"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde birleştirilerek görülen alacak davalarından; asıl davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına; birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurularının ayrı ayrı reddine yönelik olarak verilen karar, davalı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmiş ise de; temyize konu edilen davalarda dava değerleri duruşma sınırının altında olduğundan, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz isteğinin incelenmesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı asıl davada; elektrik abonesi olduğu, davalı şirketin bu sözleşme kapsamında elektrik satış bedeli dışında haksız olarak kayıp kaçak bedeli, trafo bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, psh bedeli, sayaç okuma bedelini ve kayıp kaçak kısmına isabet eden TRT fonu vs. bedelleri tahsil ettiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, şimdilik 100.000 TL’nin dava tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı asıl davaya cevabında; dava konusu bedellerin EPDK'nın yönetmelikleri ve kararları doğrultusunda tahsil edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davacı birleşen davada; davalı ile akdettikleri abonelik sözleşmeleri uyarınca tahakkuk ettirilen faturaları düzenli olarak ödediğini, ancak faturalarda hedef oranın üzerinde kayıp-kaçak bedelleri tahsil edildiğini ileri sürerek; asıl davada alınan ek raporda belirtilen bedellerden şimdilik 20.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı birleşen davaya cevabında; elektrik faturalarında yer alacak tüm gelir kalemleri ile ilgili düzenleme yapma yetkisinin EPDK’da olduğunu, EPDK’nin kararları düzenleyici işlemler olduğundan hem elektrik tedarikçilerini hem de aboneleri bağladığını, birleşen davanın tek dayanağının, asıl dava kapsamında yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde tanzim edilen hatalı raporlarda yer alan hesaplamalar olduğunu, kayıp-kaçak bedelinin mevzuata uygun şekilde tahakkuk ettirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; asıl dava açısından bilirkişi teknik görüşünde özetlendiği üzere her ne kadar davacı haklı olsa da 6719 Sayılı Kanun ile değişik 6446 sayılı Kanunun 17/6 Geçici 20. maddeleri nedeniyle asıl dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği, birleşen dava açısından ise, gerçekleşen kayıp/kaçak oranlarının; kayıp/kaçak birim fiyatının, çıplak perakende elektrik enerji birim fiyatına bölünerek belirlenmesinin gerekeceğine ilişkin bilirkişi görüşü davacının şahsında gerçekleşen somut bir kayıp kaçak birim fiyatı olduğu yönünde mahkemede kanaat oluştuğu, HMK’nın 107/2 maddesi gereğince davacının arttırdığı talebi doğrultusunda bilirkişi raporlarından en düşük miktarlı olanı olan 134.930 TL üzerinden kabulü gerektiği gerekçesiyle; asıl dava açısından dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun hükümleri uyarınca dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, birleşen dava açısından 134.930 TL'nin birleşen dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanunun 2/2 maddesi gereğince değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; karara karşı, davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; asıl dava yönünden, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp-kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağının kuşkusuz olduğu, bu itibarla, lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün olmadığından, davalı tarafın istinaf talebinin yerinde görülmediği; hedef oranlarını aşan kayıp kaçak bedellerinin istirdadına ilişkin birleşen dava yönünden ise, hükme esas alınan 17/06/2019 tarihli ek raporun önceki raporlar arasındaki çelişkiyi giderir nitelikte olduğu, davacı vekilinin hedef oranları geçen kayıp-kaçak tahsilatının iadesi yönünden iki ayrı talep arttırım dilekçesi verdiği, duruşmada ise birleşen dava yönünden 134.930,83 TL üzerinden karar verilmesini talep ettiği, mahkemece de taleple bağlı kalınarak hüküm kurulduğu, davacının hedef oranları aşar şekilde kendisinde yapılan tahsilatı iade talebi hakkında birleşen davadaki davasının 17/06/2019 tarihli ek rapor kapsamında ispatlandığı, mahkemenin birleşen dava hakkındaki kararının da usul ve hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun ayrı ayrı reddine karar verilmiş,; karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre; davalı vekilinin asıl davaya yönelik tüm, birleşen davaya yönelik sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
HMK'nın 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hâkimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hâkimlik mesleğinin gereği olarak hâkimin hukukî bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her hâlde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir. Bilirkişi raporu, kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
HMK’nın 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebililecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında; birleşen davadaki talep, hedef oranlarını aşan kayıp-kaçak bedellerinin istirdadına ilişkindir. İlk derece mahkemesince öncelikle elektrik mühendislerinden oluşan üç kişilik heyetten bilirkişi raporu alınmış, 12/05/2017 tarihli bu rapora heyetteki bilirkişilerden ikisi ayrı ayrı rapor sunmuş, bunun üzerine mahkemece yeniden oluşturulan üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmış ve alınan iki bilirkişi heyet raporu arasında çelişki oluşması üzerine, mahkemece yeniden oluşturulan üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmış, bu rapora da itiraz edilmesi üzerine bu kez mahkemece ilk heyette yer alan bilirkişilerden ikisi ile son heyette yer alan bir bilirkişiden ayrı ayrı ek raporlar alınmış, bu raporlar sonrasında da yeniden ilk bilirkişi raporunu sunan heyetten 28/02/2020 tarihli bilirkişi heyet raporu alınmış, neticeten ise, bilirkişi ...’ın 17/06/2019 tarihli ek raporuna üstünlük tanınarak davacının talebi ile de bağlı kalınarak hüküm tesisi yoluna gidilmiş ise de, söz konusu 17/06/2019 tarihli hükme esas alınan ek rapor tüm raporlar arasındaki çelişkileri gidermeye yeter nitelik ve nicelikte olmadığından, bu ek rapora göre hüküm tesisi yoluna gidilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla ilk olarak mahkemesince dosya kapsamında görev almayan alanında uzman elektrik ve elektrik-elektronik mühendislerinden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, davalının birleşen davaya yönelik aşamalarda ileri sürdüğü itirazları da karşılar nicelik ve nitelikte rapor alınması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz ve çelişkileri gidermeyen ek rapora göre karar verilmesi gerektiği yönünden, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin asıl davaya yönelik tüm, birleşen davaya yönelik sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 30/11/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.