"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; Elazığ 1. Noterliğinin 10/08/1983 tarihli sözleşmesi ile davalıdan taşınmazdaki hisselerini satın aldığını ve taşınmaz bedelinin tamamını ödediğini, noter satış sözleşmesine dayanarak Arguvan Asliye Hukuk Mahkemesine tapu iptal ve tescil davası açtığını, bu davada noterde düzenlenen belgenin satış vaadi sözleşmesi niteliğinde olmayıp adi belge niteliğinde olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verildiğini, kararın Yargıtay 14. Hukuk Dairesince onandığını ve 03/03/2011 tarihinde kesinleştiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, ödediği satış bedelinin günümüz koşullarına uyarlanarak davalıdan tahsiline karar verilmisini istemiştir.
Davalı; davacının kendisine herhangi bir bedel ödemediğini, hileli yollarla iradesinin sakatlandığını, noter senedinin geçersiz olduğunu ve davacının talep hakkının zamanaşımına uğradığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; satışın geçersiz olduğu, dava tarihi itibariyle on yıllık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra dava açıldığı gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine dair verilen karar, davacının temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 18/04/2012 tarihli ve 2012/2668 Esas 2012/10561 Karar sayılı kararla; zilyetliğin devredilip edilmediği tespit edilerek, zilyetlik devredilmiş ise zamanaşımının işlemeyeceği, zilyetlik devredilmemiş ise davanın zamanaşımına uğradığı kabul edilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 9.881,53 TL nin davalıdan tahsiline dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine Dairece verilen 14/09/2017 tarihli ve 2016/2093 Esas 2017/11987 Karar sayılı kararla; davacının ödediği satış bedelinin, ifanın imkansız hale geldiği 03/03/2011 tarihindeki ulaşacağı alım gücünün; çeşitli ekonomik etkenlerin (enflasyon, ÜFE, TÜFE, faiz, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar vs olmak üzere en az 5 etken) ortalamaları alınmak suretiyle belirlenmesi ve bu yöntemle belirlenecek miktara hükmedilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; bilirkişi rapor ücretinin ödenmesi için verilen kesin süre içerisinde davacının gider avansını yatırmadığından, davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle , davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Somut olayda; mahkemenin 28/11/2018 tarihli 6. celsesinde, davacı vekiline eksik 700 TL lik avansı ve rapor için 300 TL lik bilirkişi ücretini yatırmak üzere iki haftalık kesin süre verildiği, kesin süre içerisinde bilirkişi delil avansını yatırmadığı gerekçesiyle 11/01/2019 tarihli celsede davanın reddine karar verilmiş ise de, davacı tarafça verilen kesin süre dolmadan, 10/12/2018 tarihinde 1.000 TL avansın yatırıldığı 5443 tahsilat fiş nolu belgeden anlaşılmıştır.
O halde mahkemece, verilen kesin süre içerisinde delil avansının davacı tarafça yatırıldığı gözetilerek, Dairemizin 14/09/2017 tarihli bozma kararı doğrultusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmak suretiyle belirlenecek bedele hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.