Logo

3. Hukuk Dairesi2022/2538 E. 2023/364 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasçılar, murisin sağlığında verdiği vekaletle davalılar tarafından satılan taşınmazların bedellerinin terekeye iadesini ve kendi miras paylarına düşen kısmın tespitini talep etmişlerdir.

Gerekçe ve Sonuç: Terekeye iade davasında, vekaletle satılan her bir taşınmaz için davalıların hangi oranda sorumlu olduğunun belirlenmediği ve bu durumun hükmün infazında tereddüt yaratacağı gözetilerek birleşen davaya ilişkin karar bozulmuş, miras payına düşen kısım için açılan asıl dava ise mirasçının terekeye ait maldan kendi payına düşen kısım için dava açamayacağı gerekçesiyle onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/337 E., 2021/394 K.

KARAR : Asıl Dava Ret, Birleşen Dava Kabul

Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen alacak ve terekeye iade davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararı asıl davacılar ile asıl ve bileşen davalılar vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 28.02.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde asıl davada davacılar ..., ... vekili Avukat ... ile asıl ve birleşen davada davalılar vekili Avukat ... geldiler. Sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Asıl davada davacılar, davalılar ile birlikte ortak murisleri olan ... Andiçen'nin mirasçıları olduklarını, muris adına kayıtlı Sincan 28 ada 13 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapılı F Blokta bulunan 1 ila 20 nolu bağımsız bölümlerin, muristen vekalet alan davalılar tarafından değişik tarihlerde üçüncü kişilere satılarak elden çıkarıldığını, vekillerin vekalet görevini kötüye kullandıklarını, sattıkları malların bedelini murise vermediklerini, musirin terekesinden buna ilişkin bir para çıkmadığını ileri sürerek; toplam 2/10 miras paylarına düşen şimdilik 19.000 TL bedelin satış tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsiline, bu faiz gerçek zararı karşılamadığından ayrıca şimdilik 5.000 TL munzam zarar alacağının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini istemişlerdir.

2. 31.10.2017 tarihinde açılan birleşen davada davacı tereke; Ankara, Sincan 28 ada, 3 parsel sayıda kayıtlı F bloktaki murise ait 19 dairenin davalıların vekalet görevini kötüye kullanmak suretiyle satışları nedeniyle ... Andiçen terekesinin uğradığı zararın tespitiyle, şimdilik fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 685.000 TL'nin her bir bağımısz bölümün satış tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile terekeye iadesine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Asıl ve birleşen davalılar, vekil edenin vekalet verdiği işin yapıldığını sağlığında bildiğini, itirazının bulunmadığını, hesap vermek zorunda olan davalıların hesabı murislerine verdiklerini, vekil edenin sağlığında hiçbir itirazının bulunmadığını, temliklerin tamamen kendi iradesi dahilinde olduğunu, davalıların vekalet görevini kötüye kullandıklarından bahisle davacıların dava açma haklarının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.

III.MAHKEME KARARI

Mahkemece; taşınmazların 3. kişilere satıldığı tarihten itibaren 5 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğundan bahisle davanın zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 04.02.2016 tarihli ve 2015/3433 E., 2016/2950 K. sayılı ilamıyla; uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan BK'nın 392 nci maddesi uyarınca, vekilin yaptığı işin hesabına vermekle yükümlü olduğu, dosya içinde müvekkil davacıların murisi ile vekil olan davalıların birbirleriyle hesaplaştıklarına dair delil ibraz edilmediği gibi bu savunmanın da ileri sürülmediğini, BK'nın 386 ve devamı maddeleri uyarınca vekalet ilişkisinin sona ermesinin ancak vekilin müvekkiline hesap vermesi ile mümkün olduğunu, vekilin yaptığı işin hesabını vermediği müddetçe vekalet ilişkisinin devam edeceğini, bu bağlamda, vekilin hesap vermediği sürece zamanaşımı süresinin de işlemeyeceğini, mahkemece, açıklanan hususlar gözetilerek işin esasına girilmek suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, birleşen davanın kabulüne, 19 adet bağımsız bölüm için toplam 685.000 TL'nin her bir

taşınmazın satış tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan alınarak terekeye iadesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davacılar vekili ile asıl ve birleşen davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Asıl davacılar vekili, asıl davanın miras payına hasren açıldığı; hal böyle olunca, mahkemenin dava şartı gerçekleşmediğinden bahisle verdiği ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemişlerdir.

2. Asıl ve birleşen davalılar vekili, asıl davada taraf teşkili sağlanıp esasa girilerek yargılamaya devam edilmiş olmasına karşın davacıların yine dava konusu taşınmazlar için asıl davada yer alan bilirkişi raporunda bildirilen rakam tutarında birleşen dava ile açtıkları davanın asıl dava ile birleştirilmesi neticesinde birleşen dosyada muris ... terekesine temsilci atanması talebinin kabul edilmesinin asıl dava ile çelişen hatalı bir karar olduğunu, temyiz konusu kararla davalı müvekkillerin dosyada hem davacı hemde davalı duruma geldiklerini, davacıların vekaleten yapılan satışları öğrenme tarihinin en geç 14.05.2010 tarihi olduğunu, satışların davacılar tarafından öğrenildiği tarihten 7 yıl sonra açılan birleşen dava yönünden zaman aşımı savunmasının reddedilmiş olmasının usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, asıl davada tarafların murisinin sağlığında verdiği vekalet ile davalılar tarafından satılan 19 adet taşınmazın davacıların hissesine düşen kısmı ile munzam zararın tahsili, birleşen davada ise; yine aynı taşınmazların davalıların vekalet görevini kötüye kullanarak satılması nedeniyle elde edilen satış bedelinin terekeye iadesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.Türk Medeni Kanunu’nun 701 inci maddesi, “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.”

2. Türk Medeni Kanunu’nun 702 nci maddesi, “Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir. Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oy birliğiyle karar vermeleri gerekir. Sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz. Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.” hükmünü içermektedir.

3. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2 nci maddesinde; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.

" hükmünü içermektedir.

4. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 390 ıncı maddesinin ikinci fıkrası "Vekil, müvekkile karşı vekâleti iyi bir surette ifa ile mükelleftir."

5. BK'nın 392 nci maddesinin birinci fıkrası "Vekil, müvekkilin talebi üzerine yapmış olduğu işin hesabını vermeğe ve bu cihetten dolayı her ne nam ile olursa olsun almış olduğu şeyi müvekkile tediyeye mecburdur."

3. Değerlendirme

1. Asıl davaya ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre bir ya da bir kısım mirasçı terekeye ait bir mal veya alacaktan yalnız kendi miras payına düşen kısım için yalnız kendi adına dava açamayacağından, asıl davacılar vekilinin, temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Birleşen davaya ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; asıl ve birleşen davalılar vekilinin, sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2 nci maddesi gereğince; mahkemece verilen hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekmekte olup, somut olayda vekaletin kötüye kullanılması olgusuna dayalı olarak davalılara yönelik murise ait 19 adet taşınmazın satışı nedeniyle açılan eldeki davada; davalıların 19 adet adet taşınmazı birlikte aldıkları vekalet ile değil de farklı tarihlerde aldıkları vekaletlerle bağımsız olarak sattıkları gözetildiğinde, terekeye iadesine karar verilen miktardan hangi davalının hangi oranda sorumlu olduğunun yani her bir davalının sattığı taşınmaz bedeli belirlenerek infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde hüküm kurulmamış olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

1-Temyiz olunan asıl davaya ilişkin mahkeme kararının ONANMASINA,

2- Asıl ve birleşen davalıların birleşen davaya yönelik sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

3- Temyiz olunan birleşen davaya ilişkin Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin asıl davacılardan alınıp birleşen davalılara verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderini temyiz edenlerden asıl davada davacılara yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden birleşen davada davalılara iadesine,

6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere,28.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.