"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, 1989 yılında Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye geldiklerini Devlet bakanlığınca hazırlanan göçmen evleri projesi kapsamında borçlandırılarak konut satın aldıklarını bu bağlamda , ..., ..., ...'nun 13.000.000 'er TL , ...'ün 10.000.000 TL, peşinat ödediğini, bu ödemenin konut maliyetinden düşülmesi gerekirken düşülmediğini ileri sürerek, bu ödemenin güncelleştirilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 6.000,00 TL’nın yasal faizi ile davalılardan tahsilini istemişler, ıslah ile taleplerini; ... 19.306,01-TL, ... 14.841,95-TL, ... 19.588,66-TL, ... 14.855,05 TL'ye yükseltmişlerdir.
Davalılar, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu ve davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davacıların davasının kabulüne karar verilmiş, bu kez hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 13 Hukuk Dairesinin 27.12.2013 tarih ve 2012/1636 Esas, 2013/4140 Karar sayılı ilamı ile “.. mahkemece uyulmasına karar verilen ve usuli kazanılmış hak durumu oluşan Dairemiz bozma ilamı doğrultusunda taraflardan ve ilgili kurumlardan celbedilen yazı ve belgeler üzerinde yeniden bilirkişi incelemesi yapılmadan ve mahsup işleminin yapılıp yapılmadığı somut olarak kanıtlanmadan sadece celbedilen yazılar ve belgelerdeki soyut ifadeler üzerine varsayıma dayalı olarak ödenen peşinatın mahsup edildiğinin kabulü yürürlükteki mevzuata ve evrensel hukuk ilkelerine aykırıdır. Bu durum Anayasa Mahkemesi' nin 17.07.2014 tarih ve 2013/4495 Başvuru sayılı ilamında da açıkça belirtilmiştir. O halde mahkemece, ödenen peşinatın mahsup edilip edilmediği yönünde, tüm belgeler üzerinde taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli yeniden bilirkişi
incelemesi yaptırılarak, ödenen peşinatın mahsup edildiği somut olarak kanıtlandığı takdirde davanın reddine şayet mahsup işlemi somut olarak kanıtlanamıyorsa davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken....” gerekçesiyle hükmün bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur. Mahkemece, bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosyanın incelenmesinde, davacılar ile dava dışı banka arasında imzalanan borçlanma sözleşmesinin 1. maddesinde "... borçlu, yukarıda belirtilen miktarın kullandırılmış krediye göre saptanmış olduğunu, borçlanmaya esas kesin maliyetin, inşaatın tamamlanması aşamasından sonra yapılacak kesin hesaplardan sonra tespit edileceğini ve kesin hesap sonucu bulunacak maliyete göre borç miktarının artması halinde, artan miktar için de işbu borçlanma sözleşmesinin aynen takbik edileceğini, bankaca kesin hesap şekline herhangi bir itirazı olmayacağını peşinatın ve taksit tutarlarının artış oranına göre yeniden belirlenecek bu sözleşme hükümlerine göre ödeneceğini, kabul ve beyan eder. " şeklinde düzenlenmeye yer verildiği, dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacıların dava dışı bankadan kredi kullanıp, ...'ün borçlanma sözleşmesi ile 72.893.433 TL borçlandırma senedi ile 11.622.360 TL, olmak üzere toplam 84.515.793 , ...'nun borçlanma sözleşmesi ile 76.709.435, borçlandırma senedi ile 12.230.795 TL, olmak üzere toplam 88.940.230 TL, ...'ın borçlanma sözleşmesi ile 76.709.435, borçlandırma senedi ile 12.230.795 TL olmak üzere toplam 88.940.230 TL, ...'in borçlanma sözleşmesi ile 69.038.492, borçlandırma senedi ile 11.007.715 TL. olmak üzere toplam 80.046.207 TL. kredi kullanıp ( eski para ), ödeme yaptıkları ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkı da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettikleri, borçlanma sözleşmelerinin ileride doğacak ilave maliyeti de kapsayacak şekilde düzenlendiği, Devlet Bakanlığınca konutun kesin maliyet hesabının her bir daire için 90.000.000 TL ( eski para ) olarak belirlendiği, kesin maliyet hesabının resmi verilere göre hazırlanması ve o tarihte taraflar arasında herhangi bir husumet bulunmaması nedeniyle bu kesin maliyet hesabına itibar edilmesi gerektiği ve böylece davacıların kullandığı kredi miktarı tutarında borçlandığı anlaşılmaktadır. Buna karşılık yapılan maliyet hesaplarında göçmen konutlarının şerefiyelendirmesi de gözetildiğinde maliyetlerin davacıların borçlanmasının üzerinde kaldığı görülmektedir. Bu durumda mahkemece davacılar tarafından yatırılan peşinatın borçtan mahsup edildiği kabul edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 14/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.