"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı avukata vekaletname verdiğini, ancak talimatına uygun hareket etmediğini, açılması gereken davayı açmadığını, kendisine hakaret ettiğini, bu nedenle davalıyı azlettiğini, akabinde davalının avukatlık ücreti ve takip masrafı olmak üzere toplam 17.644,69 TL üzerinden aleyhine takip başlattığını, davalıyı azletmesinin haklı nedenlerden kaynaklandığını ileri sürerek, başlatılan takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının takip dosyası nedeniyle 8.410 TL borçlu olmadığının tespitine dair verilen hüküm, tarafların temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 17/06/2019 tarihli ve 2016/18255 E. 2019/7325 K. sayılı kararıyla; azlin haklı olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; davacı tarafından yapılan azlin haksız olduğu, davacının davalıya 1.060 TL borçlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile takip dosyası nedeniyle 1.060 TL borçlu olmadığının tespitine, her iki taraf açısından icra inkar ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Bilindiği üzere, mahkemece verilen kısa karar (hüküm), bir davayı esastan çözümleyen ve uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardandır. Bu kararla, mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Bu aşamada yapılması zorunlu iş; gerekçeli kararı, kısa karar doğrultusunda ve yasal gerekçeleriyle birlikte hakimin yazmasından ibarettir.
Eş söyleyişle, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde kararda yer alması gerekir. Esasen, hükmün tefhim edilen kısa karara uygun yazılması ve gerekçe taşıması, kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardan olup, bu kurala kanun koyucu HMK'nın 297 nci maddesiyle varlık kazandırmıştır.
Yine Anayasamızın "Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması" başlıklı 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında; "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, gerekçe, hükümle çelişik olamaz. Aksinin kabulü, mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece, davacının takip dosyasından davalı tarafa 1.060 TL borcu olduğu yönünde gerekçe oluşturulduğu, hüküm fıkrasında ise, aynı miktarda borcu olmadığına karar verilmek suretiyle, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmış olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.