"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı ... Tarım Ürünleri Üretim Paz. San. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili; ...'ın, ...'nın imam nikahlı eşi, diğer davacıların da babası olduğunu, ...'ın ... Tarım Üretim Paz. San. ve Tic. A.Ş.de 10 yıl süreyle hem işçi, hem de elçi (takım klavuzu) olarak narenciye toplama, sulama ve budama işlerinde çalıştığını, çalıştığı süre boyuncu ücretlerinin ... Tarım tarafından ödendiğini, ...'ın beraberindeki işçilerle birlikte işten dönerken 16.09.2010 tarihinde içinde bulunduğu servis aracının devrilmesi sonucunda vefat ettiğini, aracı kullanan ... hakkında Adana 4.Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılama sonucunda tam kusurlu olduğu, ...'ın ise kusurunun bulunmadığının tespit edilmesi üzerine ... hakkında mahkumiyet kararı verildiğini ayrıca Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan bilirkişi raporu doğrultusunda aracın çok eski olması, bu tür araçlarda ortalama kullanım süresinin 10 yıl olduğu, bakım ve onarımına daha fazla dikkat edilmesi gerektiği, bu hususa dikkat edilmediği, kullanım ömrü dolmuş otobüse kapasitesinden fazla işçi alındığı hususlarının tespit edildiğinden tüm bu hususlar davalı şirket ... Tarım Üretim A.Ş.’nin kusurunu gösterdiğini ve aracı kullanan kişinin de ... Tarımın çalışanı olduğundan bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile her bir davacı için 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 100.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 404.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı A.Ş.; davacıların murisi ile şirket arasında İş Kanunu’ndan doğan bir ilişkinin söz konusu olmayıp Borçlar Kanunu hükümlerine göre bir hukuki ilişkinin var olduğunu, vefat eden kişinin elçi olması nedeniyle kendi işçilerini şirketlerinin satın aldığı bahçelerdeki ürünleri hasat etme işlerinde çalıştırdığını, kaza yapan aracın da şirketlerinin servisi olmadığını, ... ile yaptıkları hasat sözleşmesine göre sadece işçilerin taşınması masrafını yüklendiklerini, ayrıca kazanın vefat eden kişinin akrabaları olan işçilerin araçta kavga etmeleri üzerine şoförün dikkatini dağıtmaları nedeniyle gerçekleştiğinden asıl kusurlunun ölen kişi olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Diğer davalılar; usulüne uygun dava dilekçesi tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunmamışlardır.
Mahkemece; davacı tarafından açılan davada Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin 2012/8643 esas, 2012/8741 Karar sayılı 21.05.2012 tarihli bozma ilamında belirtildiği üzere öncelikle olayın iş kazası olup olmadığı yönünde tespit davası açılması gerektiği, davacı tarafın bu yönde bir dava açmadığı, bu durumun usulü bir dava şartı olduğu anlaşılmakla açılan davanın usulden reddine dair verilen karar davacılar vekilinin temyizi üzerine; Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin, 12/11/2014 tarihli, 2014/14087 esas, 2014/35393 karar sayılı ilamıyla "...mahkemenin görevli olduğu kabul edilerek esas hakkında karar verilmesi gerekir...'' gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece; bozmaya uyulduğu belirtilerek, davacıların dava konusu olayda murisin geçirdiği kazanın iş kazası olup olmadığı yönünde SGK'ya başvuruda bulundukları, SGK'nın 14/09/2012 tarihli yazısında davacıların murisinin 16/09/2010 tarihinde maruz kaldığı kazanın iş kazası olup olmadığı yönünde tespit davası açmaması davacıların bu delilden vazgeçmiş sayılacağının kabulünü gerektirdiğinden dosyadaki mevcut deliller ve özellikle SGK yazısı dikkate alınarak davacının davasını ispatlayamadığından davanın reddine dair verilen karar, davacılar vekilinin temyizi üzerine; Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin, 05/02/2020 tarihli, 2019/3707 esas, 2020/1361 karar sayılı ilamıyla "...Davalı ...’ın davacıların desteği olan ...'ın kaza sırasında içinde bulunduğu aracın sürücüsü olduğu ve bu nedenle 818 Sayılı BK’nun 41. maddesinde yer alan haksız fiilden sorumluluğunun söz konusu olacağı, davalı ...’ın kaza yapan aracın sahibi olması nedeniyle KTK’nun 85. maddesine göre sorumluluğunun doğacağı, davalı şirketin 818 Sayılı BK’nun 55. ve 100. maddelerine göre ... ile aralarındaki ilişki belirlenerek sorumluluğunun bulunup bulunmadığı değerlendirildikten sonra bir karar verilmesi gerekir...'' gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece; bozmaya uyulduğu belirtilerek, davaya konu kazanın meydana gelmesinde davalı ... Tarım'ın çalışanı davalı ...'in %100 kusurlu olduğu 14/12/2020 havale tarihli bilirkişi raporu ile tespit edildiğinden, davalı ... Tarım’ın adam çalıştıran olarak olay tarihinde yürürlükte bulunan BK’nun 55. maddesi gereği, davalı ...'in kazada aracı kullanması, davalı ...'n ise kaza tarihinde kaza yapan aracın maliki olması nedeniyle Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi ve 89. maddesinin 1. fıkrası gereği davacıların murisinin ölümünde sorumlu oldukları kabul edilerek; davacı ... için 16.293,75 TL, davacı ... için 25.283,39 TL, davacı ... için 29.613,27 TL, davacı ... için 191.369,16 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının kaza tarihi olan 16/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve her bir davacı için 20.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ... Tarım Ürünleri Üretim Paz. San. Ve Tic. A.Ş. vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalının davanın reddedilen miktarı üzerinden lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazının incelenmesinde;
Karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T.'nin 3. maddesinde; “(1) Yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücreti, bu Tarifede yazılı miktardan az ve üç katından çok olamaz. Bu ücretin belirlenmesinde, avukatın emeği, çabası, işin önemi, niteliği ve davanın süresi göz önünde tutulur. (2) Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.”, 10. maddesinde “(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret,
davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.”,
13. maddesinde “(1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez. (3) Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (4) Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. ” hükümleri yer almaktadır.
Somut olayda, davacılar açmış olduğu davada; ...’ın iş kazası neticesinde vefat etmesi üzerine destekten yoksun kalmaları, üzüntü duymaları nedenleriyle maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. Mahkemece bu talepleri maddi tazminat yönünden tam kabul edilmiş, manevi tazminat yönünden ise kısmen kabul edilmiş ve reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden davalı ... Tarım Ürünleri Üretim Paz. San. Ve Tic. A.Ş. kendisini avukat ile temsil ettirdiği için lehine 11.200 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu durumda vekalet ücretine yönelik hesaplamalar karar tarihi olan 2021 yılında yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10. ve 13. maddesine göre yapılmalıdır.
Aynı zamanda davada objektif ve subjektif dava birleşmesi söz konusudur. Yargılama sınırları içinde birden fazla bağımsız davanın bulunması hali olarak nitelendirilen dava birleşmesini iki guruba ayırmak mümkündür. Bunlardan birincisi, davacı veya davalı yanda veyahut hem davacı hem de davalı yanda, taraf çokluğu olması sebebiyle doğan “subjektif dava birleşmesi”; diğeri ise aynı yargılama sınırları içinde ve taraflardan birinin diğerine karşı birden fazla davasının bulunması halinden doğan “objektif dava birleşmesidir”. (Yavuz Alangoya, Medeni Usul Hukukunda Dava Ortaklığı, S:30, Aynı yönde, Sabri Şakir Ansay, Hukuk Yargılama Usulleri, S:83,129.) Objektif ve subjektif dava birleşmesinde görünüşte tek bir dava dilekçesi bulunmasına rağmen aslında dava dilekçesinde belirtilen davalı kadar birbirinden ayrı bağımsız dava vardır ve yargılamada her bir dava (talep) bağımsız olarak ayrı ayrı işlem görür ve karara bağlanır.
AAÜT ve HUMK gereğince birden fazla davacı, aynı dava dilekçesi ile her bir davalı için ayrı ayrı dava açması gerekirken, davaları aynı davada birleştirmiştir. Bu nedenle davalı ... Tarım Ürünleri Üretim Paz. San. Ve Tic. A.Ş. lehine her bir davacı ve dava yönünden ayrı ayrı davanın red oranına göre vekalet ücretine hükmedilmelidir.
Mahkemece kabul edilen davada, davacılar tarafından değeri para ile ölçülebilen alacak talep edilmiş ve bu alacaklarından manevi tazminat talepleri yönünden dava kısmen kabul edilmiş olduğundan davanın reddedilen kısmı yönünden AAÜT’nin 3, 10 ve 13. maddesine göre davalı ... Tarım Ürünleri Üretim Paz. San. Ve Tic. A.Ş.’ye karşı açılan 4 ayrı manevi tazminat davası nedeniyle lehine 4 kez vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. Ancak AAÜT’nin 10. maddesine göre davalı hakkında hükmedilecek vekalet ücreti davacı lehine hükmedilen vekalet ücretini geçmemesi gerektiğinden bu miktarın belirlenmesinde davacılar adına hükmedilmesi gereken doğru vekalet ücreti miktarı dikkate alınacaktır. Zira davacılar lehine de davanın kabul edilen kısmı yönünden her biri için ayrı ayrı 5.100 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davacıların bu hususta temyiz talebi olmaması nedeniyle kararın
düzeltilmesi mümkün değilse de, davalı adına hükmedilecek vekalet ücreti miktarı yönünden bu miktarın dikkate alınması usul ve yasaya uygun olacağından, davalı ... Tarım A.Ş lehine 4 kez 5.100 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, vekalet ücretine yönelik yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK 438/7. maddesi hükmü uyarınca mahkeme kararının aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı ... Tarım Ürünleri Üretim Paz. San. Ve Tic. A.Ş.’nin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 7. fıkrasının çıkartılarak yerine; "7-Kendisini vekille temsil ettiren davalı ... Tarım Ürünleri Üretim Paz. San. Ve Tic. A.Ş. lehine, reddedilen manevi tazminat miktarı yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 3, 10 ve 13. maddeleri uyarınca hesaplanan 5.100'er TL vekalet ücretinin her bir davacıdan ayrı ayrı tahsili ile davalı ... Tarım Ürünleri Üretim Paz. San. Ve Tic. A.Ş.’ye ödenmesine,” ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.