"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile arasında 2014 yılında imzalanmış kredi sözleşmesinin bulunduğunu, yaşlılığından faydalanmak suretiyle bir takım kişiler tarafından dolandırılarak davalı bankadan kredi çekmesinin sağlandığını, bu konuda ... Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette de bulunduğunu ileri sürerek; okuma yazması olmadığından banka ile yapılan kredi sözleşmesinin iptaline, emekli maaşından yapılan kesintinin sona erdirilmesine; ödemiş olduğu krediler ile emekli maaşından yapılan kesintilerin ve 5.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, toplam 6.980,52 TL kesintinin davacıya iadesine, davacının emekli maaşından icra takibi kapsamında yeni bir muvafakat verilmediği sürece kesinti yapılmamasına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine dair verilen karar, davalı tarafın temyizi üzerine, Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 18/09/2019 tarihli ve 2019/3718 E. 2019/8476 K. sayılı kararıyla; "...Bilindiği üzere, 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Yasanın 56. maddesi ile değişik 5510 sayılı Yasanın 93. maddesinde “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının Genel Sağlık Sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” hükmü bulunmaktadır.
İİK’nin 83/a maddesindeki "İİK’nin 82. ve 83. maddelerinde yazılan mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir." hükmüne karşın, 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 Sayılı Kanun’un 32. maddesi ile değişik 5510 Sayılı SGK’nin 93/1. maddesinde, "bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin taleplerin, borçlunun muvafakati yok ise, icra müdürü tarafından reddedileceği" düzenlemesine yer verilmiştir. Bu hükmün İİK’nin 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiği ve takip hukukuna göre icra takibinin kesinleşmiş olması şartıyla haciz sırasında veya hacizden sonra 5510 sayılı Yasanın 93. maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklerin haczine ilişkin verilen muvafakatin geçerli olacağı, bu durumda borçlunun haciz sırasında veya haciz işleminin gerçekleşmesinden sonraki dönemde haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından vazgeçebileceği, sözleşme hukukuna göre bu yasağın kesin olmadığı, yasanın tarafların iradesine ağırlık vererek muvafakat yoluyla emekli aylıklarına bloke konulmasına, borcun başka teminatlara başvurulmadan ödenmesine imkân sağladığı anlaşılmaktadır.
Diğer yandan, 4721 sayılı TMK'nin 2.maddesinde herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunmayacağı hüküm altına alınmıştır. Sözleşme ile kabul edilip, taahhütname ile teyit edilerek yapılan maaş kesintileri nedeniyle, sözleşmenin ilgili maddelerinin haksız şart kapsamında değerlendirilmesi imkanı bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkemenin gerekçesinde belirtilen 5510 sayılı Yasanın 93/1 maddesinin somut olayda uygulama yeri yoktur.
Davacı, davasını açarken okuma-yazma bilmediğini iddia etmektedir. Mahkemece bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Öncelikle davacının okuma-yazma bilip bilmediği araştırıldıktan sonra dairenin yukarıda sözü edilen yerleşik uygulaması ve belirtilen ilke ve esaslar kapsamında, uyuşmazlığın sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye göre karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacının okuma yazma bilmediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 6.980,52 TL kesinti bedelinin davacıya iadesine, davacının emekli maaşından muvafakat verilmemesi halinde yeni bir kesinti yapılmamasına, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda; mahkemece, ... Milli Eğitim Müdürlüğüne ve ... Kaymakamlığına müzekkere yazılarak davacının eğitim durumu hakkında bilgi istenilmiş, gelen müzekkere yanıtları doğrultusunda davacının okuma yazma bilmediği kanaatine ulaşılmış ise de; Askerlik Şubesine yazılan müzekkere yanıtı üzerinde durulmamıştır. Askerlik Şubesi tarafından dosyasına sunulan yazı cevabında, davacının askerliği sırasında kendisini ilkokul mezunu olarak tanıttığı da anlaşıldığına göre, mahkemece, davacının nüfusa kayıtlı olduğu yer ve taraflar arasındaki kredi sözleşmesinin düzenlendiği tarihteki yerleşim yeri
muhtarlığı, belediyesi, seçim kurulları, tapu müdürlüğü, nüfus müdürlüğü, evlendirme dairesi gibi kurum ve kuruluşlardan sözleşme tarihi ve önceki tarihlere ait kendi el yazısını içerir belge bulunup bulunmadığı hususu araştırılarak, gerekirse usulüne göre bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme neticesinde yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.