"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1955 E., 2023/2983 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/646 E., 2022/257 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı şirketin 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu (5686 sayılı Kanun) hükümlerine göre Ankara ili, ... ilçesinde termal tesis işlettiğini, jeotermal kaynak kullandığını, anılan Kanunun 10/e maddesi uyarınca akışkanı doğrudan veya dolaylı kullanan tesislerin gayrisafi hasılatının %1'i tutarında müvekkili Kurum payının her yıl Haziran ayında ödeneceği hükmünün yer aldığını, tahsil edilen tutarın beşte birinin müvekkili Kurum tarafından kaynağın bulunduğu belediye veya köy tüzel kişiliğine ödendiğini, 5686 sayılı Kanun uyarınca 11.12.2007 tarih ve 26727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmeliğin 20/1. maddesinde müvekkili Kuruma %1 pay ödeneceğinin belirlendiğini, müvekkili Kurum payının gayrisafi hasılat üzerinden hesaplanması gerektiğini, bu miktarın işletmenin yıllık cirosu olduğunu, her türlü mal ve hizmet satış bedellerinin faizler ile yapılan kiralamaların dahil olduğunu, 2018 yılına ait alacağın hesaplanıp rızai tahsil için davalı şirkete tebligat yapıldığını, tebliğe rağmen ödeme yapılmaması nedeniyle davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin haksız itirazı sebebiyle takibin durduğunu ileri sürerek; vaki itirazın iptaline, takibin 256.132,92 TL asıl alacak ve ferileri yönünden devamına, müvekkili Kurum lehine inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; ruhsat sahibinin müvekkili şirket olmadığını, dava dışı belediye ile akdedilen sözleşme gereği termal kaynak kullanıldığını, ticari bir akit olduğunu, dava dışı ... Termal Devremülk tesislerinin kat malikleri yöneticiliğine kesilen yansıtma faturalarının gayrisafi hasılatın içinde gözüktüğünü, bu yansıtma faturaların otelin bir geliri veya kar amacı güdülen bir faaliyet olmadığını, müvekkili şirketin otel iştirakine ait gelirlerinin içinde yemek gelirleri, kira gelirleri, faiz gelirleri ve dava dışı ... Termale kesilmiş olan yansıtma faturalarının da yer aldığını, yansıtma faturasının dava dışı ... Termal devremülk tesisleri kat malikleri yöneticiliği payına düşen giderlerin kâr payı konulmadan yansıtıldığını, otele ve devremülklere gelen elektrik faturasının müvekkili şirket adına tahakkuk ettirildiğini, ödemesinin de müvekkili şirket tarafından yapıldığını, otel ve devremülkün bazı ortak alanları beraber kullandığını, elektrik sayacının ayrılmasının mümkün olmadığını, dava dışı ... Termale kullandığı kadar elektrik bedelinin kâr eklenmeden aynı şekilde fatura edildiğini, bu uygulamanın şirket cirosuna katkı sağlamadığını, uygulamadan dolayı %1 idare payının ödenmesine maruz bırakılmaması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre otel yurtiçi satışlar, otel market tekel satışları ve otel diğer gelirlerinin davaya konu davacı Kurum alacağının belirlenmesinde esas alınması gerektiği, ... Kule satışları tutarının Ankara'da yapılan bir yapı kompleksine ...'da tesiste misafirleri ağırlanarak elde edilen gelir ise de davaya konu idare payı hesabında nazara alınması gerekeceği, başkaca satışlar olması gibi inşaatlara inşaat malzemesi satışından kaynaklanması durumunda davacı Kurum payı hesabında nazara alınmayacağı, ancak davalı şirket tarafından satış faturalarının dosya kapsamına sunulmadığı, dosyada bulunan detay mizanında devre mülk gelirlerinin KDV'siz ... sitesi gider yansıtmaları şeklinde olduğu, davalı tarafından beyan edildiği şekilde işletilen tesis dışında site yönetimine ait elektrik ve diğer ortak alanlara harcanıp yansıtılan kalemlerden meydana gelmiş olması halinde de bu kalemlerin tesisin işletilmesine dayalı olduğu, bu durumda davacı Kurum payı hesaplamasında nazara alınması gerekeceği, davacı Kurum payının 25.612.391,73 TL irad tutarına göre 256.123,92 TL olabileceği, davacı Kurum tarafından icra takibinde 01.07.2019-08.11.2019 icra takip tarihine kadar toplam 25.569,70 TL faiz talep ettiği, bu durumda davacı Kurumun icra takibinde haklı olduğu, davalı şirketin takibe itirazında haksız olduğu, yine takibe konu alacağın likit olduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile davalının icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20'si oranında 51.224,78 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 26.04.2022 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 26.12.2023 tarihli kararıyla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davacının Uygulama Yönetmeliğinin 20. maddesine atıf yaptığını, ruhsat sahibinin müvekkil şirket olmadığını, müvekkil şirketin ... Belediyesiyle akdettiği tarihli sözleşme dahiliyetinde termal kaynağı kullandığını, ... Termal Devremülk Tesisleri Kat Malikleri Yöneticiliğine kesilen yansıtma faturaları gayrisafi hasılatın içinde gözükse de bu yansıtmanın faturalarının otelin bir geliri veya kar amacı güttüğü bir faaliyetin sonucu olmadığını, müvekkili şirketin cirosuna katkı sağlamadığını, yalnızca ... Termal tarafına düşen kullanımların ödediği bedeli iade almak amacıyla kâr elde etmeksizin, aksine zarara uğrayarak yansıtma fatura kestiğini, yansıtma faturalarının muhasebe ilkesi gereği her ne kadar gayrisafi hasılatın içine dahil edilse de müvekkilinin bu yansıtma faturalarından kaynaklı hak edilmeyen %1 idare payına maruz bırakılmaması gerektiğini, davacının, müvekkili şirketin yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun davranmadığını, süresi içinde bilanço, mizan ve kurumlar beyannamesini davalıya sunmadığını bildirdiği yönündeki iddialarının yerinde olmadığını, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, idare payı alacağına esas teşkil eden gayrisafi hasılatın miktarından kaynaklı itirazın iptali istemine ilişkindir.
1. 5686 sayılı Kanun'un "Devir, sicil, ihale, harç, teminat ve idare payı" başlıklı 10. maddesinin (e) bendinde ".... e) İdare payı: Akışkanın doğrudan ve/veya dolaylı kullanıldığı tesislerin gayrisafi hasılatının % 1’i tutarında idare payı, her yıl Haziran ayı sonuna kadar idareye ödenir. Tahsil edilen tutarın beşte biri, idare tarafından, kaynağın bulunduğu belediye veya köy tüzel kişiliğine bir ay içerisinde ödenir..." düzenlemesine yer verilmiştir.
2. Aynı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 20/1 maddesinde ise “…gerçek ve tüzel kişilere ait işletme ve tesislerin kaynaklarla ilgili bir önceki yılının gayrisafi hasılat bilançosunun Mart ayı sonuna kadar idareye verilmesi zorunludur. İdareye bildirilen gayrisafi hasılatın %1’i tutarında para alınır, bu pay her yıl Haziran ayı sonuna kadar idareye ödenir…” hükmü yer almaktadır.
3.Yine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 67. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:
"Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir."
4.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; yukarıda yer verilen kanun hükümlerinin uygulanmasının yerinde olmasına, hükme esas alınan bilirkişi raporunda gayrisafi hasılatın hesabına yönelik yapılan irdeleme ve hesaplamada bir isabetsizlik bulunmamasına, yansıtma yolu ile yapılan tahsilat giderleri zaten gider olarak düşüleceğinden gayri safi hasılat hesabında tekrar toplama dahil olunmasının aleyhe durum yaratmamasına, takibe konu alacak likit olduğundan asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.