Logo

3. Hukuk Dairesi2024/983 E. 2025/1179 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Süreli adi ortaklığın sona ermesiyle ortaklığın tasfiyesi ve davacının payına düşen alacağın tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, adi ortaklığın tasfiyesi için gerekli tüm muhasebe kayıtları, defterler ve belgelerin incelenmesi, ortaklığa konu teknelerin işletimine ve ortaklık işleyişine ilişkin tüm iş ve harcamaların araştırılması, aktif ve pasifin hesaplanması ve uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması hususlarını yerine getirmeden eksik inceleme yaparak karar vermesi bozmayı gerektirmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/122 E., 2022/163 K.

Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili asıl davada; ... isimli teknenin maliki olan davacı ile tekne maliki olan davalıların Sınırlı Sorumlu Hisarönü Körfezi Deniz Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi üyesi olduklarını, 13.03.2013 tarihinde birlikte belirledikleri şartlarla ... Köyünde turistik amaçlı gezi yapılması ve turist taşımasında donatanlarca ortak hareket edilmesi amacıyla protokol imzaladıklarını, 13.03.2013 tarihli protokolün 3. maddesine göre 5 tekneden elde edilecek gelirin paylaşımının 5'e eşit şekilde bölünmesi suretiyle yapılacağının kararlaştırıldığını, davalıların protokole aykırı davranarak haksız kazanç elde ettiklerini, davalılara ait teknelerin faturaları muhasebeciye teslim edilmediğinden elde edilen gelirin havuz hesabına konulup paylaşılmadığını, masraflarda dengeli bir dağıtım olmayıp haksızlık yapıldığını, teknelerin kişi başı maliyet hesapları karşılaştırıldığında arada çok büyük farkların bulunduğunu, davalılara ait tekneler tarafından lokal acentelerden tahsilatlar yapıldığını, muhasebeden avans şeklinde ödemeler aldıklarını ve bu avansların hak edişlerden fazla olduğunu, muhasebenin tüm tekneler için tek elden tutulmadığını, havuz gelirinden müvekkiline ödeme yapılmadığını, belirlenen dönemlerde toplanıp hesap görülmesi gerekirken bunun yapılmadığını, davalıların protokol şartlarına aykırı davrandıklarını, müvekkilinin sahibi olduğu teknenin borcu doğduğunu, 13.03.2013 tarihli protokole aykırı davranan davalılardan protokolün 19. maddesi gereğince cezai şart alacağı bulunduğunu ileri sürerek; 200.000,00 TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.

2.Davacı vekili birleşen 2014/282 E.lı davada; davalıların 13.03.2013 tarihli protokol şartlarına aykırı davranmaları sonucunda, maliki bulunduğu teknenin borçlarının ortaklık tarafından ödenmesi gerekirken müvekkili tarafından ödendiğini ileri sürerek; 31.528,64 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.

3.Davacı vekili birleşen 2014/1254 E.lı davada; 13.03.2013 tarihli protokolün birçok maddesine davalıların uymadığını, gönderilen ihtarnamelere davalıların kayıtsız kaldığını, müvekkilinin ısrar ve girişimleri sonucunda davalılardan ... tarafından hesap çıkartıldığını ve müvekkilinin hakedişinin belirlendiğini, kasada nakit olmadığı belirtilerek müvekkiline ödeme yapılmadığını, her ne kadar müvekkilince söz konusu hesap kabul edilmiyorsa da davalı ... tarafından yapılan ve diğer davalılarca kabul edilen hesaba göre müvekkilinin 51.129.00 TL alacaklı olduğunu ileri sürerek; 51.129,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar; tarafların 13.03.2013 tarihli protokolü imzaladıklarını, daha sonra kooperatif kurduklarını, tarafların kooperatif kurulduktan sonra kooperatif sözleşmesine göre hareket etmeleri gerektiğini, buna rağmen tarafların protokol şartlarını kooperatif sözleşmesi çerçevesinde uygulamaya çaba sarf ettiklerini, sezon boyunca çeşitli tarihlerde hesap görüldüğünü, paylaşımın yapıldığını, davacının müvekkillerinden zaman zaman çek aldığını ve teknesinin yakıt, içecek ve diğer malzeme ihtiyaçlarının alınmasında kullandığını, protokole göre alışveriş ve masrafların tek yerden yapılması gerekirken davacının kendi istediği yerden bu ihtiyaçlarını aldığını, davacının belirlenen fiyattan daha düşük bedele yolcu taşıdığını, içecek gelirlerini gizlediğini, elde ettiği gelirleri havuza koymadığını, hak edişlerini aldığını, ortak havuzdan para aldığını açtığı birleşen davada ikrar ettiğini, davacının asıl ve birleşen davadaki beyanlarının çeliştiğini, müvekkillerinden ... tarafından yapıldığı iddia edilen hesapların gerçek dışı olduğunu, davacının kendi isteği doğrultusunda yaptığı bu hesabı davalılardan ... adıyla Mahkemeye sunduğunu, davacının bir alacağı bulunmadığını, protokol hükümlerinin davacı tarafından ihlal edildiğini, davacının müvekkillerini çağırdığı toplantıya katılmadığını savunarak, davaların reddini istemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 23.02.2016 tarihli kararıyla; taraflar arasında 13.03.2013 tarihli Hisarönü tekne turu taşımacıları birlikte çalışmak ve iyiniyet protokolü başlıklı belgenin düzenlendiği, söz konusu protokol gereğince tarafların işlettikleri teknelere aynı yerlerden alışveriş yapmayı ve elde edilen hasılatı bir havuzda toplayarak giderlerin bu havuzdan karşılanmasını, bakiye kalan kısmın taraflar arasında eşit oranda paylaştırılmasını, protokolün 19. maddesi ile de sözleşme hükümlerine uyulmaması durumunda 200.000,00 TL cezai şart ödenmesini kararlaştırıldığı, davacı asıl davada davalıların sözleşme hükümlerini ihlal ettikleri gerekçesiyle 200.000,00 TL cezai şartın tahsilini, birleşen davada alışveriş yaptığı üçüncü kişilere olan borcunu yine eldeki dava ile birleşen diğer dava ile dağıtılması gereken ancak kendisine verilmeyen kâr payının tahsilini istemiş ise de; toplanan deliller, bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve diğer belgelerden alacağın varlığı, miktarı ve sözleşme hükümlerinin ihlal edildiğinin davacı tarafça kanıtlanamadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

1. Dairece verilen 12.02.2019 tarihli ilamla; Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin bulunduğu kabul edilerek, davacı tarafından davalı ... tarafından düzenlendiği iddia edilen belgenin davalı elinden çıkıp çıkmadığının ve sıhhatinin araştırılması, sözleşme hükümlerinin davalılar tarafından ihlal edilip edilmediğinin ve sonucunda davacı yararına sözleşmede öngörülen cezai şart alacağının oluşup oluşmayacağının belirlenmesi, diğer davalıların sözleşmeyi ihlal ettiği sonucuna varılır ise tasfiye işleminde değerlendirilmesi gerekirken, Mahkemece açıklanan hususlar dikkate alınmadan eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu karar verilmesinin hatalı olduğu, bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmediği gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.

2. Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozmaya uyularak yapılan yargılamada, davacı tarafa davalılardan ...'a ait olduğu iddia edilen belgenin aslını sunması için süre verildiği, ancak söz konusu belge davacı tarafça dosyaya sunulmadığından altında yer alan imzanın gerçek ya da sahte olduğunun belirlenemediği, bilirkişi tarafından düzenlenen 13.02.2020 tarihli raporun hükme esas almaya yeterli olduğu gerekçesiyle; asıl ve birleşen 2014/254 E. sayılı dosyası ile açılan davaların ayrı ayrı reddine, birleşen 2014/282 E. sayılı dosyası yönünden davanın kısmen kabulü ile 617,87 TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; hükme esas alınan raporda adi ortaklığın değil yalnızca müvekkilinin kendi faaliyet dönemini zararla kapattığına yer verildiğini, yine zarara ilişkin tutarın 155.881,00 TL değil, 155,881 TL olduğunu, bu nedenle rapora itibar edilemeyeceğini, Mahkemece bozma ilamına uygun şekilde tasfiye işleminin yapılmadığını, sadece bozma öncesi dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda yer verilen hatalı tespitlere atıfta bulunmakla yetinilen yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, müvekkilinin adi ortaklıktan 44.799,40 TL alacaklı olduğu ispat edilmesine ve dosya kapsamında alınan Jandarma Kriminal Raporuna göre belge üzerindeki yazıların davalılardan ...'ın eli ürünü olduğu tespit edilmesine rağmen bu kriminal rapora itibar edilmediğini, ortaklığa bağlı teknelerin gerçek ve fiili hesabı davalılardan ... tarafından tutulduğundan resmi hesaplar üzerinden sonuç alınmasının mümkün olmadığını, dosyaya sunulan hesap listelerinin de bizzat davalılardan ... tarafından yapılmış hesaplamalar olduğunu, bu hesaplamaların diğer davalılar tarafından da kabul edildiğini, müvekkilinin defter tutma yükümlülüğü olmadığını, bu sebeple defter incelemesi sonucu çıkan rakamların gerçek rakamlardan çok daha düşük olduğunu, davalılarca kabul gören hesaplamalar üzerinden hüküm kurulması gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Asıl ve birleşen davadaki uyuşmazlık; sözleşme hükümlerinin taraflarca ihlal edilip edilmediği, gelirin paylaşılıp paylaşılmadığı, davacının adi ortaklık payını alıp almadığı, cezai şart alacağının doğup doğmadığı noktalarında toplanmaktadır.

Somut uyuşmazlıkta; taraflar arasında akdedilen 13.03.2013 tarihli ortaklık sözleşmesi ile 5 adet teknenin işletimine ilişkin adi ortaklık ilişkisi kurulduğu, sözleşmeye göre bu 5 adet tekneden elde edilecek gelirin paylaşımının 5'e eşit şekilde bölüneceği, sözleşmenin 01.05.2013- 30.10.2013 tarihleri arasında geçerli olacağının kararlaştırıldığı, bozma ilamı ve dosyadaki kayıtlar ile sabittir. Mahkemece bozma öncesi verilen ret kararının bozulması neticesinde, davalılardan ... tarafından düzenlendiği iddia edilen belgenin davalı elinden çıkıp çıkmadığı yönünde araştırma yapılmış, bu belgenin aslını sunması için belge yönünden ispat yükü üzerinde olan davacıya süre verilmesine rağmen davacı tarafça sunulmamış, fotokopi belge üzerinde Jandarma Kriminal birimince inceleme yapılmış ise de, davalıların fotokopi belge üzerinde yapılan incelemeye göre karar verilmesinin mümkün olmadığı yönündeki itirazları da nazara alınarak söz konusu belgeye doğru değerlendirme ile itibar edilmemesi yerindedir. Ne var ki, Mahkemece hükme esas alınan tasfiye raporunun bozma ilamını karşılar nitelikte olmadığının nazara alınmaması doğru görülmemiştir.

Hal böyle olunca Mahkemece; taraflar arasında 13.03.2013 tarihli sözleşme ile kurulup 01.05.2013-30.10.2013 tarihleri arasında geçerli olan ve süreli olan bu ortaklık ilişkisinin 30.10.2013 tarihinde sona erdiği nazara alınarak, adi ortaklığın tasfiyesi için öncelikle, ortaklığın kurulduğu tarihten itibaren ortaklığın tüm muhasebesi ile ilgili defterler ve bu defterlerin dayanağı olan belge ve faturaların ibrazının sağlanması, yönetici ortak olduğu dosya kapsamındaki deliller ile sabit olan davalılardan ...'dan ortaklığa konu 5 adet teknenin işletimine ve ortaklık işleyişine ilişkin yapılan tüm iş ve harcamalar ile gerekli görülecek olan diğer hususlarda hesap listesinin istenilmesi, hesap listesinin verilmemesi halinde yönetici ortak olan davalılardan ...'ın hesap vermekten kaçınmış sayılacağının kabul edilmesi, hesap listesi verilmesi halinde, defter kayıtları ve diğer belgelerle uyumlu olup olmadığının belirlenmesi, aksi durumda ortaklığa konu 5 adet tekne işletim işinin kazanç durumunun araştırılması, ayrıca ortaklığın üçüncü kişilere ve kurumlara olan borcunun olup olmadığının tespit edilmesi, özellikle ortaklık faaliyeti kapsamında yapılan masrafların tespiti yönünden davacı tarafça aşamalarda ileri sürülen itirazların da değerlendirilmesi, ortaklığın sona erdiği 30.10.2013 tarihi itibariyle ortaklığa ilişkin aktif ve pasif değerlerinin hesaplanması suretiyle, konusunda uzman üç kişilik tasfiye memuru heyetinden tasfiye işlemine dair sonuç bilanço alınması suretiyle asıl ve birleşen davalar yönünden sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yetersiz tasfiye raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3. maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428. maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

1086 sayılı Kanun’un 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.