"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; davacı ...'nin eşi ve diğer davacıların babaları ...'in 23.10.2011 tarihinde meydana gelen Erciş depreminde davalıya ait binanın enkazı altında kalarak yaşamını yitirdiğini, bina sahibi olan davalının Deprem Yönetmeliğine uygun bir yapı inşa etmediğini, davalının standartlara uygun olmayan bir yapıda ticari faaliyette bulunduğunu, gereken güvenlik önlemlerini almamakla kusurlu olduğunu, davacıların yitirdikleri yakını dolayısıyla elem ve ızdırap duyduklarını ileri sürerek; davacılardan ... için 25.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı, 5.000,00 TL cenaze ve defin gideri, 100.000,00 TL manevi tazminat, ..., ... ve ... için ayrı ayrı olmak üzere 5.000,00'er TL destekten yoksun kalma tazminatı ve ayrı ayrı 75.000,00'er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 13.11.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini davacılardan ... için 112.154,08 TL, ... için 8.323,90 TL, ... için 16.782,77 TL, ... için 25.200,76 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı; davacıların yakını ...'in kendisine ait cafede vefat etmediğini, deprem sırasında kendisine ait cafe ile aynı sokakta karşılıklı 5 tane cafe ve kulübün bulunduğunu, bu yerlerin de depremde yıkıldığını, enkaz altından çıkarılanların hangi kulüp ve cafeden çıkarıldığının bilinmediğini, vefat eden ...'in kendisine ait cafede bulunduğu iddiasının gerçekleri yansıtmadığını, meydana gelen depremin şiddetinin fazla olduğunu, yıkım ve tahrip gücünün bilimsel verilerle belirlenip buna göre alınacak bilimsel rapor ve bu konuda düzenlenecek bilirkişi raporları ile kusur izafe edilebileceğini, tazminat taleplerinin fahiş olduğunu ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dinlenen tanıkların davacıların murisinin davalıya ait kıraathaneden çıkartıldıklarını beyan ettikleri, murisin davalıya ait binada vefat etmesi sebebiyle davacıların desteklerini yitirdiği, bu nedenle hesap bilirkişisinin raporunda belirtilen miktar kadar davacıların destekten yoksun kaldıkları, alınan kusur raporunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığının %25, belediyenin %35 ve yapım sorumlusu müteahitin %40 oranında sorumlu olduğu, yıkılan binanın kusurlu olduğu ve davalının bina sahibinin kusursuz sorumluluğu gereğince meydana gelen tazminattan sorumlu bulunduğu, cenaze defin gideri bakımından her ne kadar belediye tarafından daha fazla cenaze defin gideri olacağı belirtilmiş ise de, tüm o masrafların herkes tarafından rutin olarak yapılmadığı, rutin olarak yapılsa bile ilgili davacılara sosyal çevreden yardım geldiği, ayrıca deprem zamanı olan büyük afette ve o kargaşada bu tür masrafların yapılmasına özen gösterilmeyeceği nazara alınarak zorunlu masraflar bakımından tazminatların kabul edildiği, manevi tazminat miktarı belirlenirken davacı ...'nin eşini kaybetmesi sonucunda hissettikleri acı ve elem duygularını tatmin etmenin yanı sıra davalının binanın yapımında herhangi bir etkisinin bulunmaması, binanın miras yolu ile kendisine geçmesi, depremin şiddeti gibi hususların da göz önünde bulundurulduğu, murise atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı, bu nedenle belirlenen tazminat miktarlarından kusur indirimi yapılmadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, davacılardan ... için 112.154,08 TL destekten yoksun kalma tazminatının, 2.230,00 TL cenaze ve defin gideri 23.000,00 TL manevi tazminatın ... için 8.323,90 TL, maddi ve 10.000,00 TL manevi; ... için 25.200,76 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi, ... için 16.782,77 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan (diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde) tahsiline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili; bilirkişi raporlarına itirazlarının dikkate alınmadığını, davacıların daha az tazminat almalarına neden olan rapor doğrultusunda karar verildiğini, manevi tazminatın düşük olduğunu, vekalet ücretinin her bir davacı için ayrı ayrı hüküm altına alınması gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı asıl; murisin kendine ait cafede vefat etmediği yönündeki itirazlarının dikkate alınmadığını, babasına ait olan yapının Deprem Yönetmeliğine uygun olduğunu, depremin şiddeti nazara alındığında yapılar sağlam da olsa yıkılmalarının kaçınılmaz olduğunu, manevi tazminatların yüksek olduğunu, ceza mahkemesi sonucunun beklenilmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, deprem nedeniyle desteğin ölümünden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 53 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dava tarihinde yürürlükte bulunun 818 sayılı Kanun'un 53 üncü maddesi; "Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile de bağlı değildir.
Bundan başka ceza mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez." hükmünü içermektedir.
2. Bu açık hüküm karşısında; ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Öğreti ve uygulamada hukuk hakimi, maddi olaylara ve özellikle fiilin hukuka aykırılığına ilişkin olarak ceza hakimi tarafından yapılan tespitlerle bağlıdır. Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak, delilleriyle tespit edilip edilmediğidir.
3. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı ...'nin eşi olan ...’in 23.10.2011 tarihinde Erciş İlçesinde meydana gelen deprem neticesinde hayatını kaybettiği, bu nedenle davalıya ait binanın enkazı altında kalarak öldüğü ileri sürülen ... ve diğer kişiler nedeniyle Erciş Ağır Ceza Mahkemesinde davalı ve dava dışı Yakup Aydınoğlu hakkında taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçundan 2014/108 E. sayılı kamu davasının açıldığı görülmüştür.
4. Eldeki davada uyuşmazlık, murisin nerede öldüğünün açık ve net bir şekilde belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. Bu noktada ise, yukarıda bahsi geçen ceza davasında verilen kararın bu davayı etkileyeceği kuşkusuzdur.
5. Hal böyle olunca Mahkemece, ceza davasının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması ve ondan sonra diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi suretiyle ulaşılacak sonuç uyarınca uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
6. Bozma nedenine göre, davacı tarafın tüm, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
2. Bozma sebebine göre; davacı tarafın tüm, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen Geçici madde 3 atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,30.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.