"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/291 E., 2021/2023 K.
DAVA TARİHİ : 01.10.2019
KARAR : Davanın reddi
SAYISI : 2019/93 E., 2020/180 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 09.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde davacı vekili Avukat Övül Akpınar ile davalı vekili Avukat ... geldiler. Sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalı ile arasında 13.06.2018 tarihli Yeraltı Esnek Mekanize Tahkimat Teçhizatına Ait Sözleşme imzalandığını, sözleşme bedelinin 2.927.950 Amerikan doları olduğunu, KDV'nin 455.035 Amerikan doları olduğunu ve bunun davalı tarafından ödeneceğini, ödemelerin ödeme günündeki TCMD döviz satış kuru üzerinden yapılacağını, sözleşme kurallarına göre işi bitirdiğini, işin bitirilmesi ve teslimi ile ilgili herhangi bir sorun olmadığını, ancak işe başladıktan sonra döviz kurlarında anormal artışlar ve istikrarsızlıklar olduğunu, bu nedenle işin yapımı için gerekli malzemelerin bir an önce getirilebilmesi amacıyla Zonguldak Vakıflar Bankasından kredi kullandığını, bu kredi nedeni ile davalı kurumdan doğacak alacakların 7.000.000 TL'lik kısmını bankaya temlik ettiğini, ancak bu temlik nedeniyle kuruma vermiş olduğu temlik yazısında sehven ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kuru yazacağına, maddi hata ile yanlışlıkla "sözleşme gereği fatura tarihindeki TCMB döviz satış kuru üzerinden ödemeyi teyit ederiz" denildiğini, kuruma dilekçe ile başvurduğunu, ödemenin sözleşme gereği ödeme günündeki TCMB döviz satış kuruna göre yapılmasını ve kalan alacağının ödenmesini istediğini, ancak sonuç alamadığını, arabuluculuk başvurusu sonucunda da anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek, kuruma verilen ve maddi hata içeren temlik yazısı gerekçe gösterilerek ödenmeyen kur farkından kaynaklanan 154.255 Amerikan Dolarının ödeme günündeki TCMB döviz satış kuru üzerinden ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; dava konusu sözleşme bedelinin hizmet bedeli dahil 2.527.950,00 USD olduğunu, 100.000,00 TL USD hizmet bedeli düşüldükten sonra halen 2.427.950,00 USD karşılığı 12.925.920,00 TL (+%18 KDV 2.326.665,60 TL ile birlikte toplam 15.252.585,60 TL) davacı şirket tarafından 24.01.2019 tarihinde kuruma fatura edildiğini, dava konusu ödeme yapılırken bu miktardan 02.07.2018 tarihinde yaptıkları 2.334.106,79 TL (505.590 USD * 4.6166) ve 21.11.2018 tarihinde yaptıkları 4.047.349,07 TL (758385 USD * 5,3368) avans ödemeleri ile 107.285,13 TL gecikme cezası olmak üzere toplam 6.488.740,99 TL düşülmek suretiyle kalan 8.763.844,61 TL'den 7.000.000,00 TL'sinin davacı şirketin temlik alacaklısına, kalan 1.763.844,61 TL'nin de 27.05.2019 tarihinde davacı şirkete ödendiğini, davacı şirketin 28.03.2019 tarihli dilekçesiyle fatura tarihindeki TCMB döviz satış kuru karşılığı TL olarak ödeme talebi bulunduğundan kurumun da bu talebe göre ödeme yaptığını, buna göre davacı şirketin kurumdan herhangi bir alacağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ödeme tarihi ve fatura tarihi arasındaki fark bedelinin 129.908,66 USD olduğu, ancak taraflar arasında akdedilen 13.06.2018 tarihli sözleşme ile kararlaştırılan mal teslim ücretinin ise toplamda 2.527.950,00 USD olduğu, söz konusu oran farkı yüzde beş olup hem subjektif hem de objektif unsur değerlendirmesi nedeniyle esaslı bir hata olarak kabul edilebileceği, ancak davacının bizatihi madencilik faaliyeti alanında ticaret yapan ticari şirket tacir olması, sözleşmeyi yaparken ve sözleşme sonrası ödeme taleplerinde bulunurken de TTK m. 18/2 gereği basiretli bir iş adamı olarak davranması gerektiğinden sonrasında dolar kurunun ani artışını da fırsata çevirmek amacıyla hata nedenine dayanarak talepte bulunmasının haklı bir talep olarak görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; taraflar arasındaki 13.06.2018 tarihli sözleşmede ödemelerin, ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kuru üzerinden yapılacağının belirlendiğini, yapılacak imalatlar ithal malzemeye dayalı olduğundan dövize dayalı ödeme kararlaştırıldığını, davacının, davalıdan doğmuş ya da doğacak alacağını Vakıflar Bankası'na temlik ettiğini, davacı tarafından temlik ödemesi ile ilgili olarak davalı kuruma gönderilen yazıda "sözleşme gereği fatura tarihindeki TCMB döviz satış kuru karşılığı TL olarak ödenmesini teyit ederiz'' denildiğini, problemin bu yazıdan kaynaklandığını, sözleşme gereği ödeme tarihindeki kur denileceği yerde yanlışlıkla fatura tarihi denildiğini, temlikin davalı ile bir alakası olmayıp onun muvafakatına da bağlı bulunmadığını, davalının da ödemelerin ödeme tarihindeki satış kuru üzerinden yapılacağının sözleşme hükmü olduğunu kabul ettiğini, ancak "yazıda fatura tarihi dediğiniz için talebinizi reddettim" diyerek iyi niyet kurallarına aykırı davrandığını, zira davacının alacağı zaten ödeme tarihindeki dolar satış kuru bazında olup yerel mahkeme kararının aksine davacının değil davalının fırsatçılığının söz konusu olduğunu, ayrıca basiretli bir tacir gibi kavramın bu olayda yeri olmadığını, gerekçeye dayanak yapmaya çalışılan BAM kararlarının da bu olayda uygulanabilirliği bulunmadığını, taraflar arasında yapılan sözleşmenin açık olduğunu, temlik dolayısı ile davacı tarafından yazılan temlik ödemesi yazısındaki hatanın çok açık ve hemen anlaşılabilir olduğunu, yazıda sözleşme gereği ibaresi bulunup, tek taraflı bir beyan ve hatalı olarak yanlış yazıldığını, aksi halde Borçlar Kanununda yer alan hata kavramının anlamı kalmayacağını, dosya içerisindeki sözleşme ve sair belgeler, bilirkişi raporu ile davanın ispat edildiğini belirterek istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı tarafından dava açılmadan önce arabuluculuğa müracaat edildiği ve arabuluculuk son tutanağı tanzim edildiği, arabuluculuk ücretinin devlet tarafından ödenen kısmı belirlenerek davanın niteliğine göre haksız olan taraftan tahsili ile hazineye irat kaydına dair bir karar verilmesi gerekirken bu yönde karar verilmemesinin doğru görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, yerel mahkemenin kararının kamu düzeni gereğince kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus da bulunmadığından, davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf nedenlerini tekrar ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sözleşmeden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 Sayılı Kanun) 19/1 inci maddesi; ''Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.
'' şeklindedir.
2. 6098 Sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi; ''Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.
'' şeklindedir.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen dosyada, davacı ile davalı arasında 13.06.2018 tarihli "Yeraltı Esnek Mekanize Tahkimat Teçhizatına Ait Sözleşme" başlıklı sözleşme imzalandığı, sözleşmenin idarenin ihtiyacı olan ve sözleşmede miktarı belirtilen ve teknik özellikleri teknik şartnamede düzenlenen TTK Kozlu Taşkömürü İşletme Müessesi Yeraltı Esnek Mekanize Tahkimat Teçhizatının ihale dökümanı ile bu sözleşmede belirlenen şartlar dahilinde davacı tarafından temini ve davalı idareye teslimi ile ilgili olarak imzalandığı, sözleşmenin "ödeme koşulları ve zamanı" başlıklı 13.2 maddesinde "Teklifin Türk Lirası ve/veya başka para birimleri cinsinden verilmesi halinde ödemeler; yükleniciye ödemeler ödeme tarihindeki T.C. Merkez Bankası döviz satış kur değeri üzerinden TL olarak ödenecektir.", "sözleşmede değişiklik yapılması" başlıklı 20. maddesinde ise "sözleşme imzalandıktan sonra, sözleşme bedelinin aşılmaması ve idare ile yüklenicinin karşılıklı olarak anlaşması kaydıyla, aşağıda belirtilen hususlarda sözleşme hükümlerinde değişiklik yapılabilir:
a) Malın montaj veya teslim yeri,
b) Malın süresinden önce montaj ve teslim edilmesi kaydıyla işin süresi ve bu süreye uygun olarak ödeme şartları. Bu hallerin dışında sözleşme hükümlerinde değişiklik yapılamaz ve ek sözleşme düzenlenemez." hükümlerinin yer aldığı, davacının 25.03.2019 tarihli temlikname ile 13.06.2018 tarihli ihale yoluyla satış sözleşmesi gereğince ve Kozlu TIM Yeraltı Esnek Mekanize Tahkimat Teçhızatı işi sebebiyle muhatap nezdinde doğmuş ve doğacak her türlü alacaklarının 7.000.000 TL'sini tüm ferileriyle birlikte Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O Zonguldak Şubesine temlik ettiği, davacı tarafından davalı kuruma gönderilen 28.03.2019 tarihli temlik ödemesi konulu yazıda "Şirketimizin T.C. Vakıflar Bankası'na kredi borçları teminatı olarak Kurumunuzdan doğacak 8.824.340,81 TL alacaklarının 7.000.000,00 TL temliki için T.C. Zonguldak 2. Noterliği 26 Mart 2019 tarih ve ... yevmiye numarası ile temliknamesi yapılmıştır. Temlikname gereği doğacak alacaklarımıza banka hesaplarına dönecek ve söz konusu alacağın yapılan sözleşme gereği fatura tarihindeki T.C. Merkez Bankası döviz satış kuru karşılığı TL olarak ödenmesini teyit ederiz." denildiği, davacı şirket tarafından sözleşme konusu iş bedeli olarak 24.01.2019 tarihli toplam 15.252.585,60 TL bedelli fatura düzenlenerek davalı kuruma gönderildiği, faturanın sözleşme gereği yapılan 2 kalem avans ödemesi, mahsup edilen gecikme cezası, temlik ve bakiye ödemeyi kapsadığı, davalı kurum tarafından 29.05.2019 tarihinde Vakıflar Bankasına temlik alacağı açıklamasıyla 7.000.000,00 TL gönderildiği, 27.05.2019 tarihinde ise davacı şirkete 1.763.844,61 TL ödendiği, davacının davalı kuruma ödemelerin sözleşme hükümlerine uygun yapılmadığı belirtilerek 30.05.2019 tarihinde itiraz edildiği, davalı kurum tarafından itirazın kabul edilmediği anlaşılmıştır.
2. Taraflar arasında imzalanan sözleşmede, davacıya yapılacak ödemelerin ödeme tarihindeki T.C. Merkez Bankası döviz satış kur değeri üzerinden TL olarak ödeneceğinin düzenlendiği ve 27.05.2019 tarihinden önceki ödemelerin de bu düzenlemeye uygun olarak yapıldığı, davalının ödemeye esas aldığını beyan ettiği davacı şirket tarafından gönderilen 28.03.2019 tarihli temlik ödemesi konulu yazıda "fatura tarihindeki" ifadesinin yazının tamamı değerlendirildiğinde maddi hataya dayalı olarak yazıldığının anlaşıldığı, bakiye ödemenin de sözleşme gereği ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden yapılması gerektiği, davalının 27.05.2019 tarihli ödemesinin sözleşmeye uygun yapılmadığı anlaşılmakla, davacının bakiye alacağının 13.06.2018 tarihli sözleşmenin 13.2. maddesine göre hesaplanarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, kararın bu yönden bozulmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.