"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, “Ispartakule” adlı projeden ... Sitesi A1-1 Blok Zemin kat D:2 numaralı bağımsız bölümü 15.02.2007 tarihli sözleşme ile satın aldığını, konutun teslim edildiğini, davalıların birçok sosyal alanın yapılacağını taahhüt etmelerine rağmen edimlerini tam olarak yerine getirmediklerini, bağımsız bölümünün değerinin ödenen bedelden daha düşük olması gerektiğini ileri sürerek; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla eksik ifa nedeniyle ayıp oranında, ödediği bedel üzerinden indirim ve tazmin talebine istinaden şimdilik 2.000,00 TL tazminatın konut bedelinin ödendiği tarihten itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş, bilahare talebini 12/08/2014 tarihli dilekçesi ile ıslah ederek dava değerini 6.692,00 TL’ye çıkarmıştır.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının talep etmiş olduğu "projede ve tanıtımlarda belirtilen ancak bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler" alınan bilirkişi raporu doğrultusunda açık ayıp niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; ilk kararda davacı tarafından davalıların ibra edilmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş hükmün davacı tarafından temyizi üzerine; 13. Hukuk Dairesi’nin 06/06/2016 tarih, 2015/6671 esas- 2016/14348 karar sayılı ilamı ile ‘... Söz konusu sosyal tesislerin yapılmamış olması, alıcının satın alma kararını etkileyen, taşınmazın değerini azaltan bir husus olup, edimin ifasındaki bu yöne ilişkin eksiklik nedeniyle satıcının
alıcıya karşı sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Bu sosyal tesislerin yapılmamış olması 4077 sayılı yasada düzenlenen “ayıplı ifa” değil “eksik ifa”dır...Öte yandan, ... davaya konu edilen Proje tanıtım broşür ve materyallerinde yer alan alışveriş ve yaşam merkezi, yaşam merkezi içerisinde dünyaca ünlü markalar, restoranlar, süper market, sinema salonları, çocuklar için eğlence alanları, ofis katları ve residence bulunan kompleks ile kompleksin sağ tarafında bulunan iki iş kulesinin henüz yapılmadığı davalıların ve mahkemenin kabulündedir. Hal böyle olunca, doğmamış bir haktan önceden yazılı ibraname ile feragat edilmiş olması mümkün değildir. ‘gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak, yeniden yapılan yargılama sonucunda "Uyulan bozma ilanı doğrultusunda bozma öncesi alınan bilirkişi raporundaki değerlendirmeler esas alınarak davacıya satılan bağımsız bölümün eksik ifa nedeniyle oluşan değer kaybı olan 6.692 TL den 1000 TL sine dava tarihi olan 15/11/2013 tarih bakiye 5.692 TL ye ıslah tarihi olan 12/08/2014 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile davalılardan müşterek müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine" karar verilmiştir
Hükmü davalıların temyizi üzerine 13.Hukuk dairesi 06/04/2017 tarih 2017/3080 esas, 2017/4057 karar sayılı ilamı ile ‘...Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, talep edilen hususlarla ilgili “açık ayıp”, “gizli ayıp” ve “eksik ifa” ayrımının ayrıntılı ve açık bir şekilde yapılmadan genellikle eksik ifa olduğu değerlendirmesi yapılmış ve yazılı şekilde karar verilmiştir. Mahkemece bu hususta ayrıntılı değerlendirme yapılarak yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekir...’ gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş fakat;’ yeniden bilirkişi incelemesine gerek olmadığı, bilirkişi raporunun açık ayıp gizli ayıp eksik ifa ayrımı konusunda açık bulunduğu açık ayıbın dosya yönünden mevcut bulunduğu gerekçesiyle davacı tarafça süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığından ‘ davanın reddine karar verilmiştir.
Verilen hükmü davacının temyizi üzerine 13. Hukuk Dairesi 10/12/2018 tarih 2018/3221 esas- 2018/11832 jarar sayılı ilamı ile ‘..bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmesi ve bozmaya uygun şekilde rapor alınarak sonucuna uygun hüküm kurulması gerekirken, yeniden bilirkişi incelemesine gerek olmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı ‘ olduğu gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Kural olarak mahkemece bozma kararına uyulmakla, o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı Kararı).
Belirtilmelidir ki; mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki KURU, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)
Bu ilkeler kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay'ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemenin ilk kararı üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 06/06/2016 tarih, 2015/6671 esas- 2016/14348 karar sayılı ilamında söz konusu sosyal tesislerin yapılmamış olmasının taşınmazın değerini azaltan bir husus olup, edimin ifasındaki bu yöne ilişkin eksiklik nedeniyle satıcının alıcıya karşı sorumlu olduğunun kabulünün gerekeceği ve Bu sosyal tesislerin yapılmamış olması 4077 sayılı yasada düzenlenen “ayıplı ifa” değil “eksik ifa” olduğu hususu belirtilmiştir.
O halde bu durum davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturur.
Yerel mahkemece, açıklanan yönler gözetilerek karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, 2 bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. Maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.