"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL 6. SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacının istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı ve davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının, ... ... Alışveriş Merkezi içinde yer alan mağazayı 02/08/2013 tarihli ve 5 yıl süreli sözleşme ile kiraladığını, fakat 14/04/2017 tarihli noter ihtarı ile kira sözleşmesini "31/05/2017 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere" tek taraflı ve haksız şekilde fesh ederek kiralananı aynı tarihte teslim ettiğini, kira sözleşmesi uyarınca sözleşmeyi erken fesheden davalının bir yıllık garanti edilen asgari kira bedelini cezai şart olarak ödemekle yükümlü olduğunu, ödenmesi gereken son asgari kira bedelinin 2017 Mayıs ayı kirası olduğunu iddia ederek; fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere, 10.000 Euro cezai şart bedelinin 31/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca Euro üzerinden açılan döviz mevduat hesaplarına uygulanacağı bildirilen azami faiz oranında faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davacının kusurlu davranışları neticesinde marka değeri olan bir çok firmanın yönetimsel sıkıntılar, yeterince reklam ve pazarlama yapılamaması, müşteri azlığı gibi sebeplerle sözleşme sürelerinin dolması beklenmeksizin mağazalardan ayrıldığını, mağazaların neredeyse yarısının boş kalmasıyla zaten az olan müşteri sayısının daha da azaldığını, bölgede yaşanan toplumsal olayların da şehrin ekonomisini olumsuz etkilediğini, sözleşmenin haklı sebeple feshedildiğini, kira bedelinin Euro üzerinden ödenmesi konusunda anlaşma olduğunu ancak sözleşme tarihi ile fesih tarihi arasındaki kur farkının fazla olduğunu, şirketin sürekli zarar ettiğini, kira bedelinin uyarlanmasının dahi durumu düzeltemeyecek olması nedeniyle sözleşmenin feshedildiğini, şirketin ...'te bulunan iki mağazasının ciroları incelendiğinde alışveriş merkezinin kötü yönetildiğinin anlaşılacağını,
sözleşmedeki cezai şart maddesinin genel işlem koşulu niteliğinde olduğundan geçersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; sözleşme serbestisi ilkesine göre cezai şarta ilişkin kira sözleşmesi hükmünün geçerli ve tarafları bağlayıcı olduğu, davalının cezai şarttan sorumlu olduğu, alınan bilirkişi raporuna göre cezai şart bedeli davalının ekonomik mahvına neden olabileceğinden bu bedelden %30 oranında indirim yapılması gerektiğinden bahisle, taleple bağlı kalınarak davanın kabulü ile 10.000 Euro'nun dava tarihinden itibaren sözleşmenin 12. maddesine göre işleyecek bir aylık mevduat için geçerli eurbor'un % 3 fazlası oranında gecikme faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; karara karşı taraflarca istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; cezai şarta dair sözleşme hükmünün geçerli olduğu ancak kısmi dava olarak açılan davada yalnızca 10.000 Euro cezai şart bedeli talep edildiğinden bilirkişi raporu ile hesaplanan cezai şart bedelinin fazla olduğu, kısmi davada hakkaniyet indirimi yapılmaması ve bu hususun bakiye cezai şart alacağı için açılacak davada değerlendirilmesi gerektiği, ilk derece mahkemesi kararında yer alan %30 hakkaniyet indirimi yapılmasına dair gerekçenin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kısmen kaldırılmasına, kısmi davanın kabulü ile 10.000 Euro'nun sözleşmenin 12. maddesine göre bir aylık mevduat için geçerli "Eurıbor+%3"e eşit gecikme faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş; karar taraflarca temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Dava kısmi dava olarak açılmış ise de bu dava sonucu verilecek karar gerekçesi ile birlikte kesinleşip tarafları bağlayacağından cezai şart hesaplamasının doğru şekilde yapılması ve hakkaniyet indirimi yapılıp yapılmayacağı hususunun da bu davada değerlendirilmesi gerekmektedir.
Tacirler bakımından kararlaştırılan ceza tutarı borçlunun iktisaden sarsılmasına, çöküntüye uğramasını mucip olacak ise kaldırma veya indirim isteyebileceği Yargıtay HGK'nın 2014/19-743 E. 2016/437 K., Dairemizin 2019/6040 E. 2020/2033 K. ve 2017/15056 E. 2017/17040 K. sayılı kararları ile istikrarlı olarak kabul edilmektedir.
Taraflar tacir olmakla ticaret hukukunda cezaî şart, miktarı yönünden sadece, Türk Borçlar Kanunu'nun 27. maddesindeki “ahlâka aykırılık” kavramı ile sınırlanmış bulunmaktadır. Buna göre; cezai şart miktarı tacirin, iktisaden mahvına neden olacak ve onun eskisi gibi ticarî faaliyetini devam ettirmesine imkân tanımayacak derecede ağır ve yüksek ise, o zaman böyle bir cezaî şartı ahlâk ve adaba aykırı bir şart olarak kabul ederek, kısmen veya tamamen iptali cihetine gitmek mümkündür.
Taraflar arasında 02/08/2013 tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi imzalanmış olup, davalı tarafça sözleşme feshedilerek kiralananın 14/04/2017 tarihinde tahliye edilmesi ile kira sözleşmesi süre bitiminden önce sona ermiştir. Sözleşmenin 3. maddesinin son cümlesine göre; kiracı, sözleşmenin bitiminden evvel sözleşmeyi tek taraflı oalrak feshetmesi halinde, bir yıllık garanti edilen asgari kira bedelini cezai şart olarak ödemeyi kabul eder. Garanti edilen asgari kira bedeli ise sözleşmenin 5.3. maddesinde düzenlenmiştir. Davalı, sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini ispat edememiştir. Bu durumda derece mahkemelerince, davalının cezai şart bedelinden sorumlu olacağına dair belirleme yerinde ise de hakkaniyet indiriminin işbu davada değil bakiye alacak için açılacak davada değerlendirilmesi gerektiğine dair bölge adliye mahkemesi gerekçesi hatalıdır.
Buna göre bölge adliye mahkemesince; alanında uzman bilirkişi heyetinden davacının talep edebileceği cezai şart bedelinin hesaplanması ve davalı şirketin ekonomik durumunu, şirketin bütününü esas alarak değerlendirip dava tarihi itibariyle cezai şart bedelinin şirketin iktisaden mahvına neden olacak ve onun eskisi gibi ticari hayatını devam ettirmesine imkan
tanımayacak derecede ağır ve yüksek olup olmadığı konusunda rapor alınması ve indirim yapılıp yapılmayacağı hususu da değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 13/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.