"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı kurumun, dava dışı müteahhit ... Toplu Konut İş. Ltd. Şti.ne inşa ettirdiği “İstanbul ... Toplu Konut Projesi”'nden 17/07/2006 tarihinde satın aldığı bağımsız bölümün tesliminden sonra, gerek kendi konutunda gerekse blok ve site ortak yerleri ile ilgili ayıp ve eksiklikler bulunduğunu öğrendiğini ileri sürerek; eksik ve ayıplı işlerden dolayı ortaya çıkan bedel farkının (semen tenzili) tespit edilerek, reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; dava konusu dairenin davacıya eksiksiz olarak teslim edildiğini, ayıp ve eksik bulunmadığını, kaldı ki ayıp ihbar mükellefiyetinin de süresinde yerine getirilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bilirkişi rapor ve ek raporu hükme esas alınarak, eksik ifa ve gizli ayıp bedeli olmak üzere toplam 18.940.TL'nin davalıdan tahsiline dair verilen hüküm, davalı ve ihbar olunan ... Toplu Konut İnşaat Ltd. Şti.nin temyizi edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 23/02/2017 tarihli ve 2015/35810 E. 2017/2431 K. sayılı kararla; ihbar olunanın temyiz dilekçesinin reddine karar verildikten sonra, gizli ayıp olarak nitelendirilen imalatların, “açık” yada “gizli” ayıplı olup olmadığı, ayrıca bu ayıpların ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususunda ayıpların niteliği ve ortaya çıktıkları zaman dilimi de dikkate alınarak taraf ve yargı denetimine esas olacak şekilde ek rapor tanzimi sağlanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi, açık ayıp niteliğinde olan bir kısım imalatlar yönünden süresinde ayıp ihbarında bulunulmamış olması nedeniyle, bu imalatlara ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 4.735 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- 6102 sayılı TTK'nın tüzel kişiler başlıklı 16. maddesine göre; ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.
Davalı kurum, 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu'nun ek 1. maddesinde belirtildiği üzere kamu tüzel kişisi olup, 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ek listede sayılan kamu iktisadi teşebbüsleri arasında sayılmadığı gibi iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulmamıştır. Her ne kadar 2985 sayılı Kanun'un ek 1. maddesinin (e) bendi ile konut sektörüyle ilgili şirketler kurmak veya kurulmuş şirketlere ve finans kurumlarına ortak olmak davalı kurumun görevleri arasında sayılmış ise de bu hüküm davalı kuruma tacir sıfatı kazandırmamaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 16. maddesi uyarınca, davalı kurumun kurduğu veya ortak olduğu şirketler yönünden tacir sıfatı, kurulan veya ortak olunan ve ayrı tüzel kişiliği bulunan şirkete ait olup bunları kuran veya ortak olan davalıya ait değildir.
Bu durumda mahkemece;taşınmaz satışına dair sözleşmenin taraflarının tacir olmadığı gibi ticari iş niteliğinde de olmadığı gözetilerek, hüküm altına alınan alacağın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi gerekirken, avans faizi ile tahsiline karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması HUMK'nın 438/7 maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan "..reeskont faizi..." ifadesinin çıkartılarak yerine "yasal faizi" ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.