Logo

3. Hukuk Dairesi2021/8507 E. 2021/13800 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Bağlı kredi sözleşmesiyle finanse edilen bir konut satış vaadi sözleşmesinin ifa edilmemesi nedeniyle, alıcının satıcı ve banka aleyhine açtığı iptal, menfi tespit ve sebepsiz zenginleşmeye dayalı istirdat davasında, bankanın sorumluluk sınırı ve davalı taraflardan tahsil edilecek harç miktarının belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Bağlı kredi sözleşmesinde, satıcı ve kredi verenin, tüketicinin satış sözleşmesinden dönme hakkını kullanması halinde müteselsilen sorumlu olduğu, ancak bankanın sorumluluğunun kullandırdığı kredi miktarı ile sınırlı olduğu gözetilerek; yerel mahkemenin, davalı bankayı davalı şirket ile birlikte ayrı ayrı alacak kalemlerinin tamamından sorumlu tutan ve harç miktarını da buna göre belirleyen hükmü düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAKARYA 4. ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen sözleşmenin iptali ve menfi tespit davasının kabulüne dair verilen hüküm hakkında, bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı ...Ş. vekilinin istinaf başvurusunun reddi ile kamu düzenine aykırılık nedeni ile yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne dair yeniden kurulan hükmün, süresi içinde davalı ...Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; 06/09/2016 tarihli gayrimenkul satış vadi sözleşmesiyle, ... isimli projeden 371.000TL bedel karşılığında daire satın aldığını, ancak dairenin teslim edilmediği gibi devam eden süreçte inşaatın da durduğunu, sözleşme imzalanırken verdiği 1.000TL kapora ile birlikte davalı şirkete toplam 110.300TL ödediğini, satış bedelinden geriye kalan 259.700TL için de diğer davalı bankadan bu projeye özel bağlı kredi kullandığını ileri sürerek; gayrimenkul satım vaadi sözleşmesinin ve bunun finansmanı için imzalanan kredi sözleşmesinin temerrüt nedeni ile iptalini, bakiye kredi tutarı olan 176.596TL nedeniyle davalı bankaya borçlu olmadığının tespitini, davalılara ödediği toplam 194.404TL’nin ödeme tarihinden dava tarihine kadar işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş; 07/02/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile alacak talebini toplamda 292.744,92TL'ye artırmıştır.

Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.

İlk derece mahkemesince; dava konusu taşınmazın teslim ve sözleşmenin ifasının mümkün olmadığı, davacı tarafından davalı bankadan kullanılan kredinin bağlı kredi olduğu, davacının gerek davalı şirkete gerekse kullandığı kredi nedeniyle davalı bankaya ödediği tutarların denkleştirici adalet ilkesine göre dava tarihinde ulaştığı miktarı sebepsiz zenginleşme

hükümleri uyarınca davalılardan müştereken ve müteselsilen talep edebileceği gerekçesiyle; açılan davanın ıslah dilekçesi ile birlikte kabulüne, davacının davalı şirket ile noterde imzaladığı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile bu sözleşmeye bağlı olarak davalı banka ile imzaladığı kredi sözleşmesinin iptaline, davacının kullandığı kredi nedeniyle davalı bankaya 176.596TL borçlu olmadığının tespitine, davacının sözleşme kapsamında davalı şirkete ödediği bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre ulaştığı 185.092,10TL'nin ve davalı bankaya ödediği bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre ulaştığı 107.652,82TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; karara karşı, davalı banka vekili istinaf yoluna başvurmuştur.

Bölge adliye mahkemesince; davacının, sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği ve ödediği bedeli denkleştirici adalet ilkesi ile talep etmesinden haklı olduğu, davacının davalı bankadan kullandığı kredinin bağlı kredi niteliğinde olduğu, alınan bilirkişi raporunun da gerekçeli, denetime elverişli ve denkleştirici adalet ilkesine uygun hesaplama içerdiği, buna göre davalı banka vekilinin istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı, ancak kamu düzeni yönünden yapılan incelemede; mahkemece 176.596TL yönünden menfi tespit isteminin kabulüne, 185.092,10TL ve 107.652,82TL yönünden ise istirdat isteminin kabulüne karar verildiğine göre dava değeri toplamda 469.340,92TL'ye isabet ettiğinden davalılara yükletilecek harcın bu miktar üzerinden 32.060,06TL olarak belirlenmesi gerekirken eksik harca hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle; davalı banka vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden davanın kabulüne karar verilmiş; karar, davalı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalı banka vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2) Davacı, davalı şirketten satın aldığı konutun ve içinde yer aldığı projenin inşaatının tamamlanmadığını, konutu satın almak için diğer davalı bankadan bağlı kredi kullandığını, bu nedenle davalı şirkete ödediği bedelden davalı bankanın da sorumlu olduğunu ileri sürmüştür.

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 30 uncu maddesine göre, bağlı kredi sözleşmesi; tüketici kredisinin münhasıran belirli bir malın veya hizmetin tedarikine ilişkin bir sözleşmenin finansmanı için verildiği ve bu iki sözleşmenin objektif açıdan ekonomik birlik oluşturduğu sözleşmedir.

Kredi verenin, tüketici kredisini, belirli marka bir mal veya hizmet satın alınması ya da belirli bir satıcı veya sağlayıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile vermesi durumunda, ortada bir bağlı kredinin var olduğu söylenebilir. Bunun sonucu olarak, satın alınan mal veya hizmet hiç ya da zamanında teslim veya ifa edilmez ise satıcı, sağlayıcı ve kredi veren tüketicinin satış sözleşmesinden dönme veya bedelden indirim hakkını kullanması halinde müteselsilen sorumludur.

Somut uyuşmazlıkta; derece mahkemelerinin de kabulünde olduğu üzere, davalı şirketten konut satın alan davacıya diğer davalı banka tarafından kullandırılan kredi, niteliği itibariyle bir bağlı kredidir.

Hal böyle olunca bölge adliye mahkemesince; müteselsil sorumluluk ilkesi gözetilerek, alacak kalemleri toplanarak bu yöne ilişen isteminin kabulüne ve bu şekilde belirlenen miktar yönünden davalı bankanın sorumlululuğunun kullandırdığı kredi miktarı ile sınırlı olduğuna karar verilmesi gerekirken, diğer davalı şirket ile birlikte ayrı ayrı alacak kalemlerinin tamamından sorumlu tutulmasına karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.

Bundan ayrı, davalı bankanın; kabul edilen menfi tespit istemine konu miktar ile sorumlu olduğu kredi miktarının toplamı üzerinden belirlenecek harç ile sorumlu tutulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile alacak kalemlerine konu miktarlar ile menfi tespit istemine konu miktarın toplamı üzerinden belirlenen harç ile sorumlu tutulmuş olması da doğru değildir.

Ne var ki bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının düzeltilerek onanması HMK'nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı banka vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinin (c) ve (d) alt bentlerinde yer alan;

"c) Davacının sözleşme kapsamında davalı ... Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.'ne ödediği bedelin iadesine ilişkin talebinin kabulü ile; denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanan 185.092,10 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,

d) Davacının sözleşme kapsamında davalı Türkiye ... A.Ş.'ne ödediği bedelin iadesine ilişkin talebinin kabulü ile;denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanan 107.652,82 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,"

ifadeleri çıkartılarak yerlerine;

"c) Davacının sözleşme kapsamında davalılara ödediği bedellerin iadesine ilişkin talebinin kabulü ile denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanan toplam 292.744,92 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (davalı bankanın sorumluluğu kullandırdığı kredi tutarı ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine," alt bendinin yazılmasına,

Yine hüküm fıkrasının (5) numaralı bendinde yer alan "...32.060,06 TL harcın..." ifadesinden sonra "(davalı bankanın sorumluluğu 29.803,37 TL harç ile sınırlı olmak üzere)” ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 29/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.