"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı şirket vekili, davalıların, şirketlerine vekaletname ile avukat tayin edildiklerini, davalıların davacı şirket borçlusu ...'in sahibi olduğu şirketler hakkında İzmir 9.İcra Müdürlüğü’nün 2004/9894E. ve 2005/3254E. sayılı dosyaları ile icra takibi yaptıklarını, şirket borçlusu ...'in şirkete olan 25.644,62 TL borcunu 25/01/2005 ile 08/07/2005 tarihleri arasında davalıların tahsil ettiklerini ancak, tahsil ettikleri bu parayı firmaya teslim etmediklerini belirterek, davalıların firmadan aldıkları 25.644,62 TL'nin davalılardan alınarak 08/07/2005 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile davacı şirkete iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, dava konusu edilen tahsilatları da kapsar şekilde muhtelif tarihlerde toplam 272.000,00 TL meblağı davacı şirket hesabına yatırdıklarını, ödemelerin ... ... Şubesi tarafından gönderilen ödeme dökümünü gösteren belge ile kanıtlanmış olduğunu belirterek davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, vekâlet ilişkisinden dolayı vekâlet verenin uğradığı zararın tazmini istemine ilişkindir. Dosya kapsamından İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2019/344 Esas-2021/99 Karar sayılı dava dosyası ile davalılar hakkında hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçunu işlediklerinden bahisle ceza davası açıldığı, davanın davalı ... açısından mahkûmiyetle sonuçlandığı ancak temyiz aşamasında olup henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 74. maddesi gereğince "Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz." Dolayısıyla ceza mahkemesince verilen beraat kararı; kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacaktır. Ancak hemen belirtilmelidir ki, gerek öğretide gerekse Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle "fiilin hukuka aykırılığı" konusu ile hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıyacaktır. Bu doğrultuda maddi vakıanın tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlayıcı olup ceza mahkemesince bir maddi vakıanın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/11-92 E. 2018/1362 K. sayılı kararı).
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; ceza mahkemesinin kesinleşmiş mahkumiyet kararı ve bu yargılama neticesinde varlığı tespit edilen maddi vakıalar hukuk hakimini bağlayıcı olduğundan mahkemece, ceza davasının kesinleşmesi beklenerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile davalı ... hakkındaki kesinleşmeyen ceza hükmü nazara alınarak, davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma sebebine göre davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.