"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tazminat davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davacı vekili ile asıl davada davalılardan ..., ... vekili tarafından duruşmalı, birleşen davada davalı vekili tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 21/09/2021 tarihinde gelen davacı vekili Av. ...ile davalılar ..., ... vekili Av. ..., birleşen dosya davalısı ...vekili Av. ...'un sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin daha derinlemesine incelenmesi ve bu konuda bir araştırma yapılması gerektiği heyetçi zorunlu görüldüğünden, Yargıtay Kanunu'nun 24/1 ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 21/3 maddeleri uyarınca görüşmenin bırakıldığı 02/11/2021 tarihinde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı asıl davada; kiracı olduğu antrepoda bulunan 3.kişilere ait tekstil emtiaları ve klimalar ile kendisine ait bazı malların 13/10/2007 tarihinde meydana gelen sel baskını nedeniyle hasar gördüğünü, davalıların müteselsilen meydana gelen zarardan sorumlu olduklarını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 2.000 GBP, 221.273,20 USD, 26.754 Euro ve 9.280,70 TL'nin zararın meydana geldiği 13/10/2007 tarihinden itibaren işleyecek faizleri ile davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılardan ... ve ...; olayın mücbir sebep niteliğindeki
sel felaketinden meydana geldiğini, zarara neden olan olay ve doğduğu iddia edilen zarar ile bir ilgileri olmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Davalı İSKİ vekili; söz konusu hasarın mücbir sebep niteliğindeki sel olayından meydana geldiğini, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu'nun 20. maddesi kapsamında alt yapı tesislerinin yapılmasının idarenin görev ve yetkisinde olmadığı gibi alt yapı tesislerinin idareye devredilmediğini, ayrıca davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, 28/04/2014 tarihli karar ile davanın reddine dair verilen hüküm; davacı tarafın temyizi üzerine, Dairece verilen 06/07/2017 tarihli ve 2017/1904 E. 2017/11181 K. sayılı kararla; dosyada mübrez bilirkişi raporlarının çelişkili olduğu, tarafların kusur durumlarına ilişkin hükme esas alınan raporun meydana gelen bu çelişkiyi gidermeye yeterli bulunmadığı, ayrıca davalı kiraya verenlerin aynı zamanda bina maliki olmaları halinde sözleşmesel ilişki dışında TBK'nın 69. maddesinde düzenlenen bina sahibinin kusursuz sorumluluğu kapsamında da sorumlu olabilecekleri hususunun gözetilmediği gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma sonrasında birleşen davada davacı; kiracı olduğu antrepoda bulunan 3.kişilere ait tekstil emtiaları ve klimalar ile kendisine ait bazı malların 13/10/2007 tarihinde meydana gelen sel baskını nedeniyle hasar gördüğünü, iş yeri için davalı ... şirketine 2065069 nolu sinai-ticari yangın sigorta poliçesi düzenlettirdiğini, hasarın ödenmesi için sigorta şirketine başvurmasına rağmen poliçenin iptal edildiği ileri sürülerek ödeme yapılmadığını ancak poliçenin iptalinin söz konusu olmadığını, tek taraflı olarak poliçenin iptal edilemeyeceğini, ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/436 Değişik iş sayılı dosyası üzerinden hasar tespiti yaptırıldığını, zararlarının tespit dosyasında belirlenenden daha fazla olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 1.000 GBP, 1.000 USD, 1.000 Euro ve 5.000 TL’nin poliçe limitiyle sınırlı olarak sorumlu olmak üzere zararın meydana geldiği 13/10/2007 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile tazminat taleplerini 2.000 GBP, 208.218,20 USD, 26.754,00 EURO, 9.280,70 TL'ye artırmıştır.
Davalı şirket; davacı ile 16/08/2007 tarihinde 2065469 numaralı poliçe ile yangın hasarlarının tazminine ilişkin sigorta ilişkisi kurulduğunu, su basması ve sel hasarlarının da bu poliçe ile teminat altına alındığını, sigorta ilişkisinin kurulmasından sonra 27/08/2007 ve 08/09/2007 tarihlerinde su baskını hasarı meydana geldiğini ve ödeme yapıldığını, yaşanan iki hasar üzerine 02/10/2007 tarihinde müvekkili sigorta şirketinin 2055469-1 numaralı zeyilname ile yangın sigortası genel şartnamesi hükümleri uyarınca sigorta poliçesinde mevcut bulunan su baskını hasarlarını sigorta teminatı dışına çıkardığını, yangın sigortası genel şartnamesi hükümleri uyarınca müvekkilinin kısmi hasarlar halinde sigorta poliçesinin tamamını veya bir kısmını tek taraflı fesih etme imkanı olduğunu, bu nedenle 31/10/2007 tarihinde meydana gelen sel baskını nedeniyle ortaya çıkan hasarın ödenmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; asıl davanın kısmen kabulü ile 33.096,40 USD ve 1.856,14 TL'nin davalılar ... ve ...'dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, tazminat tutarlarına zarar tarihi olan 13/10/2007 tarihinden itibaren USD miktarı yönünden TCMB'nın kısa vadeli kredilere uyguladığı avans faizi, TL yönünden
ise avans faizi işletilmesine, davalı İSKİ'ye karşı açılan davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile 205.029,35 TL'nin 01/02/2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte birleşen dosya davalısından alınarak birleşen dosya davacısına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, yargılama sırasında birleşen dosya davalısı tarafından yapılan 75.000,00 TL geçici ödeme bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tespit edilen tazminat tutarından mahsup edilmesine, asıl dosya ve birleşen dosyadaki taleplerin aynı alacak kalemine ilişkin olup tahsilde tekerrür oluşturulmamasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili, asıl dosyada davalılar ... ve ... vekili ve birleşen dosya davalısı Zürich Sigorta AŞ vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; birleşen davaya yönelik davalının tüm, davacının ise sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; binanın yapımında tam bir eksiklik olmasa da kısmi eksiklik olarak değerlendirilebilecek hususlar bulunduğu, dolayısıyla %50 çevre drenaj eksikliği olduğu kanaatine varıldığı, dava konusu olaydan önce iki kez su baskını olduğu, davacının da yeniden meydana gelebilecek su baskını için tedbir alması gerekip gerekmediği, davacının bu konuda tedbirli davranmamış olması ihtimalinin hafif kusur olarak nitelendirip nitelendirilmeyeceğinin takdirinin mahkemeye ait olduğu, olayın Organize Sanayi Bölgesi sınırları içinde gerçekleştiği, OSB’nin alt yapı sağlama yükümlülüğünü İSKİ’ye devrettiğine ilişkin sözleşme olmadığı, sorumluluğun OSB’ye ait olacağı, İSKİ’nin sorumluluğunun bulunmadığı bildirilmiştir.
Mahkemece, binanın yapımındaki eksikliğin zararın oluşumunda %100 oranda etkili olmadığı, çevre drenajiının %50 oranında tamamlandığı, bina maliklerinin olaydaki sorumluluğunun %50 olarak kabul edildiği, davacının antreposunun 08/09/2007 ve 27/08/2007 tarihlerinde de sel baskınına maruz kaldığı ve hasar bedelinin sigorta şirketinden tazmin edildiği, olayın meydana geldiği antreponun konumu, işbu davaya konu zarar öncesinde de aynı işyerinin hasar görmesine rağmen davacının herhangi bir tedbir almaması nedeniyle zararın meydana gelmesinde ve artmasında davacının müterafik kusuru olduğu neticesinde varıldığı ve tespit edilen tazminat oranından takdiren %30 oranında hakkaniyet indirimi yapılmasınına karar verildiği belirtilerek hüküm kurulmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunun, kusur durumunu belirleme yönünden yeterli olmadığı, bina maliklerinin sorumluluğunun %50 oranında olduğu belirtildiği halde bakiye kusur yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir.
Bu nedenle mahkemece; tarafların kusur durumunu belirleyen, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, tarafların itirazlarını karşılayacak şekilde rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmiş olması, ayrıca TBK'nın 69. maddesinde düzenlenen yapı malikinin sorumluluğuna dayalı olarak açılan davada, hükmedilen tazminatın dayanağı sözleşme ilişkisi olmadığına göre, tazminatın Türk Lirası yerine Dolar cinsinden tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş, asıl davanın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
3) Davacı tarafın birleşen davaya yönelik temyiz itirazının incelenmesinde;
Sigorta poliçesinde "işbu poliçe EUR karşılığı YTL olarak düzenlenmiştir. İşbu poliçe kapsamına dahil rizikonun gerçekleşmesi durumunda tazminat, hasar ödeme tarihindeki
TCMB döviz alış kuru üzerinden ödenecektir." düzenlemesi yer almaktadır. Sigorta poliçesinde yer alan söz konusu düzenleme üzerinde durulmadan, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, birleşen davanın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle birleşen davaya yönelik davalının tüm, davacının ise sair temyiz itirazlarının REDDİNE, HUMK'nın 428. maddesi gereğince hükmün ikinci bentte açıklanan nedenlerle asıl dava yönünden taraflar yararına, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle birleşen dava yönünden davacı yararına BOZULMASINA, 3.050 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin; asıl davada yekdiğerinden alınıp yekdiğerine, birleşen davada ise davalıdan alınıp davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde davacı ile asıl davada davalılar ... ve ...'e iadesine, 10.559,30 TL bakiye temyiz harcının birleşen davada davalı ...Ş.'ye yükletilmesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.