Logo

3. Hukuk Dairesi2022/3101 E. 2023/359 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, çalıştığı gemide geçirdiği beyin kanaması nedeniyle davalı şirketten maddi ve manevi tazminat talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının rahatsızlığının doğuştan gelen bir damar anomalisinden kaynaklandığı ve olayla illiyet bağının bulunmadığı, ayrıca müdahalede bir gecikme olmadığı bilirkişi raporuyla tespit edilerek davanın reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

(Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla)

SAYISI : 2021/138 E., 2022/12 K.

KARAR : Davanın reddi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen maddi ve manevi tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 28.02.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..

Belli edilen günde davacı asil ... ve vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ... geldiler. Sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, davalı şirketin donatanı/işleteni olduğu M/T CHEM SUN adlı yabancı bayraklı gemide (kimyasal tanker) güverte lostromosu olarak çalışırken 10.06.2009 tarihinde iş kazası geçirdiğini, kaza sonucu sağ gözünün tamamen kapandığını, iş sözleşmesinin davalı tarafından feshedildiğini ve gözü görmediği için kendisi işten ayrılmış gibi tutanak düzenlendiğini, meydana gelen olayda hiçbir kusuru olmadığını, tüm sorumluluğun gerekli iş güvenliği ve iş sağlığı önlemlerini almayan davalıya ait olduğunu, gözünün kapanmasının ardından derhal hastaneye götürülmediğini, ilk tıbbi müdahalenin yapılması için geminin seferini tamamlamasının beklendiğini, tedavisi sonrası düzenlenen sağlık raporunda sağ gözünün geçirdiği iş kazası sonucu görme yeteneğini tamamen yitirdiği, düzelme olasılığı kalmadığı ve %27 oranında malul kaldığının ... Eğitim ve Araştırma Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulu tarafından tespit edildiğini, bunun üzerine ... Valiliği Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği tarafından gemi adamı olamayacağı kararı verildiğini, tek gelirinin maaşı olduğunu, sağlığını ve mesleğini kaybetmesinden sonra ailesinin geçimini sağlayamaz hale geldiğini, maddi ve manevi zararının tazmini için davalı işverene başvurmasına rağmen cevap alamadığını ileri sürerek, şimdilik 10.000 USD maddi, 50.000 USD manevi olmak üzere toplam 60.000 USD (95.172,00 TL) tutarındaki alacağın davalıdan tahsiline, alacağa iş kazasının meydana geldiği tarihten itibaren 3095 sayılı kanun gereği işlemiş ve işleyecek en yüksek yıllık orana göre faiz işletilmesine, gemi üzerine kanuni rehin hakkı tesis edilmesine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, davacının yabancı bir donatana ait yabancı bayraklı bir gemide çalışması ve hadisenin gemide meydana gelmesinin davada yabancılık unsuru bulunduğunu gösterdiğini, MÖHUK çerçevesinde dosya hakkında yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, davacının işvereni olmadığını, pasif husumeti bulunmadığını, sunulan belgeler arasında herhangi bir kaza raporu olmayıp davacı tarafından gemide iş kazası geçirildiği yönündeki iddianın kanıtlanmadığını, gemide iş güvenliğine ilişkin her türlü önlemin alındığını, tazminat talebinin fahiş olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemenin 03.10.2017 tarihli ve 2016/155 E., 2017/300 K. sayılı ilamı ile; Adli Tıp 3. İhtisas Dairesinden ve Adli Tıp Genel Kurulundan aldırılan rapor içeriklerine göre, davacıda mevcut arızalarının olay tarihinden (10.06.2009) önce kendisinde mevcut olduğu cihetle iddia edilen iş kazası ile illiyet kurulamadığının ifade edilmesi karşısında, alanında uzman bilirkişi heyetlerinden alınan raporlara itibar olunarak davacının maluliyetinin olay tarihinden önce de kendisinde bulunduğu, iş kazası ile uygun illiyet bağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 24.01.2020 tarihli ve 2019/3609 E., 2020/164 K. sayılı kararıyla; tazminata esas teşkil eden olayla meydana gelen zarar arasında illiyet bağının kurulması gerektiği, alınan adli tıp raporlarının içeriğinde, açıkça kişide mevcut arazların olay tarihinden önce kendisinde mevcut olduğu ve iş kazası ile illiyet kurulamadığı, bu nedenle de maluliyet tayinine mahal bulunmadığının belirtildiği, dosyada alınan bilirkişi raporları ve toplanan delillere göre çalıştıranın iş yerinde işletme tehlikesine karşı yeterli koruma önlemlerini almak, uygun ve sağlıklı çalışma yeri sağlamakla yükümlü olduğu gibi çalışanın da işi özenle ifa etmek, iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlü olduğu, davacının tazminata konu ettiği olayla meydana gelen zarar arasında alınan bilirkişi raporları ile illiyet bağı kurulamadığı tespit edildiğinden, ilk derece mahkemesince verilen ret kararı yerinde olduğundan davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece verilen 16.02.2021 tarihli ve 2020/7074 E., 2021/1516 K. sayılı ilamla; davacının, hükme esas alınan adli tıp raporlarına, gerekçelerini de göstermek suretiyle itiraz ettiği, ilk derece mahkemesince, davacının rapora karşı itirazları karşılanmaksızın, adli tıp raporları dikkate alınarak karar verildiği, ilk derece mahkemesince iki göz hastalıkları uzmanı ile bir iş sağlığı ve güvenliği uzmanından oluşacak konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden, meydana gelen kazada davacıya geç müdahale edilmesinden dolayı zararın ağırlaşıp ağırlaşmadığı, zamanında müdahale edilmesi halinde davacının sağ gözünün görme yeteneğini tamamen kaybedip kaybetmeyeceği tespit edilerek, davacının adli tıp raporlarına karşı itirazlarını da karşılayacak şekilde rapor alınmak suretiyle, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yetersiz adli tıp raporları benimsenerek yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Adli Tıp 3. İhtisas Dairesinden ve Adli Tıp Genel Kurulundan aldırılan rapor içerikleri ile Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda alınan bilirkişi raporuna göre; davacıda mevcut arızalarının olay tarihinden (10.06.2009) önce kendisinde mevcut olduğundan bahisle, iddia edilen iş kazası ile illiyet bağı kurulamadığının ifade edilmesi karşısında, alanında uzman bilirkişi heyetlerinden alınan raporlara itibar olunarak davacının maluliyetinin olay tarihinden önce de kendisinde bulduğu, iş kazası ile uygun illiyet bağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, dava dilekçesindeki taleplerinin tamamı hakkında karar verilmediğini, bilirkişi raporunun, bozma ilamında araştırılması istenen hususlara dair hata ve eksiklikler içerdiğini, bu nedenle hükme esas alınamayacağını, bilirkişilerce olayın kronolojik sırasının doğru tespit edilmediğini, araştırılması gereken gecikmenin, davacının gemide görevi başındayken beyin kanaması geçirdiği 10.06.2009 tarihinden ilk kez hastaneye erişim imkanı bulduğu 24.06.2009 tarihine kadar yaşanan gecikme olduğunu, fakat bilirkişilerce davacının...Üniversitesi ... Eğitim ve Araştırma Hastanesine 16.07.2008 tarihindeki başvurusundan gemide görevi başındayken beyin kanaması geçirdiği 10.06.2009 tarihine kadar geçen 1 senelik sürenin gecikme olarak dikkate alındığını, davacının fiziki muayenesi yapılmadan rapor düzenlendiğini, önceki sağlık kaydının detaylı incelenmediğini, iş kazasının tespitinde hatalı mevzuat hükümlerinin dikkate alındığını, iş kazasının yabancı bayraklı bir gemide meydana geldiğini, bu bakımdan davacı Deniz İş Kanununa tabi bir gemi adamı olmadığı için SGK bakımından sigortalı sayılan işçilerden olmadığını, ortada Borçlar Kanununa tabi bir hizmet sözleşmesi olduğundan, iş kazasının da BK madde 71 uyarınca tespiti gerektiğini, olayın iş kazası olmadığı yönündeki tespit hukuken hatalı olduğu gibi, bilirkişiler arasında öncelikle iş kazasının meydana geldiği yer olan bir gemide bulunması gereken iş güvenliği önlemlerini değerlendirebilecek yeterlilikte bir üye de olmadığını, gemide beyin kanaması şeklinde meydana gelen iş kazasında, davalının sorumluluğunun kusursuz sorumluluğa yakın olduğunu, davalının kanundan ve uluslararası sözleşmeden doğan sorumluluğunu yerine getirmediğini ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "Bedensel zarar" kenar başlıklı 54 üncü maddesi şöyledir:

"Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar."

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "Manevi tazminat" kenar başlıklı 56 ncı maddesi şöyledir:

" Hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.

Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir."

3. Değerlendirme

Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, öyle ki davacının gemi rafinerindeyken 10.06.2009 tarihinde meydana gelen davanın konusu olan olayın, 1 yıl öncesinde tanısı konulmuş, doğumsal damar anomalisinin neden olduğu nüks beyin kanaması olduğu ve herhangi bir girişimsel işlem gerektirmediği için bir gecikmenin de bulunmadığının bilirkişi kurulu raporu ile teyit edildiğinin anlaşılmasına göre kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacının temyiz itirazının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davacıdan mahallinde alınmasına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

28.02.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.