"İçtihat Metni"
BAKIRKÖY 5. SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın ek karara yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile bu kararın kaldırılmasına, asıl karara yönelik istinaf başvurusunun ise esastan reddine yönelik olarak verilen karar, davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 27/09/2022 tarihinde gelen davacı vekili Av. .... ile davalı vekili Av. ...'nın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; "...Kompleksi İntifaa Hakkı Karşılığı İnşaat ve İşletme İhalesi" işine ait 30 yıl süreli ihaleyi kazanan davalı şirket ile 11/12/2007 tarihli sözleşmeyi imzaladığını, bahse konu işin %78 lik kısmının tamamlandığının bildirilmesi ve kısmi geçici kabul tutanağının 01/10/2012 tarihinde onaylanması üzerine 01/10/2012-31/12/2012 tarihleri arası üç aylık dönem için kısmi kira tahakkuku yaptığını, akabinde ödenmeyen bakiye 5.924.159,31 TL kira alacağının tahsili için davalı hakkında takip başlattığını, takibe konu edilen borcun 3.804.707 TL'lik kısmını kabul eden davalının geriye kalan borca ise itiraz ettiğini ileri sürerek; davalının haksız kısmi itirazının iptaline, takibin devamına ve lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
./..
-2-
Davalı; ihale şartnamesinin 22. maddesi gereğince süre uzatım kararları verildiğini, nihai olarak verilen sürenin de 31/01/2013 olduğunu, böylece davacı ile 31/01/2013 tarihini işin süre sonu ve kira başlangıcı olarak kararlaştırdıklarını, davacıya icra dosyasından herhangi bir borcu bulunmadığını, borcun kabul ettiği kısmını ödediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; davanın kabulüne, davalının takip dosyasına yapmış olduğu kısmi itirazın iptaline, takibin devamına, asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; davalı tarafın takibin devamına karar verilen tutar ile bu tutar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesini içeren tavzih dilekçesi ise, aynı mahkemece verilen 14/09/2018 tarihli ek karar ile red edilmiştir.
lk derece mahkemesince verilen asıl karar ile ek karara karşı, davalı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemecesince verilen kararın, icra inkar tazminatının takibe konulan tüm asıl alacak üzerinden kurulduğu yönünde infaz sonucunu doğurabileceği, mahkemece "itiraz edilen asıl alacak" şeklinde hükmün tavzih edilebileceği, bu nedenle tavzih isteminin reddine dair kararın kaldırılması gerektiği, ilk derece mahkemesince verilen asıl kararın ise usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle; davalının 14/09/2018 tarihli ek kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile bu kararın kaldırılmasına, davalının asıl karara yönelik istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiş; karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “Duruşma yapmadan verilecek kararlar” başlıklı 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendi; “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, (...) duruşma yapılmadan karar verilir”;
Aynı Kanun'un 359 uncu maddesinin ikinci fıkrası ise; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmünü içermektedir.
Açıklanan bu kanun hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; bölge adliye mahkemesince, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmesi ve bu hatanın düzeltilmesi için yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, ilk derece mahkemesince verilen karar kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmektedir
Yapılan açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; bölge adliye mahkemesince, davalı tarafın ek karara yönelik istinaf başvurusunun yukarıda yer verilen gerekçeyle kabul edilmesi nedeniyle, ilk derece mahkemesi kararı tamamen kaldırılarak, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında,
../...
-3-
açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi suretiyle yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek ve infazda tereddüt oluşturacak şekilde; sadece ilk derece mahkemesince verilen ek kararın kaldırılmasına karar verilmesiyle yetinilerek esas hakkında yeniden karar verilmemiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK'nın 371 inci maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, 8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın aynı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 27/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.