"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde karşılıklı görülen alacak davalarında asıl davanın kabulüne, karşı davanın kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile düzelterek yeniden esas hakkında verdiği kararın, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalıyı 21/05/1997 tarihli yetkilendirme belgesiyle ... Konut Kooperatifleri Birliğinin açtığı taşınmaz ihalesine katılmak için yetkilendirdiğini, ihalesinin kazandığını ancak davalının kötü niyetli olarak taşınmazların tapusunu kendi adına oluşturduğunu, durumun öğrenmesiyle birlikte tapu kaydının iptali istemiyle açtığı davanın kabul edildiğini ve ana taşınmazdaki 10 ila 36 arası bağımsız bölümlerin davalı adına olan tapu kaydı iptal edilerek yarı hisselerinin adına tesciline karar verildiğini, davalının bu dönemde taşınmazları kiraya vererek gelir elde ettiğini ileri sürerek; bahse konu taşınmazlardan elde edilen kira gelirlerinin tespitini ve işleyecek faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş, 20/11/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 497.133,99 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı; elde edilen kira gelirlerinin ilgili kurumlara beyan edildiğini, gelir ve emlak vergilerinin ödendiğini, tahsil edilen kira bedellerinin net gelir olmadığını, belli bir bölümünün de binanın eksiklerinin tamamlanmasında kullanıldığını savunarak, davanın reddini dilemiş, karşı davada ise; dava konusu taşınmazlar için ödenen emlak ve bina
vergisi, harçlar, ücretler ve taşınmazlar için yapılan masraflar yönünden fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 320.707,50 TL’nin faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; asıl davanın kabulü ile 497.133,99 TL’nin dava tarihi olan 26/05/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karşı davanın kısmen kabulü ile 157.056,69 TL’nin dava tarihi olan 08/07/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; asıl davaya ilişkin tarafların istinaf taleplerinin reddine, karşı davada ise davalının istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile düzelterek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; diğer kısımlar baki kalmak kaydıyla davacı/karşı davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre; davalı/karşı davacının tüm, davacı/karşı davalının asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Davacı/karşı davalının karşı davada hükmedilen kira gelir vergisi hesabına yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Vergi, kamu giderlerini karşılamak amacıyla yasalarla gerçek ve tüzel kişilerden mali güçlerine göre istenen bir yükümlülüktür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler, kişilerden kimi kamu hizmetleri karşılığında yada bir hizmet karşılığı olmaksızın kamu gücüne dayanılarak alınan paralardır ve tüm kamu hizmetleri için yapılan giderlere ortak katılım payını ifade eder.
Katma Değer Vergisi, mal ya da hizmetin üretiminden tüketiciye intikaline kadar her el değiştirme aşamasında alınan genel bir tüketim vergisidir (Prof. Dr. Mehmet Ali Canoğlu- Doç. Dr. Rüstem Hacırüstemoğlu, Vergi Uygulamaları ve Muhasebesi, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş. İstanbul, 1990, sh: 425). Katma Değer Vergisi de dahil vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin ortak özellikleri kamu gücüne dayanılarak tek taraflı iradeyle ve gerektiğinde zorla alınmaları, bir yasayla konulmalarıdır.
T.C. Anayasasının 73. maddesi, “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır” düzenlemesini içermektedir. Buna göre vergi yükümlülüğünün konusu, yükümlüsü, matrahı ve oranı ile, vergiden doğan ödev ve usul ilişkilerinin yasayla düzenlenmesi gerektiği kuşku ve duraksamadan uzaktır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8. maddesi vergi yükümlüsünü (mükellefini); “Vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden gerçek veya tüzel kişi”; vergi sorumlusunu ise, “verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişi” şeklinde tanımlamış; kural olarak, vergi yükümlülüğüne ve sorumluluğuna ilişkin özel sözleşmelerin, Vergi Dairelerini bağlamayacağı hükmünü getirmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 70. maddesinde; gayrimenkul sermaye iradının tarifi yapılmıştır. Bu maddede sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu maddenin ilk fıkrasında açıklanmış ve 1.bentte diğer unsurlar yanında bina da (döşeli olarak kiraya verilenlerde döşeme için kira bedelleri de dahil) sayılmıştır.
Yine Gelir Vergisi Kanunu'nun 70. maddesi, iş yeri kiralama işlemi nedeniyle gayrimenkul sermaye iradı elde edilen hallerde kazançların vergilendirilmesinde stopaj usulünü getirmiştir. Stopaj, kira bedelinden yasada belirtilen orandaki miktarın kiracı tarafından kiraya veren adına Vergi Dairesi'ne ödenmesi gereken meblağdır. Stopajda yükümlü kiraya veren, sorumlu ise kiracıdır.
Somut olayda; her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı/karşı davacının sunduğu gelir vergisi beyannameleri, tahakkuk fişleri vs belgeler dikkate alınarak davaya konu dönem itibariyle gelir vergisi beyannamesi içinde bulunan stopaj vergileri tespit edilerek hesaplama yapılmış ise de anılan raporda yeterli bilimsel dayanak ve gerekçe gösterilmemiş olduğundan işbu rapor denetime ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte değildir.
O halde, bölge adliye mahkemesince; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, içerisinde vergi hukukunda uzman bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi heyetinden; tarafların itirazları da karşılanmak suretiyle elde edilen net kira gelirleri yönünden taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması ve ulaşılacak sonuca karşı davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı/karşı davacının tüm, davacı/karşı davalının asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının davacı/karşı davalı yararına BOZULMASINA, 25.460 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalı/karşı davacıya yükletilmesine, 2.638 TL peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacı/karşı davalıya iadesine, dosyanın HMK'nın 373/2 maddesi uyarınca kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 27/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.