Logo

3. Hukuk Dairesi2021/9049 E. 2022/3726 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Araç kiralama sözleşmesine dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali davasında, sözleşmeye müşterek ve müteselsil borçlu sıfatıyla imza atan davalının kefil olarak değerlendirilmesinin doğru olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının kira sözleşmesinde müşterek ve müteselsil borçlu olarak imza atmasına rağmen, davalının iradesinin bu yönde olduğuna dair bir delil bulunmadığı ve BK 603. maddesi gereğince, gerçek kişilerce verilen kişisel güvencelerin kefalet hükümlerine tabi olduğu gözetilerek, yerel mahkemenin davalıyı kefil olarak değerlendirmesi ve davayı reddetmesi doğru bulunarak Adalet Bakanlığı'nın kanun yararına bozma talebi reddedilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

DAVALILAR : 1-... ..., 2-......

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın davalı ... ... yönünden reddine, diğer davalı yönünden kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozulması istenilmekle, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı şirkete araç kiralandığını, bunun karşılığı faturaların ödenmediğini, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine İstanbul Anadolu 12.İcra Müdürlüğü’nün 2017/21109 Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, ancak borçlu davalıların icra takibine haksız olarak itiraz ettiklerini, ileri sürerek; vaki itirazın iptali ile takibin devamına, davalıların icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini talep etmiştir.

Davalılar, davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece; ticari defterler üzerinde yapılan inceleme sonucunda davalının sorumlu olduğu OGS geçiş ceza bedeli ve faize ilişkin hesaplama yapıldığı, davacının yaptığı takibin haklı bir takip olduğu, davalı şirketin yaptığı itirazın iptali gerektiği, davalı ... yönünden ise kira sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, kira sözleşmesinde kefilin sorumlu olduğu miktar, kefalet tarihi ve müteselsilen kefil olduğuna ilişkin açıklamalar kefilin el yazısı ile belirtilmediğinden, yasal şekle uygun verilen bir kefillik söz konusu olmadığı, adı geçen davalının borçtan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle; davalı ...'a karşı açılan davanın reddine, davalı şirkete karşı açılan davanın kabulü ile bu davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin aynen devamına, asıl alacak 1.810,51 TL'nin %20'si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Adalet Bakanlığının 20/12/2021 tarihli yazısında; davalı ...'ın davaya konu oto kiralama sözleşmesini müşterek ve müteselsil borçlu sıfatıyla imzalamak suretiyle alacaklıya karşı borcun tamamından müteselsilen sorumlu olduğu, davacının davalı müteselsil borçludan alacağını isteme hakkı bulunduğu dikkate alınmaksızın mahkemece, kefalet hükümleri gereğince davalı ... hakkında yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek; kararın, kanun yararına bozulması talep edilmiştir.

Takibe dayanak yapılan 25/11/2015 tarihli araç kira sözleşmesinde; kiracı davalı şirket olup davalı ... kira sözleşmesini müşterek ve müteselsil borçlu sıfatı ile imzalamıştır. Sözleşmenin 14. maddesinde; "... (...) işbu sözleşmeden kaynaklanan her türlü borçtan dolayı şirketin olan borcunu BK’nın 162 md ve ilgili tüm mevzuat uyarınca şirket ile birlikte müşterek ve mütesilsil borçlu sıfatıyla ödemeyi peşinen kabul ve taahhüt eder. Müşterek ve müteselsil borçlu ... (...) şirket gibi şirketin borçlarının tamamından şirket ile birlikte ...’e karşı sorumludur. Söz konusu borçluluk kefalet hükmünde olmayıp, iş bu sözleşmeden doğan her türlü sorumlulukla alakalı asıl-asli borçluluk hükmündedir. Dolayısıyla ...’in oto kiralama sözleşmesinden kaynaklanan borçların tahsilinde, herhangi bir limitle sınırlı olmamak üzere borcun tamamı üzerinden aynı anda ve/veya ayrı ayrı müşterek ve müteselsilen borçlu ile şirkete hukuki ve cezai yasal haklarını kullanmasının mümkün olduğunu, şirket ile müşterek ve müteselsil borçluların tamamı itirazsız, peşinen ve gayri kabili rücu beyan kabul ve taahhüt eder. " hükmü yer almaktadır.

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 162/1. maddesinde; "Birden çok borçludan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olmayı kabul ettiğini bildirirse, müteselsil borçluluk doğar" hükmü yer almaktadır. Kira sözleşmesinde de, davalının sorumlulğu bu kapsamda düzenlenmiştir. Ancak 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 603. maddesinde; "Kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümler, gerçek kişilerce, kişisel güvence verilmesine ilişkin olarak başka ad altında yapılan diğer sözleşmelere de uygulanır." düzenlemesi bulunmaktadır. Söz konusu maddenin amacı, başka adlar altında yapılacak sözleşmelerle alacaklıların, kefili koruyucu hükümlerden kurtulmalarının önlenmesidir.

Somut olayda; davalı ... kira sözleşmesine müşterek borçlu olmasını gerektirecek, yani davalının iradesinin bu yönde olduğunu ortaya koyacak dosyaya yansıyan bir neden bulunmamaktadır.

Buna göre mahkemece, davalı ...'ın kefil olarak kabulü ile buna uygun değerlendirme yapılarak hüküm verilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan, Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına bozma talebinin reddi gerekir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dava dosyasının mahalline iade edilmek üzere Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 19/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.