Logo

3. Hukuk Dairesi2024/909 E. 2025/832 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı avukatın, davacı müvekkilinin alacağını tahsil ettikten sonra eksik ödeme yapıp yapmadığı ve kusurlu davranışları nedeniyle davacıya ek masraf çıkarıp çıkarmadığı hususunda açılan itirazın iptali davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı avukatın davacıya verdiği ibranamenin yeterli açıklıkta olmadığı, davacının dava dışı sigorta şirketine yaptığı fazla ödemenin davalı avukatın kusurundan kaynaklandığı ve davacının toplam alacağının tespiti için yargılama gerektirmesi gözetilerek, yerel mahkemenin asıl dava yönünden verdiği itirazın iptali kararı onanmış, birleşen davanın reddine ilişkin karar ise sebepler farklılığı nedeniyle bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2018/407 E., 2020/339 K.

Mahkeme kararı, taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı vekili asıl davada; davalının müvekkilinin eski avukatı olarak Groupama Sigorta A.Ş. aleyhine Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/64 esas sayılı dosyası ile tazminat davası açtığını ve bu davanın sonuçlanması üzerine ilamı 2012/12381 Esas sayılı icra dosyası ile takibe koyduğunu, dava dışı sigorta şirketi tarafından icra dosyasına 23.10.2012 tarihinde 36.075,21 TL yatırıldığını, davalı avukatın bu parayı çektiğini ve durumdan müvekkilini haberdar etmediğini, müvekkilinin bu durumu sonradan öğrendiğini, daha sonra eksik ödeme nedeniyle haciz tehdidi altında dava dışı sigorta şirketinden 4.887,00 TL daha para tahsil ettiğini, bu miktarı da müvekkiline ödemediğini, davalının yasal faiz talep etmesi gerekirken avans faizi istemi nedeniyle dava dışı sigorta şirketi tarafından müvekkili hakkında dava açıldığını ve müvekkilinin dava dışı sigorta şirketine 5.900,00 TL nakden ödeme yaptığını, bu durum nedeniyle davalı avukat hakkında savcılığa şikayette bulunulduğunu ve alacağın tahsili için de icra takibi başlattıklarını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına ve inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili birleşen davada; davalının avukatlık mesleğini icra ettiğini ve müvekkilinin eski vekili olduğunu, müvekkilinin vekili olarak Asliye Ticaret Mahkemesinde 2011/64 Esas sayılı tazminat davasını açtığını, davanın 09.07.2012 tarihinde kabul edildiğini, davalının bu karar ile 2012/12381 Esas sayılı icra dosyası ile icra takibi başlattığını, borçlunun 30.075,21 TL'yi icra dosyasına yatırdığını, icra müdürlüğü tarafından yasal kesintiler yapıldıktan sonra kalan meblağın davalı avukata ödendiğini, davalının bu ödemeden müvekkiline bahsetmediğini, müvekkilinin yaptığı araştırma sonucu bu ödemeyi öğrendiğini, davalının icra dosyası hesabında avans faizi hesaplanmayıp, yasal faiz üzerinden hesap yapıldığını, eksik tahsilat yapıldığı iddiası ile borçludan haciz tehdidi altında 4.887,00 TL daha para tahsil ettiğini, davalının icra dosyasından tahsil etmiş olduğu paranın ek tahsil ettiği 4.887,00 TL hariç, 8.900,00 TL olarak müvekkiline verdiğini, bu şekliyle davalı avukat tarafından müvekkiline eksik ödeme yapıldığını, bu nedenle davalı hakkında 8.900,00 TL'nin tahsili için takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek; itirazının iptali ile takibin devamına, inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalı vekili asıl davada; davacının Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/64 E. sayılı tazminat davasının müvekkilince takip edildiğini, davanın davacı lehine sonuçlandığını, tazminat bedelinin tahsili için 2012/12381 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, icra takibi neticesinde borçlu şirket tarafından icra dosyasına 36.075,21 TL ödeme yapıldığını, ödemenin eksik olduğu kanaatine varılarak icra dosyasında alacak miktarının yeniden hesaplanmasının istenildiğini, çıkan hesapta 4.887,00 TL'nin daha ödenmesi gerektiğinin tespit edildiğini, borçlu dava dışı sigorta şirketine eksik bakiyenin yatırılması için ödeme muhtırası gönderilmişse de bu muhtıraya yasal süresi içerisinde herhangi bir cevap verilmediğini, bu defa eksik bakiyenin tahsili için borçlu olan dava dışı sigorta şirketine hacze gidildiğini ve icra dosyasına bakiyenin borçlu tarafından yatırıldığını, dosya tamamı tahsil edildikten sonra davacının aranarak parasını ne zaman isterse alabileceğinin söylendiğini, davacının ise İl dışında olduğunu beyan edip bir kaç gün sonra Ankara'ya geldiğinde kendisine asıl alacak olan 24.369,26 TL ve işlemiş faiz olan 6.613,96 TL olmak üzere toplam 30.983,22 TL'nin elden ödendiğini, ödeme yapılmasını müteakip davacının "ibradır" başlıklı belgeyi adını soyadını da yazmak suretiyle imzaladığını, dava dışı sigorta şirketi vekillerinin daha sonra hesapların yanlış yapıldığı ve kendilerinden fazla para tahsil edildiği gerekçesiyle davacıyı aradıklarını, fakat davacının "benim üzerime kayıtlı herhangi bir şey yok benden de alacağınız bir şey yok" diyerek cevap verdiğini, bu olaya müvekkilinin yanında çalışan ...'ın şahit olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin dava dışı sigorta şirketinin istirdat davası açmasına sebep olmadığını, bilakis davacının ters konuşmasının bu davaya sebebiyet verdiğini, davacının sonrasında ise müvekkili tarafından takip edilen davacısı eski eşi olan tazminat davasından hem de kendi vekilliğinden hiç bir gerekçe göstermeden müvekkilini azlettiğini, davacının eski eşine karşı haksız azil nedeniyle açılan davanın müvekkili lehine sonuçlandığını, müvekkilinin bu ilam ile vekalet ücretini almaya hak kazandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

2. Davalı vekili birleşen davada; usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya cevap vermemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı avukat tarafından davacıdan alınan ibranamenin gerekli açıklıkta ve anlaşılabilir nitelikte olmadığı, avukatın ne miktar para tahsil ettiği, ne kadar masraf, vekalet ücreti kesip müvekkiline ne miktar ödeme yaptığının belli olmadığı, dolayısıyla söz konusu ibranameye değer izafe edilemeyeceği, davacının masraflar ve dava dışı sigorta şirketine yapılan 5.900,00 TL'lik ödemeye ilişkin itirazları da dikkate alınarak davacıya ödenmesi gereken bakiye tutarın 25.375,28 TL olduğu, davalının 09.10.2019 tarihli dilekçesi ekinde dosyaya sunulan İdare Mahkemesinin 07.12.2017 tarihli kararında davacının 05.04.2013 tarihli dilekçe ile davalı avukatın 30.10.2012 ve 21.11.2012 tarihli reddiyat makbuzları karşılığında dosyadan tahsil ettiği toplam 38.898,20 TL'nin 24.000,00 TL tutarındaki kısmını davacı müvekkiline ödeyerek kalan 18.898,20 TL'yi uhdesinde tutuğunun belirtilmiş olması nedeniyle anılan tutardan 24.000,00 TL'nin davacıya ödendiğinin davacının kabulünde olduğu dikkate alınmakla birlikte davacı tarafından dava dışı sigorta şirketine ödenen 5.900,00 TL'nin mahsubu ile davalının davacıya ödemesi gereken tutarın toplam 7.275,28 TL olduğu anlaşılmakla asıl davanın kabulü gerektiği, birleşen dava yönünden ise, taraflarının ve dava konusunun asıl dava ile aynı olduğundan derdestlik nedeniyle ret kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile davacı tarafından davalı aleyhine 2014/9807 Esas sayılı icra dosyası ile yapılan takibe davalının vaki itirazının iptali ile takibin devamına, birleşen davanın derdestlik nedeniyle reddine, asıl alacağın % 20 si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1.Asıl ve birleşen dosya davacı vekili; birleşen davanın da kabulü gerektiğini, alacak likit olup icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, birleşen davada davalının müvekkiline eksik ödediği miktarın dava konusu edildiğini, iki davanın sebeplerinin farklı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

2.Asıl ve birleşen dosya davalı vekili; bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, İdare Mahkemelerinde açılan davaların müvekkili lehine sonuçlandığını, davacının soyut beyanlarına itibar edildiğini, bilirkişinin ''ibradır'' başlıklı belgeye itibar etmemesinin hatalı olduğunu, Avukatlık Kanununun 40. maddesi çerçevesinde değerlendirme yapılmadığını, davacının tazminat hakkının düştüğünü ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

1.Asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; uyuşmazlığın davalı avukatın kusuru nedeniyle davacının dava dışı borçlusuna fazla ödeme yaptığı iddiasına dayalı olarak 5.900,00 TL'nin tahsili için başlatılan icra takibine ilişkin olduğu, davalı avukat tarafından davacıdan alınan ibranamenin gerekli açıklıkta ve anlaşılabilir nitelikte olmaması, avukatın ne miktarda para tahsil ettiğinin, ne kadar masraf, vekalet ücreti kesip müvekkili davacıya ne miktarda ödeme yaptığının belli olmaması nedeniyle davalının dayandığı ibranameye itibar edilmemesinde bir isabetsizlik olmadığı, İdare Mahkemelerinde açılan davaların kesinleşme tarihleri de nazara alındığında davalının ileri sürdüğü hak düşürücü sürenin dolduğu yönündeki iddiasına itibar edilmeyeceği, alınan bilirkişi kök ve ek raporu ile davalı avukatın kusuru nedeniyle davacının dava dışı borçlusuna 5.900,00 TL ödeme yaptığı hususunun sabit olduğu, hüküm altına alınan alacağın belirlenmesi yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından taraf vekillerinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının ayrı ayrı reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

2.Birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

Derdestlik; dava açılmasının usul hukuku bakımından ortaya çıkardığı sonuçlardan biridir. Aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önce bir dava açılmış ve bu dava görülmekte ise, aynı konunun yeni bir dava konusu yapılması mümkün değildir. Çünkü; aynı konuda iki dava açılmasında davacının korunmaya layık bir menfaati yoktur. Bir davanın derdestlik nedeniyle reddedilebilmesi için; aynı davanın iki kere açılmış olması, birinci davanın görülmekte olması, birinci dava ile ikinci davanın taraflarının, dava konusunun ve dava sebeplerinin aynı olması gerekir.

Somut olayda; davacının asıl davayı davalı avukatın kusuru nedeniyle dava dışı borçlusuna fazla ödeme yaptığı iddiasına dayandırdığı, birleşen davada ise, davalı avukat tarafından icra dosyasından tahsil edilen meblağı tarafına eksik ödediği iddiasına dayandırdığı görülmekle, her iki davanın dayandığı sebepler farklı olduğundan Mahkemece birleşen davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Bu itibarla Mahkemece; birleşen davada dava sebeplerinin farklı olduğu dikkate alınarak davalının derdestlik itirazının yerinde olmadığının gözetilmesi, dosya kapsamında alınan kök ve ek raporlar ile davacının her iki davadaki toplam alacak miktarının 7.275,28 TL olduğu ve asıl davada bu miktarın 5.900,00 TL'si yönünden itirazın iptaline karar verildiği, bu haliyle birleşen davada bakiye 1.375,28 TL yönünden itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

Asıl dava dosyası yönünden;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439. maddesi uyarınca ONANMASINA,

Birleşen dava dosyası yönünden,

1.Davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA,

Asıl ve birleşen dava yönünden 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3. maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.02.2025 tarihinde oybirliği ile karar verildi.