Logo

3. Hukuk Dairesi2021/6510 E. 2021/11501 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, noterin düzenlediği sahte vekaletname ile taşınmazlarının satılması nedeniyle açılan tazminat davasında, davanın hangi miktar üzerinden ıslah edildiği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak 20.000 TL talep etmesine rağmen, yargılama aşamasında bilirkişi raporunda belirlenen 927.475,79 TL üzerinden harcı tamamlayarak davayı kısmen ıslah ettiği ve bu ıslahın sözlü ve yazılı olarak yapıldığı gözetilerek, ilk derece mahkemesinin davayı ıslah edilen miktar üzerinden kabulüne karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ile daha düşük bir miktar üzerinden hüküm kurması usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Davacı ... ile davalı ... aralarındaki tazminat davasına dair ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 23/12/2020 tarihli ve 2018/123 E. 2020/531 K. sayılı hükmün düzeltilerek onanması hakkında Dairece verilen 15/06/2021 tarihli ve 2021/1523 E. 2021/6597 K. sayılı karara karşı, davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.

Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; kimlik bilgileri ve fotoğrafı kullanılarak düzenlenen sahte nüfus cüzdanı ile noterden düzenlenen vekaletnameye istinaden, kardeşi ... tarafından taşınmazlarının muhtelif kişilere devredildiğini öğrendiğini, sahte nüfus cüzdanı ile işlem yapan davalı noterin kusurlu olduğunu, gerekli dikkat ve özeni göstermediğini, zarara uğradığını ileri sürerek; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000 TL’nin taşınmazların satış tarihi olan 09/09/2005 tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 17/10/2014 tarihli bilirkişi raporu ile belirlenen taşınmazların değeri üzerinden 22/06/2015 tarihinde harcın tamamlandığı görülmüştür.

Davalı; sahte olarak düzenlenen nüfus cüzdanının iğfal kabiliyetinin bulunduğunu, illiyet bağı kesildiğinden sorumluluğuna gidilemeyeceğini, davacıya ait dokuz adet taşınmazın aynı gün tapuda devredilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; davacı ile sahtecilik yaptığı iddia edilen dava dışı ...’nun kardeş oldukları, davalı noterin vekaletnameyi düzenlerken üzerine düşen dikkat ve özeni gösterdiği, sorumluluğuna gidilemeyeceği gerekçesiyle , davanın reddine dair verilen hüküm, davacının temyizi üzerine; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 29/11/2010 tarihli ve 2010/342 E. 2010/12156 K. sayılı kararıyla, “ ...Dosya içeriğinden, dava konusu sahte vekaletname ile yapılan taşınmaz satışlarına karşı davacı tarafından açılan tapu iptali ve tescil davaları ile sahte işlemleri gerçekleştiren kişi hakkında açılmış olan ceza davası henüz sonuçlanmadığı anlaşılmaktadır.

Tapu iptali ve tescil davalarının kabul edilmesi durumunda davacı zarara uğramamış olacağından, o davalarının sonucu beklenmeli, o dava dosyaları içerisinde bulunan tüm kanıt ve belgeler birlikte incelendikten sonra davalı noterin sorumluluğunu ortadan kaldıracak nedenlerin bulunup bulunmadığı ve sorumluğunun kapsamı bunlara göre belirlenmelidir.

Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilmeyerek, eksik inceleme ile istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır...” gerekçesiyle bozulmuştur.

Bozmaya uyan mahkemece; ilgili nüfus müdürlüğü tarafından düzenlenen davaya konu sahte kimlikteki fotoğrafın dava dışı ...’na ait olduğu, sahte kimliği kullanan

...’nun ağır kusurlu olduğu, üçüncü kişinin ağır kusuru nedeniyle illiyet bağı kesildiğinden davalının sorumluluğuna gidilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen hüküm, davacının temyizi üzerine; Dairece verilen 19/12/2017 tarihli ve 2016/13598 E. 2017/17842 K. sayılı kararla; “...Davalı noter tarafından tanzim edilen 01/08/2005 tarih ve 24183 yevmiye sayılı vekaletname sureti ile tapu müdürlüğünce satış işlemlerine esas alındığı bildirilen aynı tarih ve yevmiye sayılı vekaletname suretindeki fotoğrafların farklı kişilere ait olduğu, bu hususa gerek yukarıda açıklanan adli tıp kurumu raporunda, gerekse mahkemenin gerekçesinde de yer verildiği, ancak her iki vekaletname ile ilgili işlemlerin davalı noter veya çalışanları tarafından yerine getirilip getirilmediği hususunun araştırılmadığı anlaşılmaktadır.

Buna göre, mahkemece; öncelikle davalı noter tarafından tanzim edilen vekaletname ile satış işlemleri nedeniyle tapu müdürlüğünde kullanılan vekaletname asıllarının getirtilmesi, sonrasında gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle her iki vekaletname ile ilgili işlemlerin davalı noter veya çalışanları tarafından yerine getirilip getirilmediğinin araştırılması suretiyle ulaşılacak sonuca göre davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir...” gerekçesiyle bozulmuştur.

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; 17/10/2014 tarihli bilirkişi ek raporu hükme esas alınarak, davaya konu sahte kimlik kullanılmak suretiyle, dava dışı ... tarafından davacıya ait taşınmazların üçüncü kişilere satılarak tapuda devredildiği, bahse konu kişinin sanık olarak yargılandığı ceza davasında mahkumiyetine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, satılan taşınmazlara dair açılan tapu iptal ve tescil davalarının da red ile sonuçlandığı, davalı noter tarafından düzenlenen vekaletname suretinin tapu müdürlüğünce satış işlemlerine esas alındığı, vekaletname aslı ile suretindeki fotoğrafların farklı kişilere ait olduğu, bu sebeplerle davalı noterin gerçekleşen zarardan sorumlu olduğu, davaya konu taşınmazların bilirkişi raporu tarihi itibariyle değerinin 927.475,79 TL olup, davacının davasını bu miktar üzerinden ıslah ettiği gerekçesiyle; davanın kabulüne, 927.475,79 TL’nin 20.000 TL’sinin dava tarihinden, 907.475,79 TL’sinin ise ıslah tarihi olan 22/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen hüküm, davalının temyizi üzerine; Dairece verilen 15/06/2021 tarihli ve 2021/1523 E. 2021/6597 K. sayılı kararla; (1) nolu bent ile davalının sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, (2) nolu bentle; “... Mahkemece, dava konusu taşınmazların rayiç bedellerin tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmış, tanzim olunan raporda taşınmazların dava tarihi itibariyle bedellerinin 543.835,65 TL olduğu belirtilmiş; bilahare taşınmazların rapor tarihi itibariyle rayiç bedellerinin hesaplanması için ek rapor talep edilmiş, tanzim olunan 17/10/2014 tarihli rapor ile dava konusu taşınmazların rapor tarihi itibariyle rayiç bedelinin 927.475,79 TL olduğu belirtilmiş, akabinde mahkemece 17/02/2015 ve 04/05/2015 tarihli celselerde bilirkişi raporunda hesaplanan dava değeri üzerinden eksik harcın tamamlanması için davacı tarafa süre verilmiş ve davacı tarafından 22/06/2015 tarihinde harcın ikmal edilmiş olduğu; ancak, davacı tarafından, ayrıca ve açıkça yazılı veya sözlü ıslah beyanında bulunulmamış olduğu anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca, mahkemece; davacı tarafından dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, 20.000 TL üzerinden eldeki davanın açıldığı, davacının yargılama aşamasında ıslah talebinde bulunmadığı gözetilerek; talep doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, talep aşılmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır...” gerekçesiyle bozulmuştur.

Bozma kararına karşı, davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176 vd. maddelerinde ıslah müessesi düzenlenmiş olup, 176 ncı maddede; “(1)Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. (2) Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.

Yargılama aşamasında tarafların iddia ve savunmasının değiştirilmesi yasağı sebebiyle yapamadıkları işlemleri yaparak verdikleri dilekçeleri tamamen veya kısmen düzeltmelerine ıslah denir.

Davacı, davasını tamamen ıslah edebileceği gibi kısmen ıslah da mümkündür. Davacının davasını (değiştirmeyip) sadece genişletmek istemesi ise, (karşı taraf açıkça muvafakat etmezse) kısmen ıslah yolu ile mümkündür. Buna göre; davacının talep sonucunu artırması, kısmen ıslah yolu ile mümkündür. Bu halde, davacının talep sonucunu artırdığı miktar üzerinden ¼ nispi harç yatırması gerekir (Kuru, Baki, Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayıncılık, 2020, s. 1204 - 1206).

Aynı Kanunun “ Islahın zamanı ve şekli” başlığı altında düzenlenen 177 nci maddesinde ise; “ (1) Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. (2) Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz. (3) Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir.” hükmü getirilmiştir.

Sözlü ıslah beyanının duruşma tutanağına yazılması gerekirken; yazılı ıslah duruşmada yapılırsa, ıslah dilekçesinin ( yazılı ıslah talebinin) verildiği tutanağa yazılır.

Somut olayda; davacı adına kayıtlı taşınmazların, ... 4. Noterliği tarafından düzenlenen 01/08/2005 tarihli ve 24183 yevmiye numaralı sahte vekaletname suretine istinaden, dava dışı ... tarafından üçüncü kişilere 09/09/2005 tarihinde satıldığı; eldeki davanın noterin kusursuz sorumluluğuna dayalı tazminat istemiyle açıldığı, mahkemece davacının uğramış olduğu zararın hesaplanmasına ilişkin alınan bilirkişi raporunda; davaya konu beş adet taşınmazın dava tarihi itibariyle toplam rayiç değerinin 543.835,65 TL, rapor tarihi olan 17/10/2014 tarihi itibariyle ise 927.475,79 TL olarak belirlendiği, akabinde davacı vekili tarafından 17/02/2015 tarihli celsede; “17/10/2014 tarihli bilirkişi raporunca eksik harcın tamamlanması için tarafımıza süre verilsin.” şeklinde beyanda bulunulduğu, bunun üzerine mahkemece, eksik harcın tamamlanması için süre verildiği, eksik harcın taşınmazların 17/10/2014 tarihi itibariyle belirlenen toplam 927.475,79 TL değeri üzerinden 22/06/2015 tarihinde tamamlandığı, bu kez davacı vekili tarafından 23/12/2015 tarihli celsede; “ Tarafımıza verilen süreler kesin süre olarak kabul edilemez. O yüzden ıslahımız süresinde kabul edilmelidir. Islah dilekçemiz doğrultusunda davamızın kabulüne karar verilsin...” şeklinde beyanda bulunulduğu görülmüştür.

Hal böyle olunca mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde; davalı noter tarafından düzenlenen sahte vekaletname uyarınca davacıya ait taşınmazların üçüncü kişilere satıldığı, davacının, uğramış olduğu zararı noterin kusursuz sorumluluğu kapsamında davalıdan talep edebileceği, eldeki davanın da işbu taleple açıldığı, davacı tarafından taşınmazların 17/10/2014 tarihi itibariyle belirlenen toplam 927.475,79 TL değeri üzerinden davanın kısmen ıslah edildiği ve eksik harcın bu değer üzerinden tamamlandığı, sözlü ıslah beyanının tutanağa geçirildiği gibi davanın ıslah edildiğinin dosyaya sunulan beyan dilekçelerinde de belirtildiği dikkate alınarak, davaya konu taşınmazların dava tarihi itibariyle

belirlenen toplam değeri olan 543.835,65 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile taşınmazların rapor tarihi itibariyle belirlenen değeri olan 927.475,79 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Ne var ki; mahkeme kararının açıklanan bu gerekçe ile bozulması gerekirken zuhulen farklı gerekçe ile bozulduğu yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairece verilen 15/06/2021 tarihli ve 2021/1523 E. 2021/6597 K. sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA ve hükmün yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde davacı tarafa, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.