kurumunca adli ve tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu hazırlanan raporda, sezaryen kararının doğru olduğu, ameliyat gözleminde plasenta ınkreata tespit edildiği, ameliyat esnasında konulan tanıya ilişkin gerekli tıbbi, tedavi ve ameliyatın tıbben doğru yapıldığının belirtildiği, Mahkemece alınan rapor ve itiraz üzerine alınan ek raporun da anne ölümüne ilişkin olarak davalılar hakkındaki tespitlerin aynı doğrultuda olduğu, davacı bebeğe ilişkin olarak ise, davacı bebeği Salihli Devlet Hastanesine sevk eden davalı hastanenin sevk evrakında sağ bacakta şişlik ve krepitasyon bulgusunun belirtilmediği, Devlet Hastanesince yapılan ilk muayenesinde bu tespitin yapıldığı böylece söz konusu yaralanmanın bebeğin Devlet Hastanesine sevki sırasında mı yoksa doğum esnasında mı olduğu hususuna ilişkin değerlendirmenin yapılamadığı ancak bebekte femur kırığı doğum esnasında oluşmuş ise komplikasyon olarak değerlendirileceğinin belirtildiği ayrıca müteveffanın davalı Hastaneye sezaryen doğumu için kendi rızası ile geldiği, bu durumun zimni ya da örtülü onam olarak değerlendirilmesinin yerinde olduğu anlaşılmakla, davalıların üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmedikleri, gerekli özen ve dikkati göstermedikleri hususunun davacılar tarafından ispatlanamadığından davacıların temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.