"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ELAZIĞ 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen karar, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 07/12/2021 tarihinde davacı vekili Av. ...ile davalı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; sahibi bulunduğu tavuk çiftliğinde 25/06/2018 tarihinde meydana gelen elektrik kesintileri nedeniyle, jeneratörün devreye giremeyip soğutma sisteminin çalışmaması sonucu 27.000 adet tavuğun telef olduğunu, elektrik kesintilerinin voltaj dalgalanmasından kaynaklandığını, uğramış olduğu zarardan davalı şirketin sorumlu bulunduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; olayın meydana gelmesinde sorumluluğunun bulunmadığını, tarafına kusur atfedilemeyeceğini, davacının ağır kusurlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; 16/12/2019 bilirkişi heyeti raporu hükme esas alınarak, olay tarihinde yaşanan elektrik kesintisinin davacı tarafından davalı şirkete ihbar edildiği ve akabinde arızanın davalı tarafından aynı gün giderildiği,elektrik kesintisi nedeniyle çiftlikte bulunan jeneratörün devreye girdiği ancak kısa bir süre sonra "düşük voltaj alarmı" vererek çalışmasını durduğu, kümes kontrol panosundan enerjinin kesildiğine dair alarmın verildiği, jeneratör tekrardan çalıştırılmayıp havalandırma fanları devreye girmediği için tavuk ölümlerinin gerçekleştiği, jeneratörün tüm zaman dilimlerinde faal ve her an elektrik kesintisi ya da hatlardan kaynaklı olumsuzluklara karşı çalıştırılmasından çiftlik sahibi davacının sorumlu olduğu, olayın meydana gelmesinden davalının kusurlu veya kusursuz sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; Türk Borçlar Kanunu'nun 69 uncu maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür (TBK m.69).
Yapı malikinin sorumluluğu, bir bina ya da diğer bir inşa eserinin bizatihi kendisinden kaynaklanan bir nedenle oluşan zarardan sorumluluğu kapsamakta olup, niteliği itibariyle kusursuz sorumluluk türlerinden "olağan sebep sorumluluğu"dur. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir.
Enerji nakil hatları da yapı eseri niteliğinde olup, bölgede elektrik enerjisinin dağıtımını yerine getirmektedir. Bu faaliyet, varlığı ve niteliği itibariyle bir tehlike ve dolayısı ile zarar ihtimali taşıdığından, davalı şirketin sorumluluğu, bir sebep sorumluluğu olan kusursuz (objektif) sorumluluktur.
Elektrik enerjisinin taşındığı enerji nakil hattı ile gerçekleşen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması sorumluluk için yeterlidir. Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, çoğu zaman zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır (Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 1991 Baskı Cilt 2 sf: 14-15).
Öte yandan; Türk Borçlar Kanunu'nun 52 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca; "Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir."
Somut olayda; 25/06/2018 tarihinde meydana gelen elektrik kesintileri sonucunda, davacıya ait çiftlikte bulunan jeneratörün devreye girmeyip soğutma sisteminin çalışamaması nedeniyle, çiftlikte bulunan tavukların telef olduğu anlaşılmaktadır. Davalı şirketin sorumluluğu TBK’nın 69 uncu maddesine dayalı kusursuz sorumluluk olup, oluşan zarar ile elektrik kesintisi arasında uygun illiyet bağının kurulduğunun kabulü gerekir. Her ne kadar, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda; jeneratörün elektrik kesintisi sonrası devreye girmemesi, davacının diğer tedbirleri almamış olması davacıya kusur olarak atfedilmiş ise de, belirtilen hususlar nedensellik bağını kesecek mahiyette olmayıp ancak tazminat miktarının hesabında gözetilecek hususlardandır.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, tavukların ölümünün elektrik kesintisinden kaynaklandığı, dolayısıyla elektrik kesintisi ile gerçekleşen zarar arasında uygun illiyet bağının mevcut olduğu, davalının TBK’nın
69 uncu maddesine dayalı kusursuz sorumluluğunun bulunduğu dikkate alınarak, önceki bilirkişiler dışında seçilecek konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınarak, zarar doğuran eylem nedeniyle davacının bölüşük kusurunun bulunup bulunmadığı da araştırılarak, davacının maddi zararının belirlenmesi ve varsa zarar miktarından bölüşük kusuru oranında indirim yapılması suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına, aynı Kanunun 371 inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 3.815 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 07/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.