Logo

3. Hukuk Dairesi2021/6582 E. 2021/10948 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Elektrik abonesi tarafından, fatura edilen tüketim bedelinin yanlış tahakkuk ettirildiği veya kaçak elektrik kullanılmadığı iddiasıyla açılan davalarda, elektriğin kesilmemesi/yeniden bağlanması talebiyle verilen ihtiyati tedbir kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulup başvurulamayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Elektrik abonelik sözleşmesinin devam etmesi ve davanın esasının muarazanın meni niteliğinde olması nedeniyle, davanın değerinin kesinlik sınırının altında kalmasının istinaf yolunu kapatmayacağı gözetilerek, ihtiyati tedbir kararına yönelik istinaf başvurusunun miktar itibariyle reddine dair Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

BAŞVURUSU : DİYARBAKIR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU

I. BAŞVURU

5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un “Başkanlar kurulunun görevleri” başlıklı 35 inci maddesinin birinci fıkrasının üçüncü bendi;

“Re'sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek,” hükmünü,

Aynı maddenin birinci fıkrasının beşinci bendi ise;

“(3) numaralı bende göre yapılacak istemler, ceza davalarında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, hukuk davalarında ise ilgili hukuk dairesine iletilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı uyuşmazlık bulunduğuna kanaat getirmesi durumunda ilgili ceza dairesinden bir karar verilmesini talep eder. Uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak dairece bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir.” hükmünü içermektedir.

Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 13/07/2021 tarihli başvurusunda; “Diyarbakır 4. Hukuk Dairesinin 2021/545 E. 2021/366 K. sayılı kararıyla aynı konuya ilişkin Adana 5. Hukuk Dairesinin 2020/1838 E. 2020/1211 K. ve ... 13. Hukuk Dairesinin 2021/15 E. 2021/240 K. sayılı kararları arasında, ihtiyati tedbir talebi hakkında verilen kararlara yönelik olarak istinaf yoluna başvurulup başvurulamayacağı hususunda uyuşmazlık bulunduğu” gerekçesi ve “istinafa getirilen ara kararın uyuşmazlık konusu miktar nazara alındığında kesin nitelikte olması nedeniyle istinaf yoluna başvurulamayacağı” yönündeki görüşüyle, yukarıda açıklanan kanun hükümleri gereğince uyuşmazlığın giderilmesi talep edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIĞA KONU KARARLAR

1- Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 18/03/2021 tarihli ve 2021/545 E. 2021/366 K. sayılı kararı:

Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/684 Esas sayılı dosyasında; davacı, iş yerinde davalı şirket tarafından kaçak elektrik kullandığından bahisle hakkında 3.673,60 TL kaçak elektrik kullanım bedeli tahakkuk ettirildiğini, ayrıca davalı şirketin tebligat dahi yapmadan elektriğini kestiğini, iş yerinde kaçak elektrik kullanmadığını ileri sürerek; icra takibinin durdurulması ve kesilen elektriğinin dava süresince açılması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalı şirket tarafından tahakkuk ettirilen bedel nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiş, mahkemece elektriğin açılması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve bu karara itirazın reddedilmesi yönünde verilen ara kararına karşı davalı şirketin yapmış olduğu istinaf başvurusu, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 18/03/2021 tarihli kararıyla; “Aleyhine istinaf yoluna başvurulan karar (kanundan dolayı) kesin ise, ihtiyati tedbir talebi üzerine verilen karar da asıl karar gibi kesindir, istinaf edilemez. Kesin kararlara karşı yöneltilen ihtiyati tedbir isteğinin kabul veya reddini öngören kararların da kesin olması gerekir. Bu nitelikteki kararlar istinaf edilemez. İstinaf kabiliyetinin bulunduğunu kabul etmek, kesinlik ilkesinin başka bir yol ile ortadan kaldırılması sonucunu meydana getirir

Somut olayda, davacı, 3.673,60 TL kaçak tahakkukundan dolayı borçlu olmadığının tespiti ile ihtiyati tedbir talebinde bulunmuş olup, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmiş, kabul kararına karşı davalı yanca yapılan itirazın mahkemece reddi ara kararına karşı davalı yanca istinaf isteminde bulunulmuş ise de, dava değeri 3.673,60 TL olup, karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı kapsamında kaldığı anlaşıldığından HMK'nın 341/2. maddesi gereğince, davalının istinaf kanun yoluna başvurma hakkı bulunmamaktadır.” gerekçesiyle, miktar itibariyle reddedilmiştir.

2- Adana Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 29/12/2020 tarihli ve 2020/1838 E. 2020/1211 K. sayılı kararı:

Mersin 1. Tüketici Mahkemesinin 2020/1838 Esas sayılı dosyasında; davacı, Ocak 2020 tarihinde elektrik faturasının 1.372,80 TL olarak gelmesi üzerine abonesi olduğu davalı şirkete itiraz ettiğini, itirazı değerlendirme aşamasında iken Şubat ayı tüketimini okumak için gelen görevlilerin Şubat ayı fatura bedeli ile birlikte Ocak ayına ait borç nedeni ile elektriği kesme ihbarnamesini tebliğ ettiklerini, itiraz ettiği borcu ödemesine rağmen kesilen elektriğin yeniden açılmadığını ileri sürerek; elektriğin açılması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş, mahkemece elektriğin açılması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve bu karara itirazın reddedilmesi yönünde verilen ara kararına karşı davalı şirketin yapmış olduğu istinaf başvurusu, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 29/12/2020 tarihli kararıyla; “davacının davalı şirket tarafından yaratılan muarazanın giderilerek tedbiren elektriğin bağlanmasını talep ettiği, tarafların haklılık durumunun yargılama sonucunda belirleneceği, temel ihtiyaç olan elektriğin verilmemesi halinde HMK’nın 389 uncu maddesinde belirtilen gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinin olacağı, dolayısıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesi şartlarının mevcut olduğu” gerekçesiyle esastan reddedilmiştir.

3- ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 19/02/2021 tarihli ve 2021/15 E. 2021/240 K. sayılı kararı:

Şanlıurfa 2. Tüketici Mahkemesinin 2020/402 Esas sayılı dosyasında; davacı, davalı şirket tarafından aboneliğine ait sayacın ayarını bozduğu gerekçesiyle kaçak elektrik tüketim bedeli tahakkuk ettirildiğini ve bu bedeli ödememesi halinde elektriğinin kesileceğinin bildirildiğini, kaçak elektrik kullanmadığını ileri sürerek; elektriğinin kesilmemesi, kesilmiş olması halinde yeniden bağlanması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş, mahkemece davacının talebinin kabulü ile 300 TL teminat yatırılması halinde davanın sonuçlanmasına kadar elektriğin kesilmemesi, kesilmiş olması halinde yeniden bağlanması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve bu karara itirazın reddedilmesi yönünde verilen ara kararına karşı davalı şirketin yapmış olduğu istinaf başvurusu, ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 19/02/2021 tarihli kararıyla, “istinaf incelemesine konu mahkeme kararının usul ve kanuna uygun olduğu” gerekçesiyle esastan reddedilmiştir.

III. UYUŞMAZLIK

Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin yukarıda açıklanan kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlık; elektrik abonesi tarafından elektrik hizmetini veren şirket aleyhine fatura edilen tüketim bedelinin hesaplamalara esas alınan miktar, süreler veya sözleşme, tarife ve diğer parametrelerin yanlış uygulandığı veyahut kaçak elektrik kullanmadığı iddiasıyla borçlu olmadığının tesbiti istemiyle açılan davalarda, elektriğin kesilmemesi veya kesilen elektriğin yeniden bağlanması yönündeki talebin kabulü ile verilen ihtiyati tedbir kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin karar aleyhine istinaf yoluna başvurulup başvurulamayacağı noktasında toplanmaktadır.

IV. GEREKÇE:

7251 sayılı Kanunla değişik 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 341 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, ilk derece mahkemelerince verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir talebinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.

Bu aşamada ihtiyati tedbir kavramına değinmekte yarar bulunmaktadır.

Toplumsal hayatın ve insan ilişkilerinin karmaşık hale gelmesinin hukuk alanındaki yansımalarından bir tanesi de, uyuşmazlıkların kısa süre içerisinde çözümlenmesinin güçleşmesidir. Bu sakıncaların giderilmesi amacıyla, henüz uyuşmazlığın sona ermesini beklemeden ve uyuşmazlık sona erinceye kadar kişilerin hukukî menfaatlerini geçici olarak güvence altına alma ihtiyacı doğmuştur. Bu ihtiyaç karşımıza geçici hukuki koruma yollarını çıkarmıştır. İhtiyati tedbirde geçici hukuki korumalardan en önemlisidir.

İhtiyati tedbir öğretide "...kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır." şeklinde tarif edilmiştir (Pekcanıtez/Atalay/Özekes; Medeni Usul Hukuku, 12. Baskı, S.714). Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbirin diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerinde yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır.

HMK’nın 389 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir de amaç karşı tarafı cezalandırmak veya baskı altına almak değil, hakkın korunmasına hizmet etmek olmalıdır. Esas hakkındaki hükme kadar taraflar açısından davanın uzamasından kaynaklanan sakıncaları gidermek ve geçici hukuki koruma sağlamak, böylelikle davacının açmış olduğu davayı kazanması halinde dava konusu olan şeye kavuşmasını daha dava sırasında güvence altına almak, taraflar arasındaki sözleşmenin dava süresince ayakta kalmasına yardımcı olmak amacıyla başvurulan geçici hukuki korumalardandır.

Bir geçici hukukî koruma önlemi niteliğinde olan ihtiyatî tedbirlerin üç türü olduğu kabul edilmektedir. Bunlar “teminat amaçlı”, “eda amaçlı” ve “düzenleme amaçlı” ihtiyatî tedbirlerdir. Teminat amaçlı tedbirler, ihtiyatî tedbirlerin temel şeklidir. Tedbire konu mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verilebilir.

Eda amaçlı tedbirler; ihtilâf konusu olan hakkın geçici olarak ifa edilmesi, mahkemece tedbiren bir şeyin verilmesi, bir işin yapılması veya yapılmaması gibi taleplerin geçici olarak gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır.

Düzenleme amaçlı tedbirler ise; ihtilâflı hukukî ilişkinin geçici olarak düzenlenmesini amaçlar. Burada müstakbel bir edimin yerine getirilmesinden ziyâde, mevcut hukukî ilişki hakkında hukukî barışın korunması için geçici olarak düzenleme yapılması söz konusudur.

Bu noktada bölge adliye mahkemesi kararlarına konu uyuşmazlıklar hakkındaki mevzuat hükümlerinin incelenmesinde fayda vardır.

20/02/2001 tarihli ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile kurulan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun yetkili organı olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından çıkartılan ve 30/05/2018 tarihli ve 30436 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin “Zamanında ödenmeyen borçlar” başlıklı 35 inci maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

“(2) Tüketicinin elektrik enerjisi tüketimine ilişkin ödemelerini son ödeme tarihine kadar yapmaması durumunda görevli tedarik şirketi tüketiciye yazılı olarak en az 5 iş günü ödeme süresini içeren ikinci bildirimde bulunur. Görevli tedarik şirketi yazılı bildirimle birlikte kalıcı veri saklayıcılarından en az birini kullanarak tüketiciyi bilgilendirmek zorundadır.

(3) İkinci bildirimde ödeme yükümlülüğünün belirtilen sürede yerine getirilmemesi halinde elektrik enerjisinin kesileceği de belirtilir. Kalıcı veri saklayıcılarından en az biriyle ve yazılı olarak bildirimde bulunulmamış kullanım yerinin elektriği kesilemez.

(4)Tüketicinin öngörülen ödemelerini, ikinci bildirimde belirtilen süre içerisinde de yapmaması halinde, görevli tedarik şirketinin bildirimi üzerine, bildirim tarihinden itibaren en geç 5 iş günü içerisinde dağıtım şirketi tarafından kesme bildirimi düzenlenmek suretiyle kullanım yerinin elektriği kesilir ve kesme bildiriminin bir örneği kullanım yerine bırakılır. Kesme bildiriminde, kesme tarihine, saatine, mühür bilgilerine, endeks değerlerine ve kesmeyi yapan çalışana ait sicil numarasına veya şirket tarafından belirlenen koda yer verilmesi zorunludur. Tüketiciye elektriğinin kesildiği, ayrıca kalıcı veri saklayıcısıyla da bildirilir.”.

Aynı Yönetmeliğin “Ödeme” başlıklı 47 nci maddesi;

“(1) Kaçak elektrik enerjisi tükettiği tespit edilen tüketici, kendisine fatura edilen bedeli son ödeme tarihine kadar ödemekle yükümlüdür. Fatura kredi kartı ile ödenebilir. Tüketiciye gönderilen faturada ödeme için en az 10 gün süre verilir. İtirazın yapılmış olması ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.

(2) Tüketici, söz konusu kaçak faturasına ilişkin gönderilen ödeme bildirimine, kaçak elektrik enerjisi tüketmediği veya hesaplamalara esas miktar ve sürenin 44 ve 45inci maddeler dışında olduğu veya uygulanan tarife ve diğer parametrelerde yanlışlık olduğuna ilişkin hususlara ait kanıt ve belgeleri ile birlikte, bildirim tarihinden itibaren 6 ay içerisinde itiraz edebilir. Bu itiraz en geç 10 iş günü içerisinde sonuçlandırılır. İnceleme sonucuna göre; tüketicinin haklı olduğunun anlaşılması ve tüketicinin gönderilen ödeme bildiriminde yer alan tutarı ödemiş olması halinde, dağıtım şirketince iade edilecek tutara, tüketicinin ödeme tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, gecikme zammı, günlük olarak uygulanarak iade işlemi gerçekleştirilir.

(3) İkinci fıkra kapsamında yapılan itiraz sonuçlandırılıncaya kadar tüketicinin mağduriyetinin önlenmesi bakımından itiraza esas tutarın teminata bağlanması şartıyla elektrik enerjisi bağlanabilir.” hükmünü içermektedir.

Aynı Yönetmeliğin “Elektriğin kesilmesi ve bağlanması” başlıklı 49 uncu maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

“(1) Aşağıda belirtilen hallerde dağıtım şirketi tarafından;

a) Kullanım yerinin tahliye edilmesi nedeniyle ikili anlaşma veya perakende satış sözleşmesi sona erdirilerek elektrik tüketilmeyen,

b) İkili anlaşması ve perakende satış sözleşmesi bulunmayan,

c) Kaçak elektrik tespiti ile kaçak elektrik ve usulsüz elektrik enerjisi kullanımı sonucunda yükümlülükleri yerine getirilmemiş,

ç) 35 inci madde kapsamında ödeme yükümlülüğü yerine getirilmeyen,

kullanım yerlerinin elektriği kesilir.”.

Açıklanan bu hükümlere göre; elektrik abonesinin, elektrik enerjisi tüketim bedelini veya kaçak tüketim bedelini ödememesi halinde, görevli tedarik şirketinin bildirimi üzerine dağıtım şirketi tarafından elektriği kesilebilecektir.

Elektrik abonesi tarafından fatura edilen tüketim bedelinin hesaplamalara esas alınan miktar, süreler veya sözleşme, tarife ve diğer parametrelerin yanlış uygulandığı veyahut kaçak elektrik kullanmadığı iddiasıyla, borçlu olmadığının tesbiti ve elektriğin kesilmemesi/kesilen elektriğin yeniden bağlanması istemiyle elektrik hizmetini veren şirket aleyhine açılan dava, sözleşme ilişkisinin devamı sırasında yaratılan muarazanın men’i (çekişmenin giderilmesi) mahiyetindedir.

Bilindiği üzere muarazanın men’i davaları, usul hukuku anlamında tespit değil, eda davası niteliğindedir. Zira, bu tür davalarda, hem bir muarazanın (çekişmenin) varlığının tespiti ve hem de onun men’i talep edilir.

Bu açıklamalar ışığında, elektrik abonesi tarafından elektrik hizmetini veren şirket aleyhine tüketim bedelinin yanlış tahakkuk ettirildiği veya kaçak elektrik kullanmadığı iddiasıyla tüketim bedelinden sorumlu olmadığının tesbiti ve elektriğin kesilmemesi/kesilen elektriğin yeniden bağlanması istemiyle açılan davalarda, taraflar arasındaki abonelik sözleşmesi feshedilmemiş olmakla mevcudiyetini koruduğundan ve elektrik hizmetini veren

davalı tarafından yaratıldığı iddia edilen muarazanın men’i istemi bulunduğundan, artık davanın müddeabihinin HMK’nın 341 inci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı dâhilinde kaldığından bahsedilemeyeceğine, dolayısıyla gerek bu davalarda verilen nihai kararlara gerekse ihtiyati tedbir kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilecek olmasına göre, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin ihtiyati tedbir kararına yönelik istinaf başvurusunun miktar itibariyle reddine dair kararı yerinde değildir.

Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2021/545 E. 2021/366 K. sayılı kararıyla aynı konuya ilişkin Adana Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 2020/1838 E. 2020/1211 K. ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2021/15 E. 2021/240 K. sayılı kesin kararları arasındaki görüş ve uygulama uyuşmazlığının bu şekilde giderilmesi gerekmiştir.

V. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, elektrik abonesi tarafından elektrik hizmetini veren şirket aleyhine tüketim bedelinin yanlış tahakkuk ettirildiği veya kaçak elektrik kullanmadığı iddiasıyla tüketim bedelinden sorumlu olmadığının tesbiti ve elektriğin kesilmemesi/kesilen elektriğin yeniden bağlanması istemiyle açılan davalarda, taraflar arasındaki abonelik sözleşmesi feshedilmemiş olmakla mevcudiyetini koruduğundan ve elektrik hizmetini veren davalı tarafından yaratıldığı iddia edilen muarazanın men’i istemi bulunduğundan, artık davanın müddeabihinin HMK’nın 341 inci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı dâhilinde kaldığından bahsedilemeyeceğine, dolayısıyla gerek bu davalarda verilen nihai kararlara gerekse ihtiyati tedbir kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabileceğine, ihtiyati tedbir kararına yönelik istinaf başvurusunun miktar itibariyle reddine dair Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi kararının usul ve kanuna uygun bulunmadığına, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2021/545 E. 2021/366 K. sayılı kararıyla aynı konuya ilişkin Adana Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 2020/1838 E. 2020/1211 K. ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2021/15 E. 2021/240 K. sayılı kesin kararları arasındaki arasındaki görüş ve uygulama uyuşmazlıklarının bu şekilde giderilmesine,

Karardan bir suretin tüm Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlıklarına iletilmek üzere Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderilmesine,

5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin birinci fıkrasının üçüncü bendi uyarınca, kesin olarak 05/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar veril